26 Mayıs 2024 05:10

Çalışma süreleri neden kısaltılmalı?

Kaynak yapan bir işçi

Fotoğraf: Pexels

Paylaş

Çalışma sürelerinin, insani ihtiyaçları karşılamaya yetecek şekilde düşürülmesi için mücadele, kapitalizmin tarihi kadar eskidir. İşçi sınıfının 19. yüzyıl boyunca sürdürdüğü mücadele, işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ın doğuşuna da yol açmış ve çalışma saatleri, günde 16 saatten 10 saate, 20. yüzyılın başlarında ise 8 saate indirilmişti.

Dünyada 8 saatlik çalışma saati uygulamasını getiren ilk ülke Sovyetler Birliği oldu. İşçi sınıfının iktidara geldiği 7-8 Kasım’daki Ekim Devrimi’nden hemen sonra, 9 Kasım 1917’de günlük çalışma süresi 8 saatle sınırlandı.

1927’de Ekim Devrimi’nin 10. yıl dönümü onuruna iş gününün kademeli olarak 7 saate, gece çalışmasının 6 saate ve ağır ve tehlikeli işlerde 4 saate indirilmesine ilişkin kararname yayımlandı. 1936 Anayasası’nın 119. maddesi (dinlenme hakkı), iş gününü 7 saat olarak belirledi.

DÜNYADA ÇALIŞMA SAATLERİ

Şu anda ABD’de ve Almanya’da iş kollarına göre haftalık mesai süresi 35-40 saat arası değişmektedir. İngiltere’de haftalık çalışma süresi 37.5 saat, Fransa'da ise 35 saattir.

Türkiye’de 1936’da yürürlüğe giren 3008 sayılı İş Kanunu ile çalışma süresi günde 8, haftada 48 saat olarak belirlenmiştir. 1971 tarihli 1457 sayılı İş Yasası’nda bu düzenleme sürdürülmüş; 1983 yılında yapılan değişiklikle haftalık çalışma süresi 45 saate düşürülmüştür. 2003 tarihli, hâlâ yürürlükte olan İş Yasası’na göre de Türkiye’de haftalık çalışma süresi 45 saattir. Bu yasaya göre bir yılda bir işçiye en fazla 270 saat fazla çalışma yaptırılabilir.

Peki gerçekte öyle mi?

Öyle olmadığını en iyi bu satırları okuyanlar bilir. İstatistikler ve araştırmalar Türkiye’deki çalışma sürelerinin ne kadar uzun olduğunu ortaya koyuyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre yasal çalışma süresi olan 45 saatin üzerinde çalışan işçilerin oranı yüzde 59.3. Üstelik işçilerin yüzde 23.9’u haftada 56 saatin üzerinde çalışıyor.

2022 yılı verilerine göre, OECD üyesi ülkelerde işçilerin yaklaşık yüzde 13.5’i, Avrupa Birliği’nde ise yüzde 7.4’ü haftada 50 saatten fazla çalışıyor. Türkiye ise haftada 50 saatten fazla çalışanların toplam işçi sayısına oranı bakımından OECD ülkeleri ortalamasını ikiye katlıyor. Türkiye’de her 3 işçiden 1’i (yüzde 28.8) haftada 50 saatten fazla çalışıyor.

Bu istatistikler ve araştırmalara, yarı zamanlı çalışanlar da dahil ve yarı zamanlı çalışanlar, ortalama çalışma süresini ve uzun çalışan işçilerin oranını düşürüyor.

YARGITAY 50.5 SAATE ÇIKARDI

İş Kanunu ile getirilen yıllık 270 saatin üzerinde fazla mesai yaptırmanın yaptırımı nedir derseniz, hiçbir şey. Yargıtay, yıllık fazla mesai sınırını aşan işçilere haklı fesih hakkı dahi tanımıyor. Patronlara sadece fazla mesai ücretini ödeme yükümlülüğü getiriyor. Yasadaki yıllık 270 saat fazla mesai sınırı, anayasal dinlenme hakkının korunması amacıyla yapılan bir düzenleme olmasına rağmen, Yargıtay bunu da işçi aleyhine yorumlamaya devam etmektedir. Yargıtaya göre, ücreti asgari ücretin üzerinde olmak kaydıyla, yıllık 270, aylık 22.5 saatlik fazla mesainin işçinin ücretine dahil olmasında sakınca yok! Yargıtay, böylelikle haftalık yasal çalışma süresini fiilen 50.5 saate yükseltmiştir. Türkiye’deki uzun çalışma sürelerinin müsebbiplerinden birisi de Yargıtaydır.

35 SAATLİK ÇALIŞMA HAFTASI HAKTIR

Çalışma saatlerinin düşürülmesi, hem insani hem de ekonomik nedenlerle gereklidir. Fabrikalarla konutların çok daha yakın olduğu, işe geliş-gidişlerde daha az zaman kaybeden işçiler, 100 yıl önce günde 8 saatlik çalışma hakkını kazandı. Bugün İstanbul gibi metropollerde yolda geçen zaman da eklendiğinde işçilere neredeyse uyumak dışında zaman kalmamaktadır.

Meselenin diğer yanına bakarsak, teknolojik gelişmeler nedeniyle emek verimliliği, artı değer sömürüsü artmıştır. Özellikle büyük ölçekli şirketler, finans kuruluşları süper kârlar elde etmeye başlamıştır. Süper kârların bir nedeni de düşük ücretler ve uzun çalışma süreleridir; yani artı değer sömürüsünün artmasıdır.

Aynı zamanda işsizlik oranı da yükselmektedir. Bir yanda uzun çalışma süreleri, diğer yanda işsizliğin artması gibi tezatlık bir arada yaşanmaktadır.

Özetle, çalışma sürelerinin ücret kaybı yaşamayacak şekilde kısaltılması, öncelikli olarak haftalık 35 saat, günlük 7 saatle sınırlandırılması, yakıcı ve zorunlu bir ihtiyaç haline gelmiştir.

Sovyet işçi sınıfının 90-100 yıl önce kazandığı haklar, Türkiye işçi sınıfının da hakkıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa