İş mahkemeleri de sermayenin hedefinde
Çizim: Sefer Selvi
İş yasalarında değişiklik yapılması talebi, sermaye örgütleri ve sözcüleri tarafından her fırsatta dile getiriliyor. 24 Nisan’da İstanbul Sanayi Odasının (İSO) nisan ayı meclis toplantısı yapıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın da katıldığı meclis toplantısında konuşan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, esnek çalışma için mevzuatın güçlendirilmesini istedi ve iş mahkemelerinden yakındı. Birkaç ay önce de Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulunun, iş kanunlarında değişiklik yapmak üzere 2019 yılından bu yana çalışma yürüttüğü ve tüm iş yasalarını tekleştirerek “Türk iş kodu” oluşturacağı açıklanmıştı. Bu arada beş yıldır toplanmayan Çalışma Meclisi de 29-30 Nisan’da Saray’da toplanacak.
Sermaye temsilcileri ve iktidarın paralel açıklamaları ve girişimleri işçiler için hayra alamet değil. Amaçlananın sermaye örgütlerinin isteklerini yerine getirmek olduğu, Çalışma Meclisinin de diyalog adı altında bu amaç doğrultusunda kullanılacağı anlaşılıyor. Çünkü sermaye temsilcileri, işçiler için hak yoksunluklarını derinleştirecek düzenlemeler istiyor.
Sanayi sermayesinin talepleri, İstanbul Sanayi Odası Başkanının konuşma metni olarak İSO’nun internet sitesinde yer aldı. İSO Başkanı Bahçıvan, sermayenin isteklerini özetlerken erken emeklilik beklentisinin yok edilmesini, EYT benzeri düzenlemelere kapının kapatılmasını ve orta vadeli bir istihdam politikasının geliştirilmesini istedi. Sanayi sektöründe çalışmanın daha cazip hale getirilmesi için, istihdam maliyetlerinin rekabetçi seviyelere çekilmesini, yani ucuz işçilik ve teşvik isteyen Bahçıvan, esnek, kısmi ve uzaktan çalışma modelleri için mevzuat ve uygulama altyapısının güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. İş davalarında ara buluculuğun zorunlu hale getirilmesinin “son derece faydalı” olduğunu belirten İSO Başkanı, gerçekleri tamamen ters yüz ederek, mahkemelerde görülen iş davalarının büyük çoğunluğunun işveren aleyhine sonuçlandığını ve bu durumun istihdam yaratmanın önündeki önemli sorun olduğunu iddia etti. Konuşmasında kıdem tazminatına da dil uzatan İSO Başkanı Bahçıvan’a göre, “Kıdem tazminatı konusunun gözden geçirilerek reforma tabii tutulmasının zamanı gelmiş.”
İSO Başkanının konuşmasında geçen konuların her birisi ayrı bir yazının konusu olacak kadar önemli. Şimdilik iş mahkemeleri konusuna değinmekle yetinelim.
İSO Başkanı, zorunlu ara buluculuğun faydalı olduğunu söylerken sermayedarlar, patronlar için doğru bir tespitte bulundu. Zira patronlar, işçileri ara buluculuk yoluyla yasal haklarının çok az bir kısmına mahkum edip dava yolunu kapattılar. Yani zorunlu ara buluculuk işçinin yasal hakkına el koymanın yolu oldu.
Şimdi hedefte iş hukukundaki sınırlı haklara ulaşmanın aracı olan iş mahkemeleri var. İş mahkemelerinin işçi yanlısı olduğu iddiasının altında yatan gerçek budur. Patronların amacı, yasal hakkı ihlal edilen işçilerin çok azının açabildiği davalardan da kurtulmaktır.
İş mahkemelerini ve iş yargılamasını ele alırken önce şu gerçeği kabul etmek zorundayız; işçi ve patronu hukuken eşit taraflar değildir. Çünkü iş yerinde yönetim hakkı işverenlere aittir. Tüm yazılı belgeler; işe giriş, işten ayrılış bildirgeleri, fesih bildirimi, savunmalar, hatta iş sözleşmeleri tek yanlı olarak işverenlerce düzenlenmektedir. İş mahkemeleri bu belgeleri yok saymamakta aksi ispat edilemediğinde değer vermektedir. Hatta İŞKUR ve SGK nezdinde işverenlerce düzenlenen bu belgeler hukuki sonuç doğurmaktadır. İşten çıkartılan işçinin işsizlik ödeneğine hak kazanıp kazanmayacağı, işverenlerin tek yanlı olarak bildirdikleri işten ayrılış kodu uyarınca belirlenmektedir. İşverenler SGK’ye eksik gün bildirebilmektedir.
Ancak patronlar yasa ve hukuk tanımazlıkta sınır tanımadığı için, iş mahkemelerindeki davaların önemli bir kısmı işçiler tarafından kazanılmaktadır. İSO Başkanı, işçilerin ücretini SGK ve Maliye’ye doğru bir şekilde bildirmeyen, fazla mesai yaptırıp karşılığını ödemeyen veya elden eksik ödeyen, yasadaki usule şeklen dahi uyma zahmetine girmeden işçileri işten atan, sendikal örgütlenme çabasına giren işçileri doğrudan kapı önüne koyan patronların dahi dava kaybetmemesini istediğinden, iş mahkemelerinden yakınmaktadır.
İSO Başkanı’nın konuşmasından da anlaşıldığı gibi; patronlar, ezdiği, sömürdüğü, ürettiği artı değere el koyduğu işçinin yasal haklarını çiğnemekte beis görmüyor. İşçilerin, sermaye devletinin bir parçası olan iş mahkemelerinde yıllarca süren davalar sonunda alabildikleri, enflasyon nedeniyle kuşa dönen 3-5 bin TL’sine ise göz dikiyorlar. Tam da işçi sınıfının birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ın arifesinde.
Bu koşullarda toplanacak Çalışma Meclisinde, diyalog adı altında patron isteklerine yeşil ışık yakılabilir. İşçilerin haklarının ise örgütlenmiş ve birleşmiş işçilerin mücadelesiyle korunup geliştirilebileceğini 1 Mayıs’ın tarihi göstermektedir.
- Grev hak, yasak hukuka aykırı 15 Aralık 2024 04:55
- Anayasal haklar çiğnenirken 01 Aralık 2024 04:00
- Yargılama sürelerini kısaltmak iktidarın görevi 24 Kasım 2024 04:06
- Sömürü için yabancı hukuk 17 Kasım 2024 04:32
- AYM kararı kamu TİS’lerini nasıl etkileyecek? 10 Kasım 2024 05:00
- AYM’nin yapısal sorun tespiti ve TİS hakkı 03 Kasım 2024 04:16
- Grev hakkını kullanmanın yolu 27 Ekim 2024 04:44
- Grev kırıcılığı ve mevzuat 20 Ekim 2024 04:50
- Amaç hakları genişletmek olsaydı... 06 Ekim 2024 04:41
- Sendika hakkı ve iki yargı kararı 29 Eylül 2024 04:40
- As Plastik ve kağıt üzerinde kalan haklar 22 Eylül 2024 04:31
- Ara buluculuğun işçiden götürdükleri 15 Eylül 2024 06:34