Demokrasi güçleri mücadele etmezse Kobanê davası Kobanê davası olarak kalmayacak!
Fotoğraf: MA
Yakın tarihin en önemli siyasi davalarından birisi olan Kobanê davası önceki gün karara bağlandı. Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde görülen davada Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi ceza yağdırdı.
Dönemin HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi “Devletin bütünlüğünü bozma'” başta olmak üzere pek çok iddiayla yargılandı.
Mahkeme, Selahattin Demirtaş’a “devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım”, “suç işlemeye tahrik” ve çeşitli etkinliklerdeki konuşmalara kadar çeşitli suçlamalardan toplam 42 yıl, Figen Yüksekdağ’a ise yine çeşitli suçlardan toplam 30 yıl 3 ay ceza verdi.
Davanın toplamında mahkeme 12 kişiye ceza, 12 kişiye beraat, 5 kişiye de cezaevinde kaldıkları süre dikkate alınarak tahliye kararı verdi.
Mahkeme, Erdoğan ve AKP sözcülerinin her vesileyle Demirtaş başta olmak üzere bu davada yargılanan 36 kişiyi Kobanê eylemleri sırasında “Yasin Börü'nün arasında bulunduğu 6 kişinin ölümü ve diğer yaralanmalara ilişkin suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle” beraat kararı verdi.
Karar sonrasında 16 ilde valiler 4 gün süreyle her tür eylem ve etkinliği yasakladı!
DÖRT BAŞI MAMUR BİR SİYASİ DAVA!
Öncelikle belirtelim ki mahkeme okumakta bile zorlandığı 130 sayfalık kararda herkese suç bulmak için çok uğraşmış görünse de gerçekte sıralanan suçlara bakıldığında bu suçlamaların “örgüt üyeliği”, “devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım”dan “suç işlemeye tahrik” gibi soyut ya da şu toplantıda yaptığı konuşma, bu gösteriye katılma gibi her yurttaşın anayasal ve yasal hakkı olan etkinlikler gerekçe gösterilerek yargılananlara 9 yıldan 42 yıla kadar ağır cezalarla davaya hukuki bir kılıf geçirmeye çalışılmıştır.
Nitekim hukukçular, siyaset bilimciler, muhalif siyasetçiler ve ülkedeki gelişmeleri az çok izleyen herkes bu davanın oluşturulmasından karara kadar geçen 10 yıl boyunca siyasi iktidarın dönemin ihtiyaçlarına göre yönlendirilen bir dava olduğunda hemfikirdir.
Çünkü bu dava, 6-8 Ekim 2014’te Suriye’nin önemli bir bölümünü ele geçiren IŞİD’in Kobanê’yi kuşatması karşısında Türkiye’nin Kobanê halkına yardım için sınırı açmaması, Erdoğan’ın da bu durumu “Kobanê düştü düşecek!” diyerek bir müjde gibi vermesine tepki olarak ortaya çıkan eylemlerin yargılanması davası olarak kurgulandı. 6-8 Ekim 2014 günlerinde 17 il ve ilçelerinde on binlerce kişinin meydanlara çıkarak iktidarın tutumunu protesto etmesi “Devletin birliği ve bütünlüğünü bozma” suçu olarak görülmüştü!
Sonuçta Erdoğan Hükümetinin peşmergenin Türkiye topraklarını kullanarak Kobanê’ye yadım etmesine izin vermesiyle IŞİD kuşatması kırılmıştı.
Bu eylemlerle ilgili çeşitli illerde soruşturmalar açıldıysa da “Kobanê davası” olarak adlandırılan dava ancak 7 Ocak 2021’de Kobanê eylemlerinden beş buçuk yıl sonra açılabildi!
KOBANÊ VE HDP’NİN KAPATILMASI DAVALARI BİRBİRİNE BAĞLANMIŞTI
Kobanê davasından iki buçuk ay sonra 21 Mart 2021’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesinde HDP’nin kapatılması için dava açtı. Başsavcılığın talebinde sadece HDP’nin kapatılması yoktu; ayrıca 450 HDP’li siyasetçi için de siyaset yasağı getirilmesi isteniyordu.
Bu tarihten itibaren iki dava birbirine paralel olarak sürdürülmekle kalınmadı, iki davanın heyetleri de adeta davaları birbirinin gözüne bakarak yürütür oldu. HDP’nin eş genel başkanlarının ve çok sayıda yöneticisinin de içinde bulunduğu Kobanê davasında yargılananlara verilecek cezaların HDP’nin kapatılmasına gerekçe olarak kullanılması amaçlandı.
Böylece Kobanê davasının siyasiliği ikiye katlandı, tabir-i caizse katmerlendi! Ki bu yüzden Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi önceki günkü kararıyla sadece Kobanê davasında yargılananlara ağır cezalar vermekle kalmadı HDP’nin kapatılması davasında yeterince gerekçe bulamadığı için davayı uzatan AYM’ye de HDP’yi kapatması için “beklenen gerekçe”yi sunmuş oldu!
Sadece bu kadar da değil. Eğer AYM HDP’yi kapatır ve Cumhuriyet Başsavcılığının haklarında siyaset yasağı talebi de bulunan 450 HDP yöneticisine siyaset yasağı getirilirse Kürt siyasetine ve ülkemiz demokrasi güçlerine “kapatmanın” ötesine de geçen darbeler vurulacaktır.
BAHÇELİ ŞİMDİ DE DEM PARTİ’NİN ACİLEN KAPATILMASINI İSTİYOR
Ancak sermaye iktidarlarının Kürt siyasi güçlerinin öne çıkanlarını cezaevine atma, örgütlerini kapatma, faaliyetlerini yasaklama, seçilmiş vekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırma, seçilmiş belediye yönetimlerini görevden alıp yerlerine kayyum atama… iştahı bitmiyor.
Son yıllarda bu iştihanın daha da arttığı görülüyor.
Nitekim yerel seçimin üstünden daha 2 ay geçemeden Kürt illerindeki belediye yönetimlerine ilişkin kumpas haberler yapılmaya, belediyelere müfettişler gönderilmeye başlanmıştır. Nitekim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli; 24 Nisan 2024 günü partisinin Meclis gurubunda yaptığı konuşmada, “…Türk bayrağını kabullenemeyen şerefsizlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından derhal çıkarılması, mallarına-mülklerine el konulması, bunun yanında DEM Parti hakkında kapatma davasının açılarak bölücü milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması…” çağrısı yaptı!
Bahçeli’dir böyle çağrılar yapar denebilir. Ama Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bahçeli’nin bu çağrısı üzerine “Suç varsa, kanun ihlali varsa yetkili makamlar gereğini yapar. HDP terörle arasına mesafe koyamadı. Bu nedenle HDP için dava açıldı. DEM Parti de araya mesafe koymazsa terörü destekleyen birtakım faaliyetlerde olursa, kaçınılmaz olur” diyerek Bahçeli’nin çağrısının ciddiye alındığını gösterdi!
GELECEĞİ DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN ORTAK MÜCADELESİ BELİRLEYECEK!
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan dün yaptığı açıklamada Kobanê davası kararlarını “Türkiye’de demokrasiye tuzaktır, kumpastır” diyerek değerlendirdi.
Bu gelişmeler içinde siyasetin yargıya en yukarıdan müdahalesi Yargıtay Başkanlığı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı seçiminde yaşandı. Erdoğan Bahçeli’yle pazarlığında başsavcılığa MHP ile yakınlığı bilinen Muhsin Şentürk’ü atadı. O Yargıtay Başsavcılığı ki bir siyasi partinin kapatılması için dava açma yetkisi olan tek makamdır!
Dolayısıyla Muhsin Şentürk Bahçeli’nin “DEM Parti’nin kapatılması çağrısını gök kubbede hoş bir seda olarak bırakmayarak çağrıya “olumlu” karşılık verebilir.
Bu yüzdendir ki, Kobanê davası sadece bir Kobanê davası olmayı geçerek iktidarın Kürt siyasi güçlerine yönelik ciddi bir saldırısıdır ve elbette ki kabul edilir bir şey değildir.
Gerek Kobanê davasının yarattığı gelişmeleri geri çevirme gerekse Kobanê davasının Kobanê davası olmayı aşan sonuçlara yol açmasının önlenmesi ülkemizin demokrasi güçlerinin adalet, demokrasi ve özgürlükler konusunda birleşik ve etkin bir mücadelesinden geçmektedir.
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44
- Ülke ve halkın sorunlarını çözmeyen iktidar yeni suç ve cezalar ihdas ediyor 13 Kasım 2024 04:58
- Sermaye ve emek güçleri arasında sert mücadeleler dönemi! 10 Kasım 2024 04:46
- İktidar kayyımı muhalefeti ezmenin koçbaşına dönüştürüyor 06 Kasım 2024 04:58
- Tek gerçekçi seçenek yığınların siyasete doğrudan müdahale ettiği bir mücadeledir! 03 Kasım 2024 04:47