Patronlara güvence, işçiye esnek çalışma
TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç | Fotoğraf: AA
İş yasalarında değişiklik isteyen Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonunun (TİSK) birinci önceliğinin esnek çalışmanın her alanda uygulanmasını sağlamak olduğunu bilmeyen yoktur. TİSK Genel Sekreteri Akansel Koç, “Cumhuriyetin İkinci Yüzyılı ve İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Derneğinin (Milli Komite) 50. yılında Türk İş hukuku” etkinliğinde, dört istek ve önerileri olduğunu açıklarken ilk sıraya, “güvenceli” takısıyla birlikte esnek çalışmayı koydu.
Patron örgütleri ve esnek çalışma savunucuları, esnek çalışmayı “sevimli”, “Kabul edilebilir” göstermek için Avrupa’dan ithal “güvenceli esneklik” kavramını daha sık kullanır oldu. Ancak güvence ile ne kastettiklerini sözü dolandırmadan, soyut kavramlara başvurmadan açıklamaktan kaçınıyorlar. Bu bilinçli bir tercih.
Çünkü aslında istedikleri güvence işçiler için değil kendileri için.
Çünkü mevcut iş mevzuatında esnek çalışma düzenlemesi ziyadesiyle var ve giderek daha çok kullanılıyor.
KISITLAMALAR KAĞIT ÜZERİNDE
Patronlar için esnek çalışma imkanlarını hatırlayalım:
İşin bir bölümünü, fiilen asıl iş-yardımcı iş ayrımı dahi yapmaksızın taşeronlara yaptırabiliyorlar.
Belirli süreli sözleşme yapabiliyorlar. Yasadaki objektif neden kısıtlamasını, birden çok zincirleme şekilde yapılmama şartını dikkate alan da denetleyen de yok.
Geçici iş ilişkisi kurma, işçi kiralama imkanına sahipler.
Hatta yukarıda saydığımız üç esnek çalışma modelini birlikte uygulayıp, görünürde alt işveren, gerçekte işçi temin eden simsarlar aracılığıyla yevmiyeli işçi çalıştırıyorlar.
Sadece küçük işletmelerde değil, hemen her fabrikada, örneğin Türkiye’nin en zengin kişisine ait Ülker’de bile, üstelik sözde sendikal örgütlenme de olmasına rağmen yevmiyeci işçi çalıştırılıyor.
Esnek çalışma uygulamalarının dahası da var: Çağrı üzerine çalışma, kısmi çalışma, uzaktan çalışma, denkleştirme, ödünç işçilik, fazla mesai, hatta esnaf kurye modeli…
Patronların işçilik maliyetlerini düşürme çabalarının sonucunda geliştirilen esnek çalışma yaklaşık 30-35 yıldır uygulanıyor ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun ruhu esnek çalışma üzerine kuruldu. Bu nedenle neoliberalizm öncesi olağan çalışma biçimi olan “belirsiz süreli” sözleşmelerle tam gün çalışanların sayısı sürekli azalırken, esnek çalışanların sayısı artıyor. Aynı iş yerinde birden çok çalışma rejimi, birçok “resmi işveren” bulunuyor.
DAHA NE İSTİYORLAR?
Madem bu kadar imkanları var daha ne istiyor patronlar diye sorabilirsiniz. Yasadaki kimi kısıtlama ve şartların, işten çıkardıkları işçiler dava açtığında başlarına bela olduğunu düşünüyorlar. Örneğin dava açan işçilerin belirli süreli sözleşmeleri belirsiz sayılabiliyor, işçilik alacaklarından taşeronla birlikte asıl işverenler de sorumlu tutuluyor. Fesih sonrası işçiyi kısmen koruyan bu gibi düzenlemeleri ayak bağı olarak görüyorlar ve kurtulmak istiyorlar. Böylece çekinceleri kalmayacak, küçük bir grup çekirdek işçi dışında herkesi esnek bir şekilde çalıştırıp işçilik maliyetlerini biraz daha düşürecek ve işçinin emeğini daha fazla çalacaklar. İstedikleri güvence bu.
İŞ YERİ BAZLI GÜVENCEYE KARŞILAR
Bir yandan da işçiler için güvence getirerek esnek çalışmayı dengeleyeceğiz diyor sermaye yandaşları. Ancak işçiler için güvence dedikleri asla iş yeri bazlı iş güvencesi değil. Çünkü esnekliğin bir yanı patronların kolayca işçi çıkarmasını sağlamak, işe iade davalarından da kurtulmak. İşçiler için güvence dedikleri aslında İŞKUR’un halen yaptıklarıyla sınırlı: İşsizlik yardımı sağlanmasının, yanı sıra mesleki eğitim kursları, işbaşı eğitim programları, toplum yararına programlar gibi aktif iş gücü programlarının yaygınlaştırılmasının, kolayca kapı önüne konulan işçilere yeni iş bulma güvencesi sağlayacağını iddia ediyorlar.
***
Sonuç olarak, esnek çalışma ile iş yerleri bölündü, işçiler bölündü, örgütlenmeleri zayıflatıldı. Bugün asgari ücretin temel ücret haline gelmesi, sendikal örgütlenme hakkı ve toplu pazarlık hakkının kağıt üzerinde kalması, yaklaşık 35 yıldır uygulanan esnek çalışmanın da katkısıyla oldu.
Birkaç adım daha atıp, işçi hukukunun olmadığı, kuralsız çalışma dönemine, 1900’e dönmek istiyorlar. “Güvence” soslu esnek çalışmanın örtüsü aralandığında karşımıza çıkan gerçek bu.
- Grev hak, yasak hukuka aykırı 15 Aralık 2024 04:55
- Anayasal haklar çiğnenirken 01 Aralık 2024 04:00
- Yargılama sürelerini kısaltmak iktidarın görevi 24 Kasım 2024 04:06
- Sömürü için yabancı hukuk 17 Kasım 2024 04:32
- AYM kararı kamu TİS’lerini nasıl etkileyecek? 10 Kasım 2024 05:00
- AYM’nin yapısal sorun tespiti ve TİS hakkı 03 Kasım 2024 04:16
- Grev hakkını kullanmanın yolu 27 Ekim 2024 04:44
- Grev kırıcılığı ve mevzuat 20 Ekim 2024 04:50
- Amaç hakları genişletmek olsaydı... 06 Ekim 2024 04:41
- Sendika hakkı ve iki yargı kararı 29 Eylül 2024 04:40
- As Plastik ve kağıt üzerinde kalan haklar 22 Eylül 2024 04:31
- Ara buluculuğun işçiden götürdükleri 15 Eylül 2024 06:34