04 Mayıs 2024 04:58

2024 1 Mayıs’ı da neyin böyle gitmemesi gerektiğini gösterdi!

Zonguldak'ta 1 Mayıs

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Dünyanın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine pek çok ülkede 1 Mayıs günü alanlara çıkan on milyonlarca işçi ve emekçi “Sömürüye ve savaşa hayır” taleplerini öne çıkararak işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs’ı kutladı!

Ülkemizde ise yüzden fazla merkezde kutlanan 2024 1 Mayıs’ını işçiler ve emekçiler;

Kuzeyinde Ukrayna’da, güneyinde Filistin’de İsrail’in soykırıma dönüştürdüğü savaşlara hayır dedikleri, tek adam rejiminin militarizmi, silahlanmaya büyük bütçelerin ayrılmasını kutsayan tutumunu bölgedeki gerilimleri artırma ve yeni çatışmalara hatta bölgesel savaşlara yol açabilecek girişimlerin çoğaldığı,İktidarın yoksuldan alıp zengine verme amaçlı, işçi sınıfı ve halka “Kemer sıkma”, “Acı ilaç içirme” programını da devreye sokarak, işçi ve emekçilerin ücret ve maşlarını TÜİK’in “beklenen enflasyonu”na endeksleme, kıdem tazminatını gasbetme, esnek çalışmayı yasal güvenceye kavuşturma gibi işçilerin en eski kazanılmış haklarına saldırı programının uygulamaya sokulması için gün sayıldığı koşullarda kutladı.

Kısaca 2024 1 Mayıs’ında işçi sınıfı ve emekçi yığınların sermaye ve iktidarıyla cepheden karşı karşıya gelmesi olağanüstü artmıştı.

 

BU BÖYLE GİTMEZ!

 

Peki böyle oldu mu? Ülkemizdeki 1 Mayıs’ı kutlamak isteyen sendikalar ve emek güçleri bu koşulları ne ölçüde değerlendirdi?

Bu konudaki gelişmeleri değerlendirmek için gazetemize bakalım!

Gazetemizin 2 Mayıs günü çıkan sayısı, 1 Mayıs gününde somutlanan gelişmeleri ayrıntılı bir biçimde ele alıp 1. sayfası dahil 12 sayfasından 7’sini 1 Mayıs günü haberlerine ayırmıştı. Olup biteni de “Ancak bu böyle gitmez” diyerek manşete çekmişti.

Neyin böyle gitmeyeceğine daha yakında bakmadan önce bir gerçeğe dikkat çekmek gerekiyor.

Elbette ki 2024 1 Mayıs’ının ülkemizin ileri işçi kesimleri, mücadeleci sendikacıları, mücadeleci sendikaları ve emek örgütleri, emek ve demokrasi güçleri; 1 Mayıs günü öncesindeki çok sayıda yerel kutlamalar ve 1 Mayıs günü de yüzden fazla merkezde alanlara çıkarak taleplerini haykırmış, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs’ı tarihsel ve güncel önemine uygun kutlamak için büyük gayret göstermişlerdir. Bu yüzden 1 Mayıs’ı layıkıyla kutlamaya çalışan bu samimi ve gayretli çalışmayı yapanlar “Bu böyle gitmez”i olumsuz anlamda üstlerine almamalarıdır. Ama onlar da “Böyle gitmemesi” için neler yapmaları gerektiğini gözden geçirmelidirler.

 

Bu hatırlatmadan sonra “Böyle gitmeyecek” olana gelince burada en başta sermaye ve iktidarın işçi sınıfının, emekçilerin büyük çoğunluğu açlık sınırının altına düşmüş olan asgari ücrete mahkum edip emeklileri de 10 bin TL’ ile geçinemeye zorlarken, vahşi sömürü ve zulüm düzeninin sürmesi için yeni bir “kemer sıkma programı”nı uygulamaya sokmak için seferber olmuş olmasıdır.

Diğer “Böyle gitmeyecek”lerden birisi de 2013’ten beri 1 Mayısların Taksim’de kutlanması yasağının AYM’nin, “Kendisini o kültürün parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı’nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyu aktarmak için orada bulunma hakkı vardır!” diyen kararına karşın tek adam yönetiminin Taksim yasağını sürdürmedeki ısrarıydı!

 

‘BU BÖYLE GİTMEZ’İN MUHATABI SADECE SERMAYE İKTİDARI MI?

 

Ancak “Bu böyle gitmezi”in muhatabı sadece sermaye güçleri ve iktidarı değildir. Çünkü her şeyden önce Türk-İş, Hak-İş ve Memur-Sen gibi konfederasyonlar 1 Mayıs’ı onun tarihsel ve güncel önemine, ulusal ve uluslararası alanda işçi sınıfının haklarını savunup geliştirme görevlerini görmezden gelip bir mücadele günü olarak değil bir “resmi geçit”e, “yasak savma”ya indirgeyerek kutlamışlardır! Bu sendika merkezlerinin yönetimini gasbetmiş olan bu sendikacılar yıllardır sürdürdükleri bu tutumu 2024 1 Mayıs’ında da aynı aymazlıkla sürdürdüler. Türk-İş Bursa’da, Hak-İş Kocaeli’de, Memur-Sen Samsun’da birer gerçek işçi-emekçi merkezli değil iktidarın “arka bahçesi” tutumuyla kutladılar. Türk-İş dört ay önce alanlara çıkıp Türk-İş yönetimini de protesto eden kamu işçilerini alana getirmeyerek, Hak-İş Genel Başkanı Aslan Erdoğan-Şimşek programını cilalayarak, Memur-Sen Başkanı Yalçın kamu emekçilerini taleplerini “temennilere” indirgeyerek günü kurtaramaya çalıştılar.

DİSK ve KESK ise uzun yıllardır Taksim için başvuruyor ama olmazsa başka alanı da seçenek olarak tutuyorlardı. Ama 2024 1 Mayıs’ı için DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, AYM’nin “Kendisini o kültürün parçası olarak gören her kişinin 1Mayıs günlerinde orada bulunma hakkı vardır!” biçimindeki kararını “Bir elimizde karanfillerimiz, bir elimizde AYM karar metni ile Taksim’e yürüyeceğiz” diyerek işçileri, sendikaları, 1 Mayıs’ı kutlamak isteyen herkesi Taksim’e yürümek üzere Saraçhane’ye çağırdı.

Ama Taksim’e çıkılamadı. Bozdoğan Geçidi’ni TOMA ve polis yığınağı yapan emniyet, Taksim’e çıkılabilecek bütün ara yolları da kesmişti.

Kuşkusuz ki DİSK’in ve tertip komitesi üstünden Taksim’e çıkmayı “deneme”den bile “dağılma kararı” alması, kararın nedenleri çok yönlü olarak çeşitli vesilelerle tartışılacaktır.

 

TAKSİM’E ÇIKMA KARARI ALANLARIN UNUTTUĞU TEMEL DERS

 

1 Mayıs günü Saraçhane’de alınan “Buradan dağılıyoruz” kararı tartışılıyor, tartışılacaktır da! Ama bu “Dağılıyoruz” kararından da önce tartışılması gereken, hatta tartışılmayacak kadar açık bir sorun daha vardır. Ki o da Taksim’e çıkma kararı alan sendika ve emek örgütlerinin Taksim’e çıkılabilmesi için gerekli kitlesel desteği sağlayacak bir çalışmayı yapmamış olmalarıdır.

Gazetemize gelen işçi mektuplarında, işçiler arasından yapılan haberlerde sendikaların iş yerlerinde işçilerin 1 Mayıs alanlarına kitlesel olarak katılımı için gerekli çalışmayı yapmadığını gösteriyordu.

Nitekim gazetemizin 25 Nisan günkü sayısında İstanbul Ümraniye’de kurulu İMES Sanayi Sitesi’nin işçileri 1 Mayıs’tan önce “Siteye hiçbir sendikacının uğramadığı”ndan yakınıyorlardı. Gazetemiz işçilerin bu yanıtını “12 bin işçi var, 1 tek sendikacı yok” diye manşete çekmişti. Gazetemizin önceki günkü sayısında ise Murat Uysal arkadaşımız Saraçhane’ye getirilen işçilerle konuşarak yaptığı haberde, çeşitli iş kollarından işçiler sendikalarının 1 Mayıs’la ilgili çalışma yapmadıklarını söylerken bu işçilerden birisi, sendikanın 1 Mayıs’la ilgili çalışmasına 30 Nisan günü kendilerine “Yarın 1 Mayıs’a gideceğiz” demekten ibaret olduğunu, alana da bir tek pankart bile hazırlanmadan geldiklerini söylüyordu. Yine önceki günkü gazetemizde Kocaeli’de sendikalarını 1 Mayıs’la ilgili çalışmalarını yakından izleyen Arzu Erkan da gazetemizin dünkü sayısındaki yazısında “Sendikalar 1 Mayıs hazırlığı yapmamakta ortaklaştı” diyordu!

Kısacası 1 Mayıs günü İstanbul’da yaşananlar açıkça gösteriyor ki eğer DİSK ve 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacağız diye haftalardır çağrı yapan sendikacılar eğer Taksim etrafında oluşturdukları propagandanın bir bölümünü iş yerlerinde işçileri, emekçilerin talepleri arkasında örgütlenerek alana çıkmak için gerekli hazırlık yapmak için kullansaydı, elbette ki işçilerin Taksim’e çıkmasını hiçbir güç engelleyemezdi.  

 

2024 1 Mayıs’ı bu en temel dersi bir kez daha göstermiştir. 1 Mayıs günü Taksim’e çıkmak için yapılan ve yapılmayanlardan bu dersi çıkarmayanlar ya da ders çıkardık diyenler bu dersin gereğini yapmazlarsa kendilerini sadece “Yanlış yaptık”, “Yanıldık” gibi öz eleştirilerle savunmaları kimseyi ikna etmez.

Çünkü 2024 1 Mayıs’ı etrafında yaşananlar sadece “Böyle gitmeyeceğini” değil “Böyle gitmemesi gerektiğini” de gösterdi!

 

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa