11 Mayıs 2024 04:37

Satrancın bilgelik tanrısı

Soldan sağa V. Liberzon, Evrensel Bilgin ve E. Vasyukov

Fotoğraf: Evrensel Bilgin

Paylaş

1997 yılında henüz 23 yaşındayken babamın satranca karşı çıkışı nedeniyle evimize yakın bir bilardo salonunda satranç çalışıyordum. Salonun sahibi, arkadaşımın babası olduğu için bana ayrılmış bir masam bile vardı. Satranç takımım, kitaplarım daima masamda durur, yokluğumda kimse karıştırmazdı. Bir gün satrançsever bir arkadaşım heyecanla yanıma gelerek Ankara’da ilk defa antrenörlük kursu açıldığını ve benim mutlaka gitmem gerektiğini söyledi.  Biletler alındı, demir yollarının misafirhanesinde yer ayarlandı ve 19 Mayıs Stadyumunun yanındaki tesiste sabah sekiz buçukta başlayıp akşam beşte sona eren kurs başladı. O güne kadar değil bir oyununu incelemek, adını bile duymadığım birinden bahsedilir oldu kursta. Vasyukov girecekmiş derslere dediler. İnternetin ilk yılları, akıllı olduğu iddia edilen telefonlar yok, satranç kültürünün hiç olmadığı Adapazarı’ndan gelen cahil bir genç olarak kim bu Vasyukov diye soruyorum ama kimse de doğru dürüst bir şey bilmiyor, büyük ustaymış falan diyorlar. Büyük usta dediğiniz şey o yıllarda YouTube açıp görebileceğiniz biri değil, benim için başka galaksiden bir uzaylıyla temas kurabilme ihtimalim, bir büyük usta görebilme ihtimalimden daha fazla. Radyasyon bulaşır mı acaba diye endişe içindeyim, o derece. 

Beyaz saçlı, hafif toplu bir adam içeri girdi, yanında Azeri bir tercüman. Büyük Usta Yevgeni Andreyeviç Vasyukov, vakur bir buz dağına benziyordu. Duruşu ile soğuk savaştaki Rus casuslarına benzeyen bu adamın konuşmaya başlamasıyla, babacan rolleriyle tanınan Hulusi Kentmen’e dönüşmesi çok kısa sürdü. Satrancın bilgelik tanrısı olsa bu kesinlikle Vasyukov olurdu. 64 yaşındaki bu adam satranç hakkında inanılmaz bilgiler veriyor, duvardaki manyetik satranç tahtasına hızla konumlar diziyor, oyunlar gösteriyor ve dersi izleyenleri satranç tarihi, taktikler ve açılışlar konusunda bombardıman ediyordu. Dünya satranç tarihinin en önemli şampiyonluk maçlarından biri olan ve yarıda kesilen 1984 Dünya Şampiyonasında Şampiyon Anatoly Karpov’un sekundantı olduğunu ve bu maç sırasında yaşanan ama hiçbir yerde bulamayacağınız olayları anlatırken gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Bilgi bombardımanı o derece etkiliydi ki beynimdeki hücrelerin adeta tomurcuk gibi açıldığını hissediyor, düpedüz hızlandırılmış bir evrim geçiriyordum. Bilinen en eski açılışlardan biri olan İspanyol açılışının dünya çapındaki uzmanlarından biriydi, Diğer büyük ustalara İspanyol açılışında nasıl minyatür attığını gösterirken içten içe gülümsediğini ve mutluluğunu hissedebiliyordunuz. (Minyatür atmak: Satrançta 25 ya da daha az hamleden oluşan kısa oyunlara minyatür denir).

Açılışları ezberlemenin değil, mantığını anlamanın önemini ısrarla vurguluyor, her hamlenin altında yatan fikirleri derinlemesine anlatıyordu. İspanyol açılışını anlatırken “Burada At d2 oynuyoruz çünkü bu at f1 üstünden duruma göre g3’e ya da e3’e gidecek, oradan da f5 karesine oturacak, beyaz bunu başardığında iş biter” demişti.  Sırf bu cümle bile onlarca oyun kazanmama neden oldu. Şimdiki satrançseverlerin bir YouTube kanalında birkaç saniyede öğrendikleri bu basit bilgi o zamanlar gökten indirilen on emirden biri gibiydi benim için. 

Karpov & Kasparov maçında Haydar Aliyev’in Karpov’un kaybetmesi için nasıl politik oyunlar oynadığını ve Karpov’un maçın iptal edilmesi istenen belgeye imza atmasının ardından ona “Sen gördüğüm en aptal dünya şampiyonusun” diyerek kızıp gittiğini anlattı. “Eğer o imzayı atmasaydı, maçı iptal edemeyeceklerdi” dedi, çok kızgındı.

Yaşayan bir tarih, çok yaratıcı bir üstat, mükemmel bir öğretmendi Vasyukov.  Şimdi ki yeni yetme antrenörlerin asla geçemeyeceği bir sınav yapmıştı. Sorulardan ikisini çok net hatırlıyorum, konumlardan birinde 9 hamlede mat bulmamız, diğerinde ise yaklaşık on hamlelik oyun planını hamle hamle bulmamız istenmişti. Türkiye’de futbolun seyrini değiştiren adam Jupp Derwall ne ise satrancın seyrini değiştiren adam da Vasyukov’dur. Birkaç yıl sonra arkadaşı Büyük Usta Vladimir Liberzon’la birlikte Adapazarı’nda bir simultane maçı için gelmişti. Yirmi kişiye karşı oynayacaktı, masalardan birine oturdum, üstadın e4 hamlesine c5 ile yanıt verince kendi adıyla anılan varyanta (Vasyukov varyantı) girdik. Sıkışık ama sağlam bir konum elde etmiştim. Karşılıklı iki defa hamle tekrarı yaptık, bunun üstüne beraberlik teklif ettim, kabul etmedi, hamlesini yapıp gitti. İki tur sonra neredeyse aynı konumdaydık, gözlerine bakarak elimi uzattım ve bir defa daha beraberlik teklif ettim, hafifçe gülümseyerek kabul etti. Salondan dışarı çıktığımda kendimi dünya şampiyonu gibi hissediyor, havalara uçuyordum. Vasyukov varyantında Vasyukov’la berabere kalmak hayatın bana verdiği en güzel hediyelerden biri olarak kalmaya devam edecek. Simultane bitiminde kendisinden bir hatıra istediğimde “Her şeyimi aldılar” diyerek gülümsedi ve puroya benzer Rus sigarasından uzattı, karşılıklı tüttürdük. Altı yıl önce dün kaybettiğimiz efsanenin önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa