29 Nisan 2024 04:15

Yine geldik 1 Mayıs'a

1 Mayıs 2011, Taksim kutlaması

Fotoğraf: AA

Paylaş

“Haber şöyle geldi İşçi B’ye:
O memlekette
Durum umutsuz.
İşçi B. Sordu:
Orada
Hiçbir işçi yaşamıyor mu?”

*İşçi B’nin Hikayeleri  - Peter Maiwald - Çeviren: Yılmaz Onay

1 Mayıs’a ilişkin şimdiye kadar çokça yazdık çizdik. Adet olduğu üzere yine yazmasak olmayacak. Özellikle son seçimlerden sonra toplumda bir güven ve motivasyon gözleniyor. Doğal olarak bunun 1 Mayıs’a yansıması bekleniyor. Başta DİSK olmak üzere neredeyse tüm sol ve demokratik kurumlar hatta CHP bile “1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’ndayız” diyor. Devletin temsilcisi valilik bu sefer yassak demeyip kısıtlılık hali var diyerek yani yasak diyor. On yıllardır alışık olduğumuz bir durum yani.

İşçi haklarının gasbına, emeklilerin durumuna, akademisyenlere, basına uygulanan baskı ve sansüre, Kürt meselesinde çözümsüzlüğe gidilmesine, IŞİD teröründen katliamlara, mültecilerden Ortadoğu’nun savaş ve kan gölü olmasına ulusal ve uluslararası birçok sorun ve ekonomik çöküşün zirve yaptığı kaotik ortamda 2024 yılı 1 Mayıs’ını karşılıyoruz.

Önceki 1 Mayıslarda da “hedef  Taksim” olurdu ve her defasında devlet “İzin vermiyoruz” derdi ve yine dedi. “Orantılı güç, makul sayı” gibi cümleler o dönemleri anlatır. Şimdilerde buna bir de kısıtlılığı ekleyeceğiz.

Üretim alanlarındaki (fabrikalar, plazalar, tarlalar kısaca terin akıtıldığı her yer) direnişler, mücadeleler, örgütlenmeler 1 Mayıs’ı, 1 Mayıs yapan içeriktir. 1 Mayıs’ın mitingle kutlanması bu içeriğin biçime yansımasıdır. Ancak bu iki durum birbirini tamamladığında ortaya hiçbir gücün engelleyemeyeceği gerçek çıkar. İşçi sınıfı “icazetsiz”, “makul” sayısız ve nerede isterse orada kutlayacağı bir 1 Mayıs mitingini yapar. Taksim’in 2010 yılında hükümet destekli miting alanı olmasından herkes kendisince pay çıkarttı. 2010 yılında DİSK ve bazı parti ve örgütler “Taksim’in 1 Mayıs alanına çevrildiğini söylediler”. Ve “Taksim artık 1 Mayıs meydanıdır” dediler.  Mesele Taksim’e çıkmaksa 1980’den bu yana her 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkan “Yaşasın 1 Mayıs” pankartlarıyla eylem yapan üç kişi de olsa yüz kişi de olsa dayak yiyip gözaltına alınan örgütler zaten Taksim’e çıkıyorlardı.

2024 1 Mayıs’ında hâlâ Taksim’e çıkmak tartışılıyorsa “1 Mayıs meydanı” temenni ve niyet ediliyor sayılır.

Bu 1 Mayıs da önceki 1 Mayısların bir kopyası olarak tarihte yerini alacak gibi. DİSK binanın önüne çıktığında polis gaz cop yaşanacak. Taksim’e ulaşmaya çalışanlar yollarda darbedilecek, gözaltılar çatışmalar yaşanacak gibi gözüküyor. Tabii son anda karar değiştiren kurumlar ve Türk-iş, Hak-iş gibi sendikalar bir başka meydanda veya ilde kutlama çağrısı da yapabilirler.

Devletin, polis gücü aracılığı ile işçi ve emekçilere “Taksim yasak” 1 Mayıs tebliği bizleri şaşırtmadı. Yayımlanan paylaşılan fotoğrafların tarihlerini kapatın 2008 veya 2015 yılına ait olduklarını ayırt edemezsiniz.

Niyet etmek başka bir şey, güç başka bir şey. Yıl boyunca durup 1 Mayıs’tan 1 Mayıs’a Taksim demekle ‘Taksim 1 Mayıs alanı’ olmuyor. Güçlü bir işçi sınıfı yaratılmadan ancak temenniler boyutuyla talepkar olunarak Taksim 1 Mayıs alanı olmuyor. 1 Mayıs İstanbul’da Taksim meydanında kutlanacak diyerek yumruğunu vuracak güçlü bir sınıf ve onun sendikaları yaratılmalı. Görüyoruz ki daha grev hakkını bile kullanamayan, kazanılmış haklarının bile yok sayıldığı, hayatı durduracak, şalteri indirecek, iktidarla pazarlık gücünden yoksun bir sınıfın kurumları önce kendini sorgulayıp 1 Mayısları beklemeden örgütlenme içinde olmalı. Ancak güçlü bir işçi sınıfı nereyi isterse orayı 1 Mayıs alanı yapabilir. Onun için daha çok çalışmalı, sendikalar, partiler, bilim insanları, aydın ve sanatçıların sınıfın yanında değil, sınıfın içinde yer almalarıyla bu başarılabilir. Fabrika bahçelerinde, Tarlalarda, Plazalarda okullarda her yeri Taksim, her yeri 1 Mayıs alanına çevirmeli.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa