Tanklar Refah kapısındayken ateşkes ümidi!

İsrail Gazze’nin güneyindeki Refah bölgesine geniş çaplı kara operasyonu yapmaya hazırlanıyor. Gazze’nin güneyine sıkışmış olan 2 milyondan fazla insanın en az 1.5 milyonu Refah’ta.

İsrail’in Refah’a yönelik geniş çaplı saldırısının bir insani felaket olacağına dair Birleşmiş Milletlerden (BM) bölge ülkelerine, ABD’den Avrupa ülkelerine yüzlerce çağrı var. Ancak Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail savaş kabinesi çağrıları duymuyor. Zaten aylardır Refah’a yönelik hava saldırıları yapan İsrail’in geniş çaplı kara saldırısı için 3 birlik hazırladığı haberleri de gelmeye başladı. Netanyahu da geçtiğimiz günlerde ateşkes anlaşması olsa da olmasa da Refah’a yönelik saldırıyı yapacaklarını söylemişti.

İsrail, HAMAS tarafından kaçırılan rehinelerin Refah’ta tutulduğunu savunuyor bu defa. Bu çerçevede Refah’a yönelik bir kara saldırısı ile rehineleri bulacağını hedefleyen İsrail ayrıca HAMAS’ı ön şartsız bir ateşkese mecbur etmeye çalışıyor.

Son olarak İsrail Savunma Bakanı bir açıklama yaptı ve “Ateşkes girişimlerini destekliyoruz ancak çökerse Refah’a girmeye hazırız” dedi. Gerçekten de İsrail Refah’a girmeye hazır. Haftalar öncesinden Refah çevresine tankları yerleştiren İsrail ordusu sık sık saldırılar yapmaktan da geri durmuyor. Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafına İsrail bayrağı çeken İsrail ordusunun bu hamlesi ile Gazze’ye az miktarlarda giren yardımlar da tamamen kesilmiş oldu. Kısacası Refah abluka altında! İsrail’in geniş çaplı askeri operasyonunun eli kulağında! En az 1.5 milyon insanın da gidecek yeri yok. Gerçi İsrail tarafı güneyde sıkışan insanların Gazze’nin güneyi ile kuzeyinin kesiştiği bölgeye tahliye edileceğini söylüyor ancak BM dahil uluslararası yardım kuruluşları bu kadar insanın yerleştirilmesine uygun şartların hazırlanmadığını, zaten hâlâ insanların tahliyesinin başlamadığını dolayısıyla, bu planın işe yaramayacağını savunuyor.

Diğer taraftan CIA şefi ve HAMAS dahil taraflar bir kez daha Kahire’ye gitti. İsrail’i ikna edecek, HAMAS’ın da kabul edebileceği bir ateşkes anlaşması için girişimler devam ediyor. Mısır’ın HAMAS’a baskı yaptığı yönünde haberler de var. HAMAS kalıcı ateşkes ve Gazze’ye yönelik saldırıların tamamen bitirilmesini istiyor. İsrail ise, HAMAS’ı tamamen çökertmeden askeri operasyonlara son vermeyeceğini defalarca duyurdu.

Kaldı ki İsrail’in, 7 Ekim saldırısını Filistinlilerden arındırılmış devlet inşasına hız vermek için gerekçe olarak kullandığını söylemek yanlış olmaz. Bu nedenle Gazzelileri demografiyi değiştirmeyecek şekilde Batı Şeria’ya veya Doğu Kudüs’e değil Mısır çöllerine sürmeye çalışıyor. Filistin Yönetimi Lideri Mahmud Abbas bile, “Gazze’den sonra sırada Batı Şeria var” diyor. Bu şartlarda bütün uluslararası baskılara rağmen bir ateşkes anlaşmasının kabul edilmesi ihtimali zayıfladıkça zayıflıyor.

Olası Refah operasyonundan en çok etkilenecek ülke olan Mısır ise, bir taraftan Gazzeli göçmenlere hazırlanırken bir taraftan da uluslararası platformda ateşkes girişimlerine devam ediyor. Son olarak Refah’ın açıldığı Sina bölgesine 100 bin civarında Gazzeli’nin geçebileceği varsayımları üzerinden hazırlık yapmaya başlayan Mısır’ın bölgedeki aşiretlerle görüşmeye başladığı haberleri gelmeye başladı. Ayrıca bölgedeki güvenlik birimlerine Gazzelilerin sınır kapısına yüklenmesi ve Mısır tarafına geçmeye çalışması halinde kesinlikle ateş açılmaması gerektiği talimatları verildiği belirtiliyor.

Diğer taraftan Refah’ta sıkışıp kalmış yüz binlerce insan aç, susuz, ilaçsız ve ümitsiz kıyameti beklerken Filistinli gruplar kendi aralarında itişmeye devam ediyor. Hâlâ kendi aralarında birlik sağlayamayan Filistinli gruplar bütün çağrılara rağmen bir araya gelemiyor.

Uluslararası toplum ise, bir taraftan İsrail’e tam destek verirken diğer taraftan İsrail’in Refah saldırısını engellemeye çalışıyor. Ancak aynı uluslararası toplumun çoktan Gazze’yi kim yönetecek, nasıl yönetecek tartışmalarına başladığı da bir gerçek. Sadece uluslararası toplum değil bölge ülkelerinin de Gazze’nin uluslararası barış gücü tarafından yönetilmesi fikrini ölçüp biçmeye başladığı biliniyor.

Bütün bunlar olurken Gazzelilere fikrini soran yok. Filistinlilerin kendi topraklarındaki iki kalesinden biri düşmek üzereyken Gazzeliler can derdine düşmüş kendi kıyametlerini bekliyor.