Devlet sokağı karıştı, balkon hayali çöktü
Fotoğraf: DHA
Erdoğan’ın Özgür Özel’le görüşmesinden sonra siyasette bir normalleşme, yumuşama beklentisi medyanın da marifetiyle körüklendi. AKP’nin 2007 ayarlarına dönme ihtimali aslında her seçimden veya her kritik gelişmeden sonra şöyle bir yoklanır. Erdoğan’ın devletin büyük balkonundan halkı kucakladığı, muhaliflerine el uzattığı bir resim yine sürüme sokulmuş bulunuyor.
2007 AKP’nin devlet ve ordu içinde temizlik yapmaya, kurumlardaki kadrolaşmaları dağıtarak şiddetli ve kumpaslı bir yeniden yapılandırmaya giriştiği, AB’ye sırtını dönmeye başladığı sürecin dönüm noktasıdır. Bu operasyonlarla birlikte iktisadi ve siyasi bölüşüm düzeninden yeterince pay alamayan fraksiyonlar beklentinin düğmesine hazırdırlar.
Erdoğan da bu yumuşama beklentisine yanıt vereceğini gösteren girişimlerde bulundu. Yerel seçimler sonrasında toplumun çeşitli kesimlerine ve kimliklerine konuşan; anneler gününde Barış Annelerini, Cumartesi Annelerini, şehit annelerini arayan Özgür Özel’in sembolik jestinin; İmamoğlu’nun temkinli de olsa her tür seçmene hitap etmesinin getirisinin farkında olduğu için cezaevlerinde rehin tutulan Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın adını bağlı gazetecisi aracılığıyla (Abdülkadir Selvi) ortaya atarak muhtemelen nabız yokladı. Bir süre sonra Kavala’nın yeniden yargılanma talebi için mahkeme heyeti değiştirildi. Kobanê davasından salıvermeler olabileceği konuşulmaya başlandı.
Anayasa yapma hazırlığındaki AKP’nin Meclis çoğunluğunun onayı için birtakım genleşmelere ihtiyacı var. Daha önceki iki anayasa referandumunda Ahmet Kaya, Nâzım Hikmet ve Erdal Eren için göz yaşları dökülmüş, bu partiye bunca yıldır metin desteği sunan 1982 Anayasası kötülenmişti. Yani aslında bir eski film yeniden gösterimdeydi.
Ancak Erdoğan iktidarı yumuşadı, normalleşti, hukuka döndü derken şişerek patlayan Ayhan Bora Kaplan davası ile birlikte iktidar içindeki koalisyon ortaklarının dolaylı yollardan birbirine girdiği; şantaj ve tehdidin devlet sokağını karıştırdığı karmakarışık bir tablo ortaya çıktı. Sinan Ateş’in suya sabuna ve MHP’ye dokunmayan iddianamesinin hazırlanmasının ardından Ankara Emniyetinin, içişleri bakanının ve gizli tanığın beyanlarıyla da birtakım bakanlarla milletvekillerinin isimleri ortaya düştü. Devlet Bahçeli hükümete darbe yapılıyor diye konuştu. AKP ile MHP arasında, birbirlerinin zayıf noktalarına hamle yaptığı, ama bunu da Ayhan Bora Kaplan’a yönelik bir mafya operasyonunun ayrıntılarıyla kamufle ederek apolitikleştirdiği anlaşılıyor.
İktidar güçleri arasında ilişki durumu belirsiz. Kim kimi hizaya sokabilirse, kim eski sözleşmeyi kendi ihtiyaçları doğrultusunda yenileyebilirse yola öyle devam edilecek.
Bu kapışmanın erken sonucu Kavala’nın yeniden yargılanma talebinin reddedilmesi oldu. Bu da başka hangi tavizlerin verileceğine ilişkin önemli bir işaret. Devlet balkonu bu iç gerilimler eşliğinde çökmüş sayılır. Zaten tek adam rejimiyle yeniden yapılanan devlet mimarisinin kendi normalini oluşturduğu; mafyanın ve cemaatlerin kurumlara bir şekilde çöktüğü, siyasi rekabetin raconla sürdüğü bir siyasi organizasyon içinde halkın ihtiyaçlarına yönelik bir yumuşamanın olması beklenemez. Yumuşama ve normalleşme bu çok parçalı koalisyonda ancak kimsenin birbirinin ayağına basmadığı, herkesin ötekine ‘Ne isterse vermek zorunda olduğu’ bir bağlamda birlikte yol yürümenin amentüsüdür ancak.
Filler tepişirken çimenler ezilir. Halk için bir yumuşama değil tersine ağır bir sertleşme programı kamuda tasarruf paketiyle açıklandı. Orta vadeli program ve 12. kalkınma planının içeriği bu sertleşmenin ön habercisiydi. Tasarruf paketi daha fazla işsizlik, yoksulluk ve açlık vadediyor. Ortalama ücretin asgari ücret düzeyine çekildiği ortamda nüfusun büyük bir çoğunluğu yoksulluk ya da açlık sınırının altında yaşamaya mahkum. Temmuz zamları iptal edildi, emekliler yoksulun yoksulu haline geldi.
IMF’den çıkmakla övünen Erdoğan Türkiyesi’nin maliye bakanı DB’nin kredi vermeyi kabul etmesi ve paranın bir bölümünün gelmesiyle birlikte yabancı sermayenin güveninin kazanıldığını ilan ediyor.
Bu borcu belini ve dişini sıka sıka ödeyecek olan ise emekçiler. Belediyelere kapatılan devlet kaynakları yol, su faturası, vergi kalemleri olarak yine halkın sırtında. Çünkü Cengizgiller vergi ödemiyor, devlet her türlü yumuşamayı ve yumuşatmayı bu tür tekeller için yapıyor. Daha bu hafta Muğla’daki Cennet Koyu’nda koruma kararı olan, 678 bin metrekarelik arazi, turizm ve konaklama tesisi kapasitesinin artırılması için ÇED raporu gerektirmiyor değerlendirilmesiyle Cengiz Holdinge hibe edildi.
İktidar partisiyle ana muhalefet partisinin liderleri görüştüler, karşılıklı ziyaret sözü verdiler diye halkı kucaklayan bir yumuşama söz konusu olmayacaktır. İktidarın işi, kendi dertleri ve halkın nasıl soyup soğana çevrileceği konuşunda şimdilik başından aşkın.
Anayasaya dönersek; bu metinler emek ve sermaye arasındaki ilişkilerin aktüel yansımalarını içerir ve ama bunu uzun bir vadeye hapseder. Emek mücadelesinin zayıf olduğu koşullarda anayasayı delme, yeniden yazma, ilga ve ihlal imtiyazı iktidarın tekelindedir. İşçi sınıfı ve halkın normalinin kendisini metne kaydedebilmesi için güçler ilişkisinin tersine çevrilmesi gerekir. Şimdiki ağır güç dengesizliği içinde anayasa da ne bir yumuşama ne bir emekçi normali vadedebilir.
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
- Kürtler Türkler birbirini sevsin! 01 Kasım 2024 05:02
- ‘Çözüm’süz süreç 25 Ekim 2024 15:05
- Hiçbir şey olmamışsa da bir şeyler oluyormuş gibi çözüm süreci 18 Ekim 2024 05:07
- Yenikapı ruhu 2.0 11 Ekim 2024 04:50
- Kimin yanında, kimin karşısında? 04 Ekim 2024 04:55
- Narin'in katlinden polis cinayetine 27 Eylül 2024 06:05
- İsrail’in kirli savaşı 20 Eylül 2024 06:00
- Narin'in gerçek sırrı 13 Eylül 2024 05:23
- Halaydan büyük meseleler 06 Eylül 2024 05:41
- SETA'dan gelen imdat 30 Ağustos 2024 04:55
- İzmir yangınının anatomisi 22 Ağustos 2024 05:00
- Yalvar yakar kredi, yalvar yakar yatırım 16 Ağustos 2024 04:23