24 Mayıs 2024 05:47

Yeni iç düşmanlar icat etme hamlesi: Etki ajanlığı

Tayyip Erdoğan

Tayyip Erdoğan | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Haziranda Meclise sunulacak olan 9. yargı paketi taslağında yer alan ‘etki ajanlığı’ düzenlemesi ‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranların hapis cezası ile cezalandırılacağı’nı buyuruyor.

Bu yasa tasarısından şöyle sonuçlar çıkarmak mümkün: İktidarın hoşuna gitmeyen materyalleri hazırlayan; sözleşmeli ya da serbest, yerli veya yabancı gazeteciler, akademisyenler, saha çalışması yapanlar, STK’ler kolaylıkla hedef haline gelebilir.

Memleket ahvali hakkında ‘bilinçli ya da bilinçsiz’ yorum yapan herkesin şüpheli şahıs muamelesi görebileceği bu metne göre, yurttaşlar kendilerine kuşkulu sorular soranları ihbar edebilirler. Bazı meslek gruplarına mensup olanlar hatta olmayanlar bile ‘fondaş’lıkla suçlanabilirler.

İktidarın suyundan gitmeyenlerin terörist sayılabildiği siyaset ikliminde bir de etki ajanı ya da düpedüz ajan ilan edilmek gibi bir tehlike var. MİT’in ‘YouTube’da yayımladığı video ise işleri daha karmaşıklaştırıyor. İstihbaratın sadece bilgi toplamaktan ibaret olmadığı, hedefi etkilemenin de bir tür ajanlık olduğu söyleniyor burada. Böylece taslağın muğlak ifadelerine açıklık getirmek amacıyla yapılan bu yayın yasanın kapsamını iyice müphemleştirmiş durumda.

Gazeteci Metin Cihan, AKP’nin hangi kurumlarının nasıl fonlandığını araştırıp belgelemiş. SETA adlı think-tank kuruluşu bunların içinde dikkati çekiyor ki bu kurumun kurucuları ve birçok ileri gelen kadrosu devletin çeşitli organlarına atanmış durumda. Birçok vakfın, devlet eliyle kurulmuş ama STK diye ilan edilen kuruluşların yabancı fonlardan beslendiği bir sır olmaktan da çıkmıştı. Erdoğan’ın Soros’la arası bozulmadan önce AKP’ye danışmanlık yapan isimlerin TESEV’de görev yaptığı, Cüneyt Zapsu’nun 22 yıl önce ABD’ye Erdoğan’ı ‘Süpürmeyin yararlanın’ diye tavsiye ettiği hatırlarda. Google taramasıyla bu eski bilgileri bulup çıkarmak ‘devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine’ konuşmak anlamına kolaylıkla gelebilir bu taslağa göre…

Devam edelim; büyük Ortadoğu projesi gündeme geldiğinde kendilerinden önceki dış politika vizyonunu sinik ve çekinik olarak değerlendiren AKP kadroları Osmanlı bakiyesi topraklarda yaşayan halkların ‘Gönlünü kazanmak’ amacıyla bir dizi sivil toplum örgütü kurmuş ve iktidardan fonlanmışlardı. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), TÜSİAD, MÜSİAD, Diyanet, Kızılay, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları (YTB), AFAD, Yunus Emre Enstitüsü, İHH gibi bir dizi kuruluş Ortadoğu’da ticari gezilere eşlik ederek ‘Türk etkisi’ni derinleştirmeye çalıştılar. Yeni dış politika vizyonu ‘Sivil topluma da hitap ederek’ ritmik, vicdani ve proaktif olacaktı.

Köprülerin altından çok sular aktı kuşkusuz. Komşularla sıfır sorun siyaseti çoktan çöktü. Şimdi iktidar nereye baksa düşman görüyor ya da bunu icat ediyor. Ritmik diplomasi ajanlarının yerini etraf ülkelere lejyoner taşıyan SADAT aldı. Ki paralı askerlerin en son Nijer’e taşındığı biliniyor.

Tanımı esnek ve her yöne çekiştirilebilecek etki ajanlığı yasasının bölgeye dair hangi öngörüleri veya projeleri karşılamak üzere hazırlandığını zaman gösterecek. Ancak mevcut ve yerleşik eğilimlere göre suç olmayan bir dizi fiili ceza yasasının kapsamına alacağını, iktidarın yetkilerinin kapsama alanını genişleteceğini, zaten iktidarın hegemonyası altındaki yargı süreçlerinin sonuçlarını önceden kestirmeye ihtimal tanımayacak biçimde belirsizlik alanlarını genişleteceği açık.

Türkiye bu yasayı kendi kendine icat etmedi. Birçok ülkede benzeri yasalar çıkarıldı. Derinleşen sermaye rekabeti pazar alanlarındaki mevcut sınırlamaları ve sınırları taşıyamaz hale geldikçe kılıçların kından çıktığı bir sürece giriliyor. Ne zaman nerede bir kıvılcımın daha büyük yangınlara sebep olacağı an meselesi. Ancak bu sürece silahlanarak, iç siyaseti düzenleyerek, yurttaşlarını seferberliğe hazırlayarak ısınmaya çalışan ülkeler en önce yerleşik teamülleri ve demokratik kazanımları yerinden oynatmaya başladılar.

Tam etki ajanlığı tartışılırken Erdoğan’ın seferberlik ilan yetkisini kendisine, tek adama tanıdığı yönetmeliği imzalaması da sürpriz değildir. 

Ciddi bir meşruiyet sorunu yaşadığı bu zamanlarda etki ajanı suçunu alet kutusuna ekleyerek nüfusu korkutup susturarak yöneteceğini açık ettiği taslak, iktidarın hazırlamakta olduğu anayasanın da özünü yansıtan bir ön çalışma. Dışarıda hegemonya peşinde koşarken iktidara yeni düşmanlar icat etmeden var olamamanın son belgesi, içeride ve dışarıda seferberlik havası yaratmak için eklenen bir tuğla daha.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa