09 Mayıs 2024 04:59

Siyaset erbabı ‘yumuşama’ diyor ama önümüzdeki günler çok sert mücadelelere gebe!

Özgür Özel ve Tayyip Erdoğan görüşmesi

Fotoğraf: TCCB

Paylaş

Son haftalarda siyasi tartışmalarda en çok kullanılan kavram yumuşama!

“Yumuşama”dan kasıt ise, partiden partiye değişse de son yıllarda siyasi partiler arasında oluşan kutuplaşmanın özellikle AKP ve MHP’nin CHP ve DEM Parti’yi hedefe koyarak, muhalefet partilerine yönelik eleştirilerinin karalamaya, suçlamaya dönüşmesi. Polemiklerin açıkça iftira, hakaret, küfür düzeyine çıkarılması; Meclis çalışmalarında muhalefetten gelen hemen bütün önergelerin “AKP ve MHP vekillerinin oylarıyla reddetme” otomatiğine bağlanması, bu partilerin “terörle iş birliği”, “teröristlik”le hatta “dış güçlerin iş birlikçisi 5. kol faaliyeti” olarak gösterilmesine varan siyasi iklimin değişeceği propaganda ediliyor. Dolayısıyla siyaset ortamının ülke sorunlarının siyasi partiler arasında tartışılarak, “uzlaşılarak” çözüleceği bir çizgiye çekilmesi, yani siyasi ortamın “normalleştirilmesi” olarak ifade edilmektedir.

Elbette ilk bakışta siyaset alanının “normalleşmesi” iyi denebilir. Ancak düzen partilerinin çeşitli alanlardaki sözcüleri ve medyanın “yumuşama” adı altındaki girişimleri, hangi sorunlar üstünde nasıl uzlaşacağı gibi etkenler dikkate alındığında siyasetteki “yumuşama”nın o kadar kolay olamayacağı da besbellidir.

‘YUMUŞAMA’ ÖZEL’İN ERDOĞAN’LA GÖRÜŞME TALEBİYLE ÖNE ÇIKTI

Erdoğan ve AKP’si seçimin hemen ertesi gününden başlayarak “Sseçimi neden kaybettik”, “Sorumlu kim”, “Yeniden nasıl toparlanırız” gibi sorular etrafında hasar tespitine girişip çıkış yolları aramaya koyulurken nisan ayının ortalarında Erdoğan “yeni bir sivil ve demokratik anayasa” tartışmasını yeniden gündeme getirdi. “Yumuşama” tartımlarını gündemin üst sıralarına çekense CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ülke sorunlarını konuşmak için Erdoğan’dan randevu istemesi; Erdoğan’ın da bu talebi kabul etmesi oldu.

Bu gelişmeler sırasında AKP cenahından Abdülkadir Selvi, “Osman Kavala, Can Atalay ve Gezi davası tutuklularının cezaevinde tutulmasının ülkeye ne yararı var” ekseninde art arda yazılar yazmaya başladı. Bu yazılar AKP içinde ciddi tartışmalara yol açtı. MHP sözcüleri suçlamalarını Selvi için “kılıç artığı” demeye vardırdı. Erdoğan kendisini bir yandan bu tartışmaların dışında (üstünde) gibi gösterirken vücut diliyle de Selvi’nin arkasında olduğunu göstererek tartışmaların sürdürülmesini tercih etti.

CHP Genel Başkanı Özel, 2 Mayıs’ta Erdoğan’la, 7 Mayıs’ta ise MHP Genel Başkanı Bahçeli(*) ile görüştü.

Özel yaptığı görüşmeler için “normalleşme” girişimi diyor. Erdoğan ise, “Özgür Bey’in böyle bir ziyareti gerçekleştirmiş olması olumlu bir gelişmedir. Bu adımın atılmasıyla siyasetin ülkemizde çok daha yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz” diyerek medya ve siyasetteki “yumuşama” kavramına sahip çıktı.

‘YUMUŞAMA’ ERDOĞAN İÇİN CAN SUYU OLDU!

Burada şunu belirterek başlayalım; ister “yumuşama” ister “normalleştirme” denilsin Özel’in Erdoğan’la görüşmesi, ülke sorunlarının tek adam yönetimiyle uzlaşarak çözülmesini esas alan yaklaşımı her alanda çözümsüzlüğe sürüklenmiş tek adam rejimine bir can suyu olmaktadır.

“Normalleşme” ya da “yumuşama”nın sınırları önemli. Yani Özel’in Erdoğan’a sunduğu sorunlardan hangileri çözülmek üzere gündeme alınırsa siyasette “yumuşama” ya da aynı anlama gelmek üzere “normalleşme” mümkün olabilecektir?

Özel’in Erdoğan’la görüşmesinde bu sınırlara çok titiz bir biçimde dikkat ettiği anlaşılıyor.

Çünkü Özel’in “Ben aktardım Erdoğan’da not aldırdı” dediği listede; Kavala ve Gezi davası tutuklularının tahliye edilmemesinden yargı bağımsızlığına, Sinan Ateş cinayetinden 28 Şubatçı emekli generallerin tahliyesine, AYM kararlarını uygulanmamasından emekli maaşlarının yükseltilmesine ve asgari ücrete ara zam yapılmasına… pek çok sorun sıralanıyor ancak iki çok önemli sorun gündeme getirilmiyor.

ÖZEL İKİ SORUNLA ARASINA MESAFE KOYUYOR

Bu iki sorun şunlar:

  1. Özel onca sorunu kapsayan dosyasında Demirtaş ve Kobanê davasından hiç söz etmiyor. Oysa Kavala gibi Demirtaş hakkında da AİHM’nin derhal tahliye edilmesi kararı var. Kobanê davası da hiçbir gerçek hukuki kanıta dayanmadan tıpkı Gezi davası gibi tek adam yönetiminin isteği üzerine açılıp sürdürülmüş bir siyasi dava. Tabii HDP’nin kapatılması, kayyum sorunu, yüzlerce Kürt siyasetçinin çeşitli vesilelerle sorgusuz sualsiz tutuklu olması da bu görüşmede yer almamış!
  2. Özel’in dosya dışında tuttuğu ikinci kritik sınır da Erdoğan-Şimşek’in “Kemer sıkma”, “Acı ilaç içirme” diye ifade edilen programı. OVP’de işçi sınıfı ve emekçilerin yüz yıllık kazanımlarına saldırı olan “Esnek çalışmanın yasallaştırılması”, “Tamamlayıcı emeklilik sistemi kurulması” (ki bu kıdem tazminatının tasfiyesidir), “Ücret ve maaşların TÜİK’in beklenen enflasyonuna endekslenmesi”, “Verginin tabana yayılması”na yer verilmesine karşı bir şey söylenmemektedir. Dahası CHP çevresinden bu programa yönelik eleştiriler asıl olarak programın “Yapısal reformlarla desteklenmemesi” yönündedir. Ki “yapısal reformlar” denilenin halk için “reform” değil “karşı reform” olduğu; “yapısal reform” dendiğinde sermaye iktidarlarının eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, işçi sağlığı, iş güvenliği gibi doğrudan emekçilere yönelik giderlerden “tasarruf”u kastettiği bilinmelidir.

Özel, bu iki sorunla arasına açıkça “mesafe” koymaktadır!

YUMUŞAMA DEĞİL SERT MÜCADELELER DÖNEMİ

Kısacası Özel’in Erdoğan’a sunduğu ve zımnen de olsa “Uzlaşalım, siyaset ortamını normalleştirelim” dediği istekler arasında, Kürt sorununun barışçı ve demokratik çözümü ile işçi sınıfının temel haklarına dönük saldırıları içeren Erdoğan-Şimşek programına karşı ciddi bir karşı duruşu ifade edecek herhangi bir madde yok.

Tabii bu iki temel sorun ortada dururken iktidarın önümüzdeki günlerde;

  • Irak Kürdistanı’ndaki bazı bölgelerle Suriye’deki Rojava kentlerine yönelik “kapsamlı bir askeri operasyon”a hazırlandığı,
  • Ülke sathında bir “kemer sıkma” programını uygulamaya sokacağı dikkate alındında siyasetteki yumuşamanın nasıl sürdürüleceği çok tartışmalıdır.

Çünkü Özel’in Erdoğan’a götürdüğü “normalleşme” listesinde bu iki konunun olmaması; bu sorunların ülke gündeminden düştüğü, düşeceği anlamına gelmemektedir. Tersine iç ve dış politikada, bölge barışı gibi önemli gelişmelerle ilgili olarak bölgeye yönelik askeri operasyon ve on milyonlarca işçinin, emekçinin boğazını daha da sıkacak Erdoğan-Şimşek programı ülke siyasetinin gerilim düzeyinin şiddetini belirleyeceği gibi partiler arasındaki ilişkinin gerilim düzeyini de belirleyecektir.

(*) Özel’in ziyaretinden 1 saat kadar önce partisinin Meclis grubunda konuşan Bahçeli, Kavala’nın serbest bırakılmasından yargı bağımsızlığı ve Sinan Ateş davasına kadar; Özel’in Erdoğan’a sunduğu isteklerin önemli bir kısmını reddederek Özel’in yapacağı görüşmede neleri söylemesi gerektiğine de sınır çizdi!

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa