‘Tasarruf önlemleri’ paketlerini tartışmayı ‘Ne yapmalıyız’a taşıyarak sürdürmek!
Fotoğraf: Burcu Yıldırım / Evrensel
Haftalardır Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la birlikte açıklayacağı söylenen “kamuda tasarruf önlemleri” paketi, önceki gün açıklandı.
Bu önlemlerin açıklanacağının söylenmeye başlanmasından beri “Bu daha ilk paket sonradan yeni önlemler paketleri de gelecek” denilerek ilan edilen önlemlere iktisatçılar ve muhalefet cenahından gelen “Bu muymuş kamuda tasarruf önlemleri” eleştirilerinin önü alınmak istenmiş görünüyor.
Bu önlemlerle tasarrufun 100 milyar TL olması bekleniyor. Bu da önlemlerden beklenenin devletin 11 trilyon TL’lik yıllık harcamasının yüzde 1’inden bile az olduğunu gösteriyor. Ancak TL’nin miktarından bağımsız paketin içeriğini dikkate aldığımızda “tasarruf önlemleri” denince sermayenin, iktisatçılarının ve iktidarlarının ne anladıklarını, dolayısıyla Şimşek’in bundan sonra açıklanacağını söylediği “tasarruf önlemleri”nin nasıl bir zihniyetin eseri olacağını gösteren önemli ve ciddiye alınması gereken bir belge olduğunu söylemek gerekir.
Bakan Şimşek’in bir yıl kadar önce ekonominin başına geçirilmesinden beri Şimşek ve iktidar sözcüleri alınacak önlemlerle enflasyonun tek haneli bir düzeye düşürülmesi başta olmak üzere belirlenen hedeflere 2 yıl içinde varılacağını söylüyorlardı. Ama aradan 1 yıl geçtikten sonra ilan edilen “kamuda tasarruf önlemleri” paketinde bu hedeflere varmak için üç yıllık bir süre öngörülmektedir. Dolayısıyla bu önlemlerin 2028’de yapılacağı var sayılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimine endekslendiği de anlaşılmaktadır.
TASARRUF PAKETİNDE GÖZ BOYAMA ÖNLEMLERİ!
“Kamuda tasarruf önlemleri” adı altında oluşturulan tasarruf önlemleri paketinin içeriğine bakıldığında bunların iki kategoriden oluştuğu görülmektedir.
Bu iki kategoriden birincisi;
- Cumhurbaşkanlığından başlayarak bakanlar, bakan yardımcıları, genel müdürler, daire başkanları, valiler, kaymakamlar, hatta iktidarın belediye başkanlarına, üst düzey yönetici ve bürokratlara kadar lüks araba sevdası, ziyaretlere araba konvoylarıyla gidilmesi, makam araçlarının resmi görevler dışında da kullanılması,
- Cumhurbaşkanlığı saraylarından başlayarak, il ve ilçelerde valilik konakları, hükümet binaları, il ve ilçe belediyelerine kadar varan “küçük saray”lar, bakanlıkların lüks binalara yapılması ya da çok yüksek kiralarla hizmet binalarına taşınması,
- Bakan yardımcıları ve yüksek bürokratların, çeşitli kurumlarda yönetim kurumlarına atanarak 2’inci, 3’üncü, 4’üncü… maaş alması,
- Efulili, ejder meyve sulu kokteyller eşliğinde hizmet içi eğitim adı altında lüks otellerde yapılan toplantıların, yurt dışı ziyaretlerinin sınırlandırılması… gibi halkın geçim koşulları zorlaştıkça daha da fazla tepki gösterilen “hizmet” anlayışına sınırlama getirme amaçlı görünen “tasarruf önlemleri” ama geçekte “Göz boyama” önemlerdir. Ki, daha önce Bakan Şimşek bu tür önlemler için “Bunlar devletin harcamaları için çerez parasıdır” demişti. Ama şimdi bu önlemler, ilk “tassarruf önlemleri” paketinin başına konmaktadır.
‘KAMU TASARRUF ÖNLEMLERİ’ PAKETİNDE YÜK KAMU EMEKÇİLERİ VE KAMU İŞÇİLERİNE YIKILIYOR
“Kamu tasarruf önlemleri” paketinde ikinci kategorideki önlemler tamamen kamu emekçilerinin haklarının kısıtlanması hatta tamamen gasbıyla ilgili önlemleri içeriyor.
Bu kategorideki önlemleri şöyle sıralayabiliriz:
- Kamuya yeni personel alımının emekli olanlarının sayısı kadar olması: Ülkemizdeki kamu personeli oranı OECD ülkelerine göre çok daha az olmasına karşın personel kısıtlamasına gidilmesi amaçlanıyor. Böylece kamu emekçilerinin zaten çok fazla olan yükünün daha da artırılması amaçlanıyor.
- Kamuda esnek ve uzaktan çalışma modellerinin geliştirilmesi: Böylece kamu emekçisini yasalara geçmiş kazanımları ortadan kaldırılırken kıdem tazminatı ve emeklilik hakları da gasbedilip OVP’deki “tamamlayıcı emeklilik sistemi” için de ilk adım atılmış oluyor.
- Açıktan atamalar izne bağlanıyor: Kamu emekçilerinin yükünü azaltmak için yapılacak atamalar da izne bağlanarak aslında kamu emekçisinin ağır çalışma koşullarının nispeten hafifleştirilmesi de amirlerin iki dudağı arasına sıkıştırılıyor.
- Kamu hizmetlerinde yüzde 20 oranında kısıtlama: Böylece kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin önü açılırken aynı zamanda İller Bankası üstünden yerel yönetimlere verilen ödeneklerin de yüzde 20 oranında kesintiye uğratılması ile, halka yönelik eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, sosyal yardımlar, yerel yönetim hizmetleri… gibi her tür kamu hizmetinde yüzde 20’lik bir kısıtlama amaçlanıyor.
- Kamu yatırım projelerinin durdurulması: Mevcut süren yatırım projelerinde yüzde 65’i gerçekleştirilen projeler dışındakilerin durdurulmasıyla kamu hizmetlerine bir darbe de bu yolla vurulmak istenirken, işsizliği artırma da göze alınıyor.
Kısacası bu ilk “kamuda tasarruf önlemleri” paketiyle iktidar; kamu hizmetleri kısıtlanırken bu hizmetlerin ticarileştirilmesi ve özelleştirilmesinin önünü açarken kamudaki işçi ve kamu emekçilerinin payına daha çok çalışma ve daha az ücret ve maaş düşmüş bulunuyor.
MÜCADELE İÇİN TARTIŞMAK BELİRLEYİCİ OLACAK
“Kamuda tasarruf önlemleri” paketinde olmayanlar da var: Yap-işlet-devret modeliyle oluşturulmuş, ödeme garantisi verilmiş köprü, şehir hastanesi, havalimanı, otoyol… için hazine garantili ödemelerin yeninden düzenlenmesi, servet vergisinin çıkarılması ve adil bir vergi düzeni uygulaması, kurumlar vergisi, büyük sermayeye tanınan vergi muafiyetlerinin kaldırılması… gibi önlemler yok.
Dahası bundan sonraki “tasarruf” paketlerinde sadece kamu değil tüm emekçilere kemer sıktırılacağı da tartışmasızdır.
Bu yüzden de elbette tasarruf paketlerinin içeriğini ve anlamını tartışacağız. Ama bu tartışma tasarruf önlemi adı altıda işçilerin, emekçilerin kazanımlarına yönelik bu saldırının hedefi olan tüm toplumsal kesimleri harekete geçirecek bir mücadele ile birleştiği ölçüde anlamlanabilecektir.
Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen gibi iktidarın arka bahçesi olmaktan hoşnut sendika bürokrasisinin yönetimindeki sendikal merkezlerin bu tür saldırılara karşı geleneksel umursamazlığı dikkate alındığında; ileri işçiler ve mücadeleci sendikacılardan emek örgütü yöneticilerine, yerel sendika platformlarından emek güçlerine, aydın ve demokrat çevrelere önemli sorumluluklar düşmektedir.
Hem de hiç vakit geçirmeden. Tüm emek çevrelerinde “Ne yapmalıyız” tartışmalarını açarak, taleplerimiz etrafında birleşerek!
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47