Ortadoğu ve yıkım üreten koşullar

Fotoğraf: WFP
İran Cumhurbaşkanı Reisi ve bazı üst düzey yöneticilerin “Bir helikopter kazasında ölmesi” üzerine yapılan ilk açıklama ve yorumlar, bu olay -ya da gelişmenin- suikast olmasının açığa çıkması durumu daha da ağırlaştıracaktır- yüzyılı aşkın süredir gerginlikler, çatışma ve savaşlar sahası olmaya devam eden Ortadoğu’daki ilişkileri daha fazla germe potansiyeline işaret ediyor.
Reisi, Azerbaycan yöneticileriyle birlikte İran-Azerbaycan sınırındaki bir tesisi açma gerekçesiyle buluşmuştu. Dönüş yolunda yalnızca Reisi’nin de içinde bulunduğu helikopterin düşmesi ve diğer ikisinin kaza geçirmemesini sabotaj olasılığına işaret sayılarak İsrail ve ABD’yi işaret edenler bulunuyor. İran-Azerbaycan ilişkilerinin İsrail, ABD ve Türkiye yönetimleri tarafından farklı önceliklerle sabote edilmeye çalışılması, İran ve İsrail’in kısa bir süre önce karşılıklı füze saldırılarıyla “Savaşın eşiğine gelmesi” bu spekülasyonların dayanakları arasındadır.
Ortadoğu, bu spesifik gelişmeden bağımsız olarak da emperyalistler arası etkinlik mücadelesinin günümüzdeki iki en önemli alanından biridir. Petrol ve doğal gaz kaynaklarıyla kara ve deniz iletim ve geçiş yollarının denetimi için emperyalistler arası rekabet kızışmış, ilişkiler sertleşmiştir. Büyük güçler tarafından paylaşılmış dünya pazarlarının yeniden paylaşımını dayatan koşullar giderek daha belirgin biçimde oluşmakta; potansiyel malzeme yığımı ve savaş tehdidi artmaktadır.
Arap-İsrail savaşları, İran-Irak savaşı, Irak’a yönelik emperyalist saldırı ve 1. ve 2. Körfez Savaşları, Suriye’ye dış saldırı ve iç savaşa sürükleme, Yemen’e Suudi müdahalesi, Libya’ya NATO saldırısı ve kaynaklarına el konması, İsrail’in Filistin-Gazze’de giriştiği büyük kitlesel katliam vb. gibi gelişmelerin tümünde Amerikan emperyalizmi başta olmak üzere Batılı emperyalistlerin imzası var. Afganistan, Irak, Suriye ve Libya Batılı emperyalist güçlerin sorumlusu oldukları savaşlara sürüklenerek tarihsel-kültürel birikimleriyle yıkıma uğratıldılar.
Günümüzün başlıca tüm büyük güçleri Ortadoğu’da etki alanları için rekabet halindedir. ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya, Rusya ve Çin bu güçlerin başlıcalarıdır. Emperyalist ülkelerin yönetimleriyle uluslararası tekeller, bölge ülkelerindeki gelişmelerin yanı sıra bu ülkeler arası ilişkileri de denetleme ve çıkarları için yönlendirme politikası izliyor. ABD ve Rusya Suriye’de karşı karşıya durmakta, Irak ve Mısır’ı rakibinin etkisine bırakmamaya, Suudi Arabistan’ı, BAE ve Katar’ı yanına almaya çalışmaktadır. ABD, İran’ı etkisizleştirmeye soyunmuşken diğeri İran ile bağlaşıklık politikası izlemektedir.
Çin, Kuşak Yol projesi ve kapsamındaki yatırımların yanı sıra Afrika ülkelerinde askeri üsler kurarak da bölgededir. Amerikan emperyalizmiyle Asya Pasifik’te süren gerilim ve karşılıklı askeri konuşlanmaların yanı sıra, Rusya-Çin iş birliği kapsamında Ortadoğu’da da ABD ve şimdilik onun yedeğinde hareket eden Batılı emperyalistlerin rakiplerinden biridir.
İngiliz emperyalizmi sömürgeciliğin kitabını yazan güç olduğunu anımsatırcasına ABD ile birlikte tüm gerginlik ve çatışma alanlarında etki gücü olma politikası izliyor. Macron’un Ukrayna’da savaşın açık tarafı olmaya hazır olduğunu ilan ettiği Fransa, Ortadoğu’da özellikle de Lübnan ve Kuzey Afrika-Mağrip ülkelerini etki altında tutma politikası izliyor.
Savaş sanayisine büyük yatırımlarıyla sahneye dalan ve askeri politikalara yoğunlaşarak dünya ölçekli ulusal çıkar kavgalarına taraf olduğunu ilan eden Alman emperyalizmi, bir diğer pay isteyendir. Ukrayna yönetimini desteklemekte, Gürcistan’da Rusya karşıtı entrikalara girişmektedir. Asya Pasifik’e savaş gemileri gönderen Alman yönetimi, ekonomik bakımdan önemli olduğunu açıkladığı Güney Çin Denizi dahil Hint Pasifik bölgesinde askeri gücüyle de var olmaya soyunmuştur. Alman yöneticiler, savaş gemilerinin aralık ayına kadar Afrika, Avustralya ve Japonya arasındaki bölgede konuşlanacağını açıkladılar. Almanya Dışişleri Komitesi Başkanı Michael Roth, Gürcistan’da, Rusya karşıtı gösterilerin başında yer alanlara birlikte yürümekte sakınca görmedi.
ABD ve Rusya, askeri kuvvetleriyle de bölgededirler. Ukrayna’dan Libya ve Akdeniz’e, Pasifik’ten Kafkasya’ya etki alanları etki alanları ve paylaşım politikası giderek sertleşmektedir.
İsrail, İran, Türkiye ve S. Arabistan yönetimleri, emperyalistler arası rekabet ve anlaşmazlıklardan da yararlanarak bölgede güç politikaları izlemekte; Batılı emperyalistlerin desteği ve korumasında Filistin halkına karşı katliam ve Filistinlileri topraklarından sürme politikasını sürdüren İsrail, İran, Suriye ve Lübnan’a yönelik saldırılarla savaş tetikçiliği yapmaktadır. Bölgede daha etkili bir güç olmak için yayılmacı dış politika izleyen Türk burjuva devleti, İran ile rekabet halindedir ve Irak Kürdistanı’nı etki altına alma ve Suriye Kürtlerinin özerk bir yönetim aracıyla iradelerini belirlemelerine karşı silahlı müdahale çizgisinde ısrarlıdır. İran’ın devlet yönetiminde yer alan veya alacak isimlerin değişmesi, bölge ülkeleriyle ilişkilerde görece farklılıklara neden olsa dahi, bölge politikalarında karakteristik değişime yol açmayacaktır.
Irak, Suriye, Afganistan ve Libya’ya emperyalist müdahale ve saldırılarla ve İsrail’in Filistin halkına, Türkiye gericiliğinin Kürtlere yönelik sindirme ve teslim alma siyasetiyle aleni hale geldiği üzere mevcut durum, bölge halklarını daha büyük yıkımlara sürüklemeye adaydır. Bölge halkları emperyalist güç mücadelesinin yıkıcı sonuçlarını yaşıyor; her bir ülkede emekçiler üzerindeki yük daha da ağır hale geliyor; şovenizm ve baskıcı politikalar güç kazanıyor.
Bu durumun halklar yararına değişimi, emperyalistlerin bölgeden defedilmesine ve Türkiye, İsrail, İran gibi bölge güçlerinin yayılmacı-genişlemeci politikalarının son bulmasına bağlıdır. Kalıcı çözüm, emperyalizm, siyonizm ve bölge gericiliklerinin etkisiz kılınmasından geçmektedir. Bunun için her bir ülkede ve bölge ölçekli olarak işçi ve emekçilerin dayanışmayla geliştirip yaygınlaştıracakları bir mücadeleye ihtiyaç vardır.
Evrensel'i Takip Et