12 Mayıs 2024 04:59

Erdoğan-Bahçeli İttifakı ‘ölü atı kırbaçlayarak’ da olsa sürdürülmeye çalışılıyor

Erdoğan Bahçeli'nin evinde

Arşiv fotoğraf: DHA

Paylaş

Geçtiğimiz cuma günü siyasi gündem çok ilginç gelişmelere sahne oldu. Cumanın gelişi perşembeden belli olsa da yine de cuma günü gelişmeler sürprizdi.

Perşembe günü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin cuma günü öğleden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşeceği açıklandı. Herkes “Ne oluyor?​” diye sormaya başladı. Çünkü Erdoğan Bahçeli daha 11 gün önce Bahçeli’nin konutunda buluşup konuşmuşlar, “Bir sorun yok” demişlerdi! Evet Bahçeli ile Erdoğan arada bir buluşuyor, konuşuyor, sonra da herhangi bir açıklama yapmadan ayrılıyorlardı. Ama şimdiye kadar hiç böyle 11 gün arayla bir araya gelmemişlerdi.

AKP-MHP arasındaki ilişkileri yakında izleyen gazeteci ve siyaset bilimcilerin önemli bir bölümü, Bahçeli’nin Erdoğan’la bu sürpriz görüşme isteğini Sinan Ateş cinayetiyle ilgili görüyorlardı. Çünkü perşembe günü kim tarafından servis edildiği belli olmayan cinayetin MHP ile bağlantılı olduğu iddiasına dayanak olacak bir dizi fotoğraf ortaya çıkmıştı.  Çünkü Ankara Başsavcılığı, 30 Nisan günü Sinan Ateş cinayetine ilişkin iddianameyi Ankara 31. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesinin arkasından bu iddianamenin “Cinayette örgüt olmadığı”, hatta “Sinan Ateş’in neden öldürüldüğü” gibi en temel sorulara bile yanıt verememesi hukukçular başta olmak üzere kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştı. Bu tepkilere 7 Mayıs günü partisinin Meclis gurubundaki konuşmasında yanıt veren Bahçeli; “Bugüne kadar niye iddianame hazırlanmadı diye sordular. İddianame hazırlandı, içi boş dediler. Davamızı yargılamak için kuyruğa girdiler. MHP olarak beklentimiz şudur; iddianame ile ilgili mahkeme tarafından kabul edilip yargılanma süreci derhal başlatılmalıdır. Kimin elinde hangi bilgi ve belge varsa mahkemeye sunmalıdır. Bakalım hukuki süreç Ankara'da mı bitecek yoksa Pensilvanya'ya mı dayanacak hep beraber göreceğiz” diyerek mahkemenin bu iddianameyi kabul etmesi gerektiğini söylemişti. Nitekim mahkeme Bahçeli’nin çağrısı üzerine denecek bir çabuklukla aynı günün öğleden sorasında iddianameyi kabul etiğini açıklamıştı!

ERDOĞAN-BAHÇELİ GÖRÜŞMESİ ÖNCESİNDE MANİDAR AÇIKLAMALAR

Bahçeli’nin bu “Kimin elinde hangi bilgi ve belge varsa mahkemeye sunmalıdır” çağrısından bir gün sonra, MHP’nin envanterinde kayıtlı olan ve 06 AT… (AT’nin Alpaslan Türkeş’in adının baş harfleri olduğu belirtiliyor) plakalı lüks otomobilin tetikçinin cinayet sorasında Ankara dışına çıkarılmasında kullanıldığının ve bu aracın aynı zamanda Ülkü Ocakları genel başkanının da makam aracı olduğunun fotoğraflarının servis edilmesi iddianamenin boşluğu konusundaki tartışmaların yanı sıra, bu boşluğun MHP yöneticilerinin cinayetle bağlantılı olmasıyla doldurulacağının işareti oldu. Bahçeli’nin böylece Erdoğan’la acil görüşme talebinin bu gelişmelerle bağlantılı olduğu tezi güçlenmiş oldu.

Ama sürprizler burada kalmadı. Bahçeli’nin Erdoğan’la görüşme günü olan cuma gününü sabah saatlerinde Yargıtayda 35 turdur süren Yargıtay 1. Başkanlık seçiminde MHP ile yakın olduğu söylenen Yargıtay 3. Ceza Mahkemesinin Başkanı Muhsin Şentürk adaylıktan çekildiğini, 36. turda AKP’ye yakın olduğu söylenen Mehmet Karaca’yı destekleyeceğini açıkladı. Şentürk istifa gerekçesini, “Yargıtayın kurumsal itibarını korumak” olarak açıklasa da bu gerekçeye pek inanan çıkmadı. İnanılan ise, Bahçeli’nin Erdoğan’la yapacağı görüşmeye elinde böyle bir jestle girmesini sağlamaktı!

Ama cuma günü sürprizler ya da herkesin elindekini masaya sürme günü olmalı ki, Erdoğan Danıştayın kuruluşunun 156 yılı töreninde yaptığı uzun konuşmada yargı bağımsızlığına ayırdığı ve kitabın ortasından alınan ifadelerle süslediği bölümde; “Milletin maslahatı ve ülkenin selameti yerine belli zümrenin menfaatini gözeten dar kadrocu anlayışların adalet teşkilatı dahil devlet kurumlarında yuvalanmasına izin vermeyeceğiz. Bu konuda hepimizin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi şarttır” diyerek, Bahçeli’yle görüşmeden önce adalet mekanizmasına siyasetin müdahale etmemesi gerektiğini, dolayısıyla Sinan Ateş cinayetiyle ilgili Bahçeli’nin muhtemel isteğine olumlu yanıt vermeyeceğini ifade etmiş oldu. Tabii bugüne kadar Bahçelili ile ya da Bahçeli’siz yargıya müdahale ettiğini Bahçeli’nin de yakından bildiğini umursamadan!

ERDOĞAN-BAHÇELİ İTTİFAKINDA SIKIŞMIŞLIĞIN ALAMETLERİ

Bu gelişmelerin;

  • Bahçeli’nin 31 Mart seçimi öncesinden başlattığı “Siyasete ayar verme” amaçlı olarak attığı adımları sürdürdüğü,
  • AKP içinde, seçim yenilgisinden Erdoğan’ı sorumlu tutmaya cesaret edemedikleri için MHP ile ittifakı suçlayanların da içinde olduğu geniş bir kesim seçim yenilgisinin nedeni olarak MHP’yle sürdürülen ittifak olduğunu daha yüksek sesle ifade ettikleri bir dönemde olması “AKP-MHP ittifakının sonuna gelindiği”ne dair iddiaları güçlendirmektedir.

İttifakın liderlerinin ve sözcülerinin birbirine söyleyeceklerini konuşma diliyle değil “vücut dili”yle, “Karından konuşarak”, “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” tarzında, sonradan “Biz onu değil bunu kastettik” biçiminde “düzeltmelere” dayanak olacak bir tarzı asıl ilişki tarzı olarak kullanmaları Erdoğan ve Bahçeli’nin manevra alanlarının ne kadar daraldığını göstermektedir.

Bu yüzden normal bir ülkede birkaç ittifakı çökertecek mühimmat birikmiş olmasına karşın Cumhur İttifakı, “Bahçeli-Erdoğan ittifakı”na dönüştürülmüş bir ittifak olarak sürdürülmeye çalışılmaktadır.

Çünkü Bahçeli, davul Erdoğan’ın omzunda tokmağın da kendi elinde olması nedeniyle hiçbir sorumluluğunun olmadığı ama gerçekte iktidarda olmanın ekonomik ve siyasi avantajlarını kaybetmek istemediği, Erdoğan da Mecliste istediği yasaları çıkartabileceği, en azından yakın bir gelecekte MHP’nin yerine geçireceği yeni bir müttefik bulmasının pek olanaklı görmediği için bu zoraki ittifaka katlanmaktadır.

Siyaset düzen partileri arasında polemik düzeyinde kaldığı sürece de Bahçeli-Erdoğan ittifakı iki taraf için de “Ölü atı kırbaçlamak” gibi olsa da sürdürülmesi için dayanaklar bulunabilecektir.

Ancak gerek on milyonlarca emekçi için giderek katlanılmaz hale gelen geçim koşulları gerekse de özgürlük ve demokrasi talepleri etrafındaki mücadele ile ilgili taleplerin aciliyetinin arttığı, dolayısıyla işçi sınıfı ve emekçilerin siyasete müdahalesinin artacağını gösteren gelişmeler dikkate alındığında Erdoğan-Bahçeli ittifakının da ömrünün çok uzun olmayacağını söylemek doğru olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa