Transfer, oyunun olmazsa olmazı değil

Süper Lig’de henüz sezon bitmeden medya, gündemini transfer haberleriyle doldurmaya başladı. “Transfer bombalarının” art arda patlatıldığı, “transfer müjdelerinin” havada uçuştuğu, “transfer harekatlarının” titizlikle sürdürüldüğü mevsime girdik ne de olsa…

İsim yapmış yabancı oyuncuların hayali transfer haberleri üzerinden heyecan ve umut yaratarak taraftarları “avlamak” klasik bir satış stratejisi. Sayfalarında sıkça transfer bombalarının patlatılmasından söz ederken aslında yapmaya çalıştıkları şey kendi tirajlarını, reytinglerini patlatmak…

Sosyal medya da, söylenti ve palavradan ibaret transfer haberlerinin yayılmasına ciddi anlamda katkı sağlayarak bu hengamede adeta yardımcı oyuncu rolü oynuyor...

Takımların, hangi mevkide, hangi oyuncuya ihtiyacı olduğunu medyadan daha iyi kim bilebilir ki zaten? Medya kulüplere yol göstermekle kalmıyor, türlü öneri ve tavsiyeleriyle de transfer yolunu ışıl ışıl aydınlatıyor!..

Bu haberlerin kulüpler üzerinde etkili olabildiğini geçmiş yıllardan biliyoruz. Yeterli ekonomik güce sahip olmadıkları halde medyanın ve menajerlerin gazına gelip borcunu kabartmayı da göze alarak pahalı transfer yapan kulüplerin hali meydanda. Ekonomik açıdan gün geçtikçe dibe doğru yol almaları bir yana, oyun kalitesini yükseltmek anlamında da bir türlü arzu edilen seviyeye ulaşamıyorlar…

Diğer yandan pek çok futbol yorumcusu da “Futbol iyi futbolcularla oynanır” klişesini diline dolayarak transfer odaklı bakışın oyuna hakim olmasına destek çıkıyor.

Pahalı oyuncular transfer etmeden bu oyunda gelişme kaydetmek ve başarılı olmak mümkün değilmiş gibi bir algı yaratılıyor.

Kulüplere akıl vermeyi çok seven bu zevzekler, lafa gelince altyapı ve genç oyunculara şans verilmesi konusunu çok önemsiyormuş gibi görünürler ancak pratikte pahalı yıldız oyuncu tutkusundan asla vazgeçmezler. Bunu neredeyse futbolun bir zorunluluğu gibi sunarlar.

Medyanın transfer düşkünlüğü fırsatçılıktan, kulüplerin transfer düşkünlüğü ise bilgi yetersizliğinden kaynaklanıyor…

Oyunun kalitesini yükseltebilmek için her şeyden önce gereken iki temel unsurun bilgi ve emek olduğunu atlayıp/unutup başarı hedefini ağırlıklı olarak “iyi” dedikleri oyuncuların bireysel çabasına bağlamanın oyunun gelişimine hiçbir katkısı yok…

Neredeyse hiç kimse, altyapıdan genç oyuncular yetiştirerek ya da mevcut kadrodaki oyuncuları geliştirerek başarılı olunabileceğine inanmıyor. Pahalı yıldızlar transfer etmek oyunun olmazsa olmazı olarak görülüyor.

Hedeflere bilgi ve emekle değil, transferle ulaşmanın kolaycılığı, konforu oyuna damgasını vurmuş durumda.

Yetersiz bilgiyle, “Ne pahasına olursa olsun kazanma” anlayışı bir araya gelince kadroyu pahalı/yıldız oyuncularla takviye etmek bir zorunlulukmuş gibi hissediliyor…

Oysaki kalıcı ve istikrarlı başarılara ulaşmanın en sağlam yolu oyunu bilgiyle hemhal etmekten yani, oyuncu yetiştirmekten ve oyuncu geliştirmekten geçiyor. Bu gerçek anlaşılamadığı ve hayata geçirilemediği sürece kulüpler paralarını çarçur etmekten de hayal kırıklığı yaşamaktan da kendilerini kurtaramayacak…

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et