Deniz, Yusuf, Hüseyin katledilmelerinin 52. yılında aramızdalar!

Fotoğraf: Evrensel
Bugün 6 Mayıs!
Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un 1972’nin 6 Mayıs’ında katledilmelerinin 52. yılı!
Yarım yüzyıldan beri olduğu gibi onları bugün bir kez daha özlemle, sevgi ve saygıyla anıyoruz.
Uzunca bir zamandan beri 6 Mayıs’ın içinde bulunduğu hafta, onların şahsında onlardan önce ve sonra devrimci mücadele içinde hayatını kaybeden devrimcileri anma haftası oldu!
Dolayısıyla bu hafta yapılan etkinlikler, sadece onlara duyduğumuz sevgi ve özlemi ifade etmek için değil. Onların bıraktığı devrimci mirası zenginleştirmek için sorumluluklarımızın farkına varmayı, ne yapmamız ve neyi yapmamamız gerektiğini de sorguladığımız etkinler haftası oldu. Ki böylece onları anma etkinlikleri; sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir insanlık dünyasına olan sınırsız inançlarıyla halka bağlılık, özgürlük tutkusu, emperyalizme ve iş birlikçi egemen sınıfların çürüyen, yozlaşmış düzenlerine karşı tavizsiz bir mücadele, bu uğurda darağaçları karşışında bile geri adım atmamaya varan bir kararlılık, dünya ve ülkemizdeki gelişmeler karşısında tavizsiz tutum alma… gibi onların şahsında somutlanan devrimci tutumu içselleştirip yaygınlaştırmayı amaçlayan etkinliklerle biçimlendi.
’60’LARDA FİLİSTİN TÜRKİYELİ GENÇ DEVRİMCİLER İÇİN ÇEKİCİ BİR ODAKTI!
Bu etkinlikler içinde Filistin daima sıcak gündem olarak yer aldı. Çünkü “68 başkaldırısı” olarak bilinen, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in devrimci önderler olarak yer aldıkları ’60’ların ikinci yarısını kapsayan gençlik eylemleri üç odaktan ilham alıyordu
- Vietnam halkının ABD’ye karşı yürüttüğü kurtuluş savaşı,
- Küba Devrimi ve devrimci Küba’nın ABD’nin burnunun ucunda ABD emperyalizminin tehdit ve provokasyonlarına karşı yiğitçe duruyor olması,
- Filistinlilerin İsrail ve arkasındaki emperyalist güçlere karşı yürüttüğü laik ve demokratik Filistin mücadelesi!
O yıllarda “Filistin Devrimi” de denilen direnişte, Filistinlilerin İsrail’e karşı sürdürdüğü silahlı direniş dünyada önemli bir prestije sahipti. Ama Deniz, Hüseyin Yusuf başta olmak üzere Türkiyeli genç devrimciler için Filistin direnişinin ayrı bir önemi de vardı. Çünkü Filistin Türkiye’ye çok yakın ve antisiyonist, antiemperyalist bir mücadele merkezi olarak sıcak bir çekim merkeziydi. Dahası Filistin’deki mücadele Türkiye halkları içinde de önemli bir sempatiye sahipti. Ayrıca o yıllarda üniversitedeki az sayıdaki yabancı öğrenci arasında Filistinliler hayli fazlaydı ve devrimci öğrencilerle günlük mücadele içinde yer alırken aynı zamanda Filistinli direniş örgütleriyle Türkiyeli devrimciler arasında organik ilişkiler de kurabiliyorlardı.
Dolasıyla o dönemin genç devrimcileri için Filistin’le uzaktan dayanışmanın ötesine geçebilecekleri, emperyalizme karşı fiilen savaşabilecekleri bir alan olarak heyecan verici, çekici bir merkezdi.
Deniz, Hüseyin, Yusuf başta olmak üzere çok sayıda devrimci genç Filistin’e gittiler İsrail ordusuyla yapılan çatışmalara katıldılar.
Bu yüzden de 6 Mayıs etkinliklerinde Filistin mücadelesi, bazen tarihi bir anı bazen gündemin bir parçası oldu.
Bugün ise Filistinlilerin İsrail siyonizmine karşı mücadelesi en zor dönemlerinin birisinden geçiyor.
Son günlerde ABD’de Columbia Üniversitesinde başlayıp 50 dolayında üniversiteye yayılan, arkasından Kanada ve Avrupa’da bazı üniversitelere de sıçrayan, “özgür Filistin” talebi etrafındaki gençlik eylemleri polis şiddetiyle bastırılmak istense de bu gelişmeler malum çevrelerde “Yeni bir ’68 mi geliyor” korkusunu da uyandırmış bulunuyor.
6 MAYIS ETKİNLİKLERİ VE FİLİSTİN MÜCADELESİ
ABD’de üniversitelerde öğrencilerin başlatıp akademisyenlerin de önemli ölçüde destek verdiği eylemler “yeni bir ’68”in habercisi midir bunu bilmek zor, ama 2024’ün 6 Mayıs etkinliklerinde Filistin mücadelesinin gündemin sıcak başlıklarından birisi olarak öne çıkması gerektiği tartışmasızdır.
Bu yüzden de;
- İsrail’in “savaş” adı altında soykırıma vardırdığı katliamlarına karşı Uluslararası Ceza Mahkemesinde “savaş suçlusu” olarak yargılanması talebinin ciddi suçlamalarla sürdürülüyor olması,
- Savaşın ilk günlerinden itibaren İsrail’e koşulsuz destek veren ABD ve öteki Batılı emperyalist ülkelerde halkların “savaşa hayır”, “özgür Filistin” talepleriyle kendi hükümetlerinin İsrail’e destek politikalarına açıkça karşı çıktıkları protestoların giderek yaygınlaşıp güçlenmesi,
- İsrail’de içinde Arap ve Yahudi antiemperyalist antisiyonist güçlerin de olduğu muhalefetin “Savaşın asıl suçlusu Netanyahu Hükümeti’dir” diyerek, örnek bir tutum alması Filistin davasının uluslararası prestijini yeniden artırırken İsrail ve arkasındaki güçleri giderek köşeye sıkıştırmaya başlamıştır.
Ülkemizde ise tek adam yönetimi lafta Filistin dostu geçinirken gerçekte İsrail’le ticareti sürdürüyordu. Ancak iktidar; önce “İsrail’le hiçbir ticaretimiz yok” dedi, ama bunun yalan olduğu ortaya çıkınca, “Vardı ama kısıtladık” açıklamasıyla durumu kurtarmaya çalıştı. Tepkiler devam edince de “Artık tamamen bitti” açıklaması yapmak zorunda kaldı!
Dolasıyla, Filistin’le dayanışma, bölgede barış mücadelesinde son derece önem kazanmış bulunmaktadır. Hele söz konusu olan 6 Mayıs etkinlikleri olduğunda Filistin halkıyla dayanışmanın, gerçek bir antiemperyalist mücadelenin, bölgede barış mücadelesinin gündeminde öne çıkması olmazsa olmazdır.
52. YILDA FİLİSTİN HALKIYLA DAYANIŞMA ÖNE ÇIKIYOR
Bu gerçekler dikkate alındığında;
- İsrail’in Filistinlere yönelik soykırıma varan katliamına karşı sesimizi daha gür bir biçimde yükseltmek, acil bir “ateşkes” ile “laik ve demokratik bir Filistin” talebinde ısrar etmek,
- Filistin halkıyla dayanışmanın büyütülmesini öne çıkarmak,
- Tek adam rejiminin önümüzdeki aylarda bölgede çatışmaları ve gerilimleri daha da artıracak Rojava kentleri ve Irak Kürdistan’ındaki bazı bölgelere yönelik “kapsamlı askeri operasyon” girimine karşı çıkmak,
- İncirlik ve Kürecik radar üslerinin kapatılması talebini yükseltmek,
- Bölgede barışın ülkemizde demokratikleşmenin bir ayağını oluşturan Kürt sorununun barışçı ve demokratik çözümü için mücadelenin önemine dikkat çekmek 6 Mayıs etkinliklerinin önemli bir yanını oluşturmak durumundadır.
Deniz, Yusuf, Hüseyin’i, onların şahsında devrimci mücadelede yaşamını yitirmiş tüm devrimcileri andığımız 6 Mayıs etkinlikleri ancak öncesi, bugün ve önümüzdeki dönemde muhtemel gelişmeler arasındaki doğru ilişkilerin kurulduğu, barış, demokrasi ve antiemperyalist güçlerin birleşip güçlenmesine katkı sağlayan bir anma olarak geçekleştirildiği ölçüde onlara layık bir mücadele haftası olacaktır!
Biz mücadele ettikçe Deniz, Yusuf, Hüseyin ve mücadele içinde hayatını kaybetmiş tüm devrimciler aramızda olmaya devam edecektir!
Evrensel'i Takip Et