09 Mayıs 2024 04:57

Sistem hatası

TTB'nin Taksim Eğitim Araştırma Hastanesi önünde yaptığı açıklamadan bir fotoğraf.

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Paylaş

Geçen haftalarda tabip odalarının önemli bir kısmı seçimlerini tamamladı. Her ne kadar bizden memnuniyetsiz ve karalamak için her türlü aracı kullanmaktan çekinmeyen bir iktidarla mücadelemizde sağlık bakanının doğrudan “hekim” sendikalarına görev verip tabip odalarını ele geçirme talimatı olsa da hekimler bu karalama ve yaftalamalara pek itibar etmedi. Etkilenen olmadı mı, oldu elbette. Özellikle adım üzerinden saldırılar trollerle, kendisine gazeteci diyenlerle alıp başını gitse de gerçek hayatta karşılık bulmadı. Hâlâ bir yerlere yürüyerek gittiğimde varış saatimi hesaplamam gerekir, şu anda Almanya Tabipler Birliğinin 128. Genel Kurulu’nda hem sağlık politikalarının global neoliberal kapitalizme kurban edilişini dinleyip bir yandan yazımı yazarken, Almanya yollarında dahi durdurulup kucaklandığım bilinirken, başaramadılar. Evet, neoliberal kapitalizm her yerde... Patriyarkanın egemenliğini de unutmamalı... Kısalan muayene süreleri, artan iş yükü, kadınların bakım emeğinin ana aktörü olarak görülüp işsiz bırakılmaya varan ayrımcılıktan nasibini alması, emek yoğun çalışmanın karşılığının bir türlü ödenmemesi, birinci basamak ve koruyucu hekimlik pratiklerinin yerini uzmanlaşmaya bırakması, her biri dünyanın bir başka köşesinde de duyduklarımız. Fark buradaki genel kurullara hâlâ sağlık bakanlarının gelip günah çıkarması, parlamenterlerin sözler vermesi, burada da hekimlerin bu ağır yükün altında yaşadıkları tükenmenin tazminat da dahil onarım ve giderilme yöntemlerinin tartışılması ancak genç meslektaşlarımız toplantı mekanının önünde protesto etmeye devam ediyor.

Bu yazıyı yazdığım sırada Türkiye’deki meslektaşlarımız da bir iki dakikalık randevuları protesto etmek için toplanıyor, otobüslerle getirilmiş yüzlerce polisle beraber...

Hatırlarsınız “Emek bizim, söz bizim” eylem sürecinde 2021 yılında muayene sürelerini 5 dakikaya düşürdüklerinde toplumda da bu süreye sağlığın sığmayacağı kabul görmüş, toplumsal katılımla eylemlerimizi gerçekleştirmiştik. Kaç yıldır alamadıkları randevularla sağlığa erişimlerinin önüne yüksek setler çeken sağlık otoritesi ölümü gösterip sıtmaya razı edeceği ümidiyle randevu sürelerini daha da kısaltıp çözüm sunacağını düşünüyor, belli. Sıtmaya razı olmamalı o halde!

“Sağlıkta dönüşüm projesi” 2003 yılında uygulamaya geçtiğinden beri sağlık hizmetleri adım adım çökertildi. Hem sağlık hizmeti alanlar için hem de sağlık hizmeti sunanlar için gelinen durum artık tam bir sağlıksızlık haline dönüştü ve bundan herkes mustarip.

Sağlık Bakanı tarafından 2023 yılında poliklinik sayısı 850 milyon, acile başvuru sayısı 150 milyon olarak açıklanmış, bir övünç vesilesi yapılmıştı. Poliklinik sayıları açısından bakıldığında OECD ülkeleri arasında bir kişinin bir yılda hekim veya bir sağlık birimine başvuru yani randevu oranı ortalama 7 iken, Türkiye’de bu sayı 2023 yılı için 10’a ulaştı. Bu, OECD ülkeleri arasında en yüksek oran ne yazık ki. Üstelik birinci ve ikinci basamak başvuru oranları da tersine dönmüş durumda Türkiye’de. Her 3 kişiden ikisi ikinci basamak başvurusuyken, OECD ülkelerinde bu iki kişi birinci basamak başvurusu ve süzülerek ikinci basamağa yalnız biri ihtiyaç duyuyor.  Acil servise başvuru oranlarına baktığımızda dünyada nüfusundan daha fazla acile başvuran ülke yok ama biz “yeşil” bir alan tanımlayıp acilleri polikliniğe dönüştürdük. Koruyucu sağlık temelinde kurulacak basamaklandırılmış bir sağlık sistemiyle hasta sayısını azaltarak randevu sorununu çözmek yerine her yıl artan hasta ve hastalık sayısı ile övünen sağlık bakanı, aslında bu durumun övünülecek bir durum değil istifa edilecek bir durum olduğunu anlamadığı gibi meslek örgütü ile iletişimi kesip bizleri yaftalamayı da yeğlemektedir.

MHRS ile mevcut hali de yeterli olmayan 10 dakikaya bir randevu veren sistemde muayene süresi 5 dakikaya indirilip, TTB olarak “5 dakikada hasta muayenesi olmaz”, “5 dakikada sağlık hizmeti olmaz” şeklinde gösterdiğimiz tepki sonucunda geri adım atılmıştı. Açıklama ve eylem kararının duyulmasıyla birlikte bir iki dakikalık randevular için “sistem hatası” ve çok sevdikleri “sehven” sözcüğünü devreye soksalar da asıl sistem hatasının dayattıkları sağlık sistemi olduğunu hep birlikte göstermeliyiz. Kendi vatandaşına aylar sonraya randevu veren bir sistem için Cumhurbaşkanı seçimlerde “Türkiye dünyada sağlık merkezi haline gelmiştir” diyor ama hakikat ortada. Biz yalnızca o hakikate işaret ediyoruz.

TTB Büyük Kongresine artık iki aydan az zaman kaldı. Yönetim değişecek, süremizi doldurduk ama yeni seçilecek meslektaşlarımız da hakikatten vazgeçmeyecek. Sorunun çözümü bizden kurtulmak değil, bu dönüşümden vazgeçmek!

NOT: Sevgili dostum Celal Başlangıç gibi gerçek gazetecilere selam olsun. Bu yolculuk onunla vedalaşma olanağı da sağladı. Son görüşmemizde beni tutuklanmaya uğurlamışlardı Sevgili Ayşe Yıldırım’la. Almanya Tabipleri Birliğine yalnız her zorluğumuzda yanımızda olup destekleri için değil bu vedalaşma için de teşekkür borçluyum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa