Ya Türkiye üniversitelerinden tasfiye edilen akademisyenler?
Fotoğraf: Evrensel
“Dünyanın dört bir tarafında şu anda siyonizmin baskılarıyla işini bırakmak zorunda kalan öğretim üyelerinin, akademisyenlerinin tamamına çağrıda bulunuyoruz. Dünya üniversitelerinde siyonist baskılar yüzünden işinden atılan insanlara Türkiye üniversitelerinin kapıları açıktır.”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meksika ve Küba programları dönüşü uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada söyledi bu sözleri. Aynı açıklamada şu ifadelere de yer verdi: “Atatürk zamanında, Almanya'da Nazilerin zulmünden kaçan Yahudi bilim adamları Türkiye'ye gelmiştir ve Türkiye'de bilimsel hayatın gelişmesine önemli katkıları olmuştur.”
Kelimenin tam anlamıyla, algı yönetimi ve riya konusunda rekordan rekora koşan bir iktidar. Örnek verirken Nazilere giden Kurtulmuş, dönüp kendi dönemlerine baksa daha azını görmez. Türkiye üniversitelerinin tarihindeki en büyük akademisyen tasfiyesi AKP döneminde yaşandı.
AKP’nin tek başına iktidar olmasına yetecek oyu alamadığı 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından ülke yangın yerine döndü. 20 Temmuz 2015’te Suruç’ta IŞİD’in intihar saldırısında 33 genç hayatını kaybetti; 104 kişi yaralandı. 10 Ekim 2015’te Ankara Garı’nda düzenlenen barış mitingine yapılan saldırıda 109 kişi hayatını kaybetti; 500’ün üzerinde kişi yaralandı.
‘Hendekler’ sürecinde, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde ilan edilen OHAL altında, ölümün kol gezdiği, çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiği bir dönem yaşandı.
Barıştan yana akademisyenler, ülkenin sürüklendiği bu karanlık tablo karşısında, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzalayarak, çatışmaların sonlandırılması ve barış masasına geri dönülmesi çağrısında bulundular. 1128 akademisyenin imzasını taşıyan bildiri, 11 Ocak 2016’da kamuoyuna sunuldu. Ertesi sabah bir grup Alman turist, Sultanahmet meydanında IŞİD saldırısının hedefi oldu; 14 kişi yaşamını yitirdi, 9 kişi yaralandı. Erdoğan, bu konuyu kısaca geçiştirirken, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı metne imza atan akademisyenler için, “Siz aydın değil, karanlıksınız”, “vatan haini”, “müstemleke aydınları” ifadelerini kullandı. Hemen ertesi günü işten atılan akademisyenler oldu.
Öte yandan, Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra, 1000’den fazla akademisyen daha imza verince, metni imzalayan akademisyen sayısı 2212’ye ulaştı.
Barış Akademisyenlerinin karşı karşıya kaldıkları baskılar üzerine, 10 Mart 2016’da Eğitim-Sen’de yapılan basın açıklamasında, basın metnini okuyan dört Barış Akademisyeni -Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya, Yrd. Doç. Dr. Esra Mungan, Doç. Dr. Kıvanç Ersoy ve Yrd. Doç. Dr. Meral Camcı- tutuklanarak cezaevine konuldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, “Allah’ın lütfu” olarak değerlendirilen 15 Temmuz 2016 tarihli “darbe girişimi” gerekçe gösterilerek OHAL ilan edilmesi ve ardından çıkarılan kararnameler, Barış Akademisyenlerinin tasfiyesinin dayanağı yapıldı. 1 Eylül 2016 tarihinde çıkarılan KHK ile Kocaeli Üniversitesindeki imzacı akademisyenlerin hemen hepsi görevlerinden ihraç edilirken, bunu diğer ihraçlar izledi. Ardından çıkarılan KHK’lerle birlikte 406 Barış Akademisyeni çalıştığı üniversitelerden ihraç edildi.
5 Aralık 2017 tarihinden itibaren bu kez 822 Barış Akademisyenine teröre destekten dava açıldı; Prof. Füsun Üstel ve Prof. Tuna Altınel hapis yattı.
Barış Akademisyeni Mehmet Fatih Traş’ın 25 Şubat 2017 günü yaşamına son vermesi, bu sürecin en sarsıcı sonuçlarından biriydi.
Bu dönemde, yurt dışına çıkmak durumunda kalan akademisyenlerden çeşitli üniversitelerde iş bulabilenler dersler vermeye orada devam ederken, bu süreci ağır bir travma yüküyle yaşadılar.
Barış Akademisyenlerinin Türkiye’de muhalefet partilerinin yönettiği belediyelerde çeşitli projelerde çalışmaları bile mercek altına alındı. İktidar medyası hem akademisyenler hem de onlara alan açan belediye yönetimlerine karşı kriminalizasyon kampanyası yürüttü.
Numan Kurtulmuş, Kürt sorununda barış talebini dile getiren bu ülkenin akademisyenlerine bunları yaşatan iktidarın mensubu olarak, bu yazının girişinde aktardığımız o çağrıyı hangi yüzle yapıyor?
Siz, Kürt halkının demokratik taleplerine sahip çıkan bu ülkenin akademisyenlerine, ideolojik bir manipülasyonla “teröre destek” suçlaması adı altında kelimenin gerçek anlamıyla kan kusturdunuz. Türkiye üniversitelerinde sizin döneminizde gerçekleştirilen tasfiyenin dünyada kaç örneği var?
Tarih sizi, kendi ülkesinin akademisyenleri için, Nazi dönemiyle benzer uygulamalara imza atan bir iktidar olarak yazacak.
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00
- ‘Yerli ve milli muhalefet’ tuzağı 07 Ekim 2024 05:13
- Bu sadece bir İsrail savaşı değil 30 Eylül 2024 05:00
- Savaş satanların yarışında söz sahibi olmak... 23 Eylül 2024 05:00
- Önce ölüm fermanını imzaladı, sonra kurbanıyla kağıt oynadı 16 Eylül 2024 05:30
- Çürüyen sınıfın adaletine karşı… 09 Eylül 2024 05:35