Doğanın sömürüsü emeğin sömürüsü
Fotoğraf: Hilmi Mıynat/EVRENSEL
Denizli Sarayköy’de; AKP’nin Pamukkale Belediye Başkan Adayı Halil Pekdemir’e ait jeotermal kuyudan gaz ve akışkan sızıntısı 15 gün boyunca devam etti. Kuyu, toprağa 160 ton beton basılarak sızıntının 15. gününde kapatıldı. Bu felaket sondaj tekniğindeki hata, gerekli sismik çalışmaların yapılmaması, doğaya uygun olmayan çalışma yöntemleri gibi nedenlerle yaşandı. Yeryüzündeki doğal yaşamı mümkün kılan doğal çevrim kanunlarının; karbon, su çevrimi, mevsimler vb. sermayenin (Pekdemir’in) çevrim kanunlarına; en kısa zamanda en çok olmaya tabi kılınması arasındaki çelişki bu yıkımın sonucudur. Kuyu sahibi Halil Pekdemir, kuyunun ruhsatlı olduğunu, sızan gazın zararsız olduğunu iddia ediyor. Savcılık Pekdemir’i halk sağlığını tehdit eden bu olaya ilişkin soruşturmada ancak 15. gün, kuyu kapatılınca ifadeye çağırdı. Kuyu betona gömülerek kapatıldı ancak bu facia kapatılamaz. Bugüne kadar Sarayköy Kaymakamlığı, Denizli İl Sağlık Müdürlüğü, Denizli Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğünden konuyla ilgili tek bir resmi açıklama gelmedi. Kamu yetkilileri cansiperane kuyunun sahibine toz kondurmadılar, halkı sakin olmaya davet ettiler. İki yıl önce kuyu için özel izin veren kaymakamla bugün Pekdemir’i savunan aynı kaymakam!
PEKDEMİR’İ NASIL BİLDİRİLDİNİZ?
Hayırsever iş adamı olarak devlet erkanının tanıdığı Halil Pekdemir hem gıda perakende hem tarım hem hayvancılık hem de enerji sektöründe kapitalist zinciri çevrim içi kuran, binlerce çalışan olan şirketlerin “basiretli” tüccarı ama aynı zamanda sendika düşmanı da bir patron. İşçiler ne diyor: “Bir aile şirketi olan Pekdemir Çiftliği bizim için bir sömürü çiftliğine dönüşmüş durumda.” Köylüler ne diyor: “Pamukkale’nin Eymir Mahallesi’nde köyün ve yaban hayatının tüm sularını kurduğu seralara aktardı. Köylünün sularını çalarak ticari olarak kazanç elde ederken, köylülerin yavaş yavaş doğduğu toprakları terk ederek şehirlere göç etmesine neden oldu.” Daha önce aynı köyde sulu tarım yapılıp, köy ahalisi sebze satarak hayatlarını geçirirken, muhtarın beyanına göre köyde 1 kilo domates alacak insan kalmamış.
UMUMİ HIFZISSIHHA TOPLANMADI
Jeotermal akışkanları lityum (Li), bor (B), arsenik (As), kalsiyum (Ca2+), magnezyum (Mg2+), demir (Fe), sülfat (SO4 2-) ve klorür (Cl-) gibi çeşitli bileşenlerden oluşmakta. Ayrıca jeotermal buhar belirli miktarda cıva, hidrojen sülfür, amonyak, metan ve radon gibi elementleri de içerebilmektedir. Denizli’de kuyu patlaması sonrası Umumi Hıfzıssıhha Kurulu gerekli incelemeleri yapmadı. Derhal bölgede İlçe Sağlık Müdürlüğü tarafından sağlık taraması çalışmalarına başlamalı. Sadece patlayan kuyunun değil jeotermalin bölgedeki zararları incelenmeli. Jeotermalin Aydın, Manisa ve çevre illerde tarıma verdiği zararlar ortadayken JES ısrarının arkasında JES patronlarına aktarılan milyarlarca lira olduğu biliniyor. Dr. Metin Aydın öncülüğünde Aydın’da yürütülen çalışmalarla jeotermallerin faaliyete geçmesiyle artan kanser vakaları arasındaki ilişki akademik makalelerle belgelendi. Yerli yabancı tekellerin kasası, halk sağlığının önünde.
MİLYARLAR VATANDAŞIN CEBİNDEN JES PATRONLARINA
Yenilenebilir enerji kaymakları denetleme mekanizmasından (YEKDEM) yararlanan şirketlere 2018’de 26 milyar TL, 2019’da 38 milyar TL, 2020’nin ilk sekiz ayında 33 milyar TL kamu kaynaklarından aktarıldı ve bu tutarlar elektrik tüketicilerinin faturalarına yansıtıldı. Bazı özel şirketlerin yararlandığı bu ayrıcalıklardan 2020 sonuna kadar devreye girecek tesislerin yararlanması öngörülmüş iken, yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile bu süre 2030 tarihine kadar uzatılmıştı. Yenilenebilir enerji kaynağına dayalı (JES) özel santrallere ürettikleri her Kwh elektrik için 13.2 cent (yaklaşık 4.5 TL) civarında “destek” veriliyor. Jeotermal enerjiye dayalı üretim biçimleri, üretici köylülüğü tamamen bitirip Sarayköy gibi halkın yıllardır geçim kaynağı olan tarımı uluslararası şirketlerin tekeline geçmesinin önünü açacak biçimde yol alıyor. Aracılar ve tüccarların yanı sıra bu büyük tekellere karşı köylü çökertiliyor. Tarım ve gıda tekelleri karşısında ayakta kalabilmek için Sarayköylülerin el birliği, akıl birliği, güç birliği yapması acil ve ertelenemez.
DAĞLARINDAN YAĞ, OVALARINDAN BAL AKIYORDU
Jeotermal enerjinin çıkarılmasına ihtiyaç olduğu söyleniyor. Bu ülkenin buna ihtiyacı yok. Enerji tüketimi için böyle bir kıyıma, yıkıma ihtiyacı yok. Bu topraklar dağlarından yağ, ovalarından bal akan topraklar diye tanımlanır, bu toprakların üzerindeki bereket ve değerler hepimizi doyuracak, ısıtacak, yaşatacak zenginliğe sahip. Hava, su ve toprağa karışan kimyasalların yaşam alanlarına etkisi aylarca hatta yıllarca devam edecek ve geriye dönülemeyecek zararlar oluşacak. Bu nedenle bölge ilgili yasalar çerçevesinde takip edilmeli ve kamuoyu düzenli olarak bilgilendirilmeli, vatandaşın kısa süreli zararı başta olmak üzere orta ve uzun vadede zararlarının tazmin edilmesi yönünde gerekli adımlar atılmalı. Yargı süreci işletilmeli; şirket ve kamu yetkilileri yargılanmalı.
- "Asgari" Sosyal Güvenlik 21 Kasım 2024 04:44
- ÇSGB bütçesi sömürücülerin bütçesi 17 Kasım 2024 04:25
- Orman yanıyor, endüstri büyüyor, OGM camdan bakıyor 03 Kasım 2024 04:20
- Sağlıkta çeteleşen alanlardan işçi sağlığı 27 Ekim 2024 04:49
- Börklüce Mustafa’dan Kablocu Mustafa’ya 20 Ekim 2024 04:15
- Tehlikeli olan kuryeler mi meslekleri mi? 13 Ekim 2024 04:35
- Bakanlık OSB yönetiminde olacak 22 Eylül 2024 04:43
- İş cinayetleri: SGK verileri Çalışma Bakanını yalanladı 15 Eylül 2024 05:33
- İletişimde kalanlar 08 Eylül 2024 04:44
- Kentte dolaşan kanser 01 Eylül 2024 04:31
- Çocuk işçi-çocuk patron 25 Ağustos 2024 05:20
- Cezasızlık teşvikli toplu cinayetler 18 Ağustos 2024 04:43