30 Mayıs 2024 05:50

‘90’lı yıllarda bile Meclis devre dışı değildi’

Fotoğraf: Kayhan Özer/AA

Paylaş

Türkiye kamuoyunda çok tartışılan pek çok yolsuzluk, facia, katliam, bombalama gibi olaylara ilişkin Meclis araştırma komisyonları kurulmuş ve aylarca süren çalışmalar sonunda komisyon raporları yayımlanmıştır; Horzum, Türkbank yolsuzluğu, İSKİ yolsuzluğu, hayali ihracat, telekulak dinlemeleri, RP’li Süleyman Mercümek’in adı ile anılan yolsuzluk, Metin Göktepe, Uğur Mumcu, Madımak Katliamları vb. Susurluk,  Şemdinli Kitabevinin bombalanması, Aladağ Kız Yurdu yangını, 6 yaşındaki çocuğun zorla evlendirilmesi, maden kazalarına ilişkin komisyonlar gibi… (Şemdinli komisyon raporu basılmadı diye hatırlıyorum.)

Şimdilerde ise bu tür komisyonların kurulmasına ilişkin önergeler AKP ve MHP ittifakı ile reddediliyor. İliç maden faciasına ilişkin komisyon ise adeta zorlama ile sürekli gündemde tutularak geç de olsa kuruldu. Ancak iktidarın bu tür komisyonları kurmaktan kaçındığı da bilinen bir gerçek.

Son dönemlerde Susurluk benzeri, belki onu da aşan şekilde çete-mafya-siyaset ilişkileri ortalığa saçıldı. Suç Örgütü Lideri Sedat Peker’in ifşaları gibi… Siyasilerin adının da geçtiği bu ilişkiler Meclis kulislerinde, koridorlarında konuşulsa da ne bir araştırma ne de soruşturma komisyonları kuruluyor. Siyasetçi, aynı zamanda hukukçu da olan bir haber kaynağım ile salı günü Mecliste karşılaştık. Susurluk sürecini de iyi bilen, ’90’lı yıllarda önemli hak ihlali ve çete-mafya ilişkilerine ilişkin davaları da takip eden bu hukukçu da dile getirdi:

"90’lı yıllarda bile bu kadar sıkıntı yoktu. O yıllarda Mecliste araştırma komisyonları kuruluyor, raporlar yayımlanıyordu. Bu raporlar yargılamalar için çok önemli belgelerdi. Birçok yargılama bu raporlar sayesinde oldu. Bunu bilen iktidar, yeni dönem Meclisi iyice devre dışı bırakmış durumda. Özellikle devlet içi çete yapılanmaları, çete –mafya- devlet ilişkileri gibi Susurluk benzeri ilişkiler konusunda Meclis tamamen devre dışı kalmış durumda.”  

Bu komisyonların ve raporlarının önemini de şöyle dile getirdi: "Dolayısıyla bizim şu anda yararlanabileceğimiz belge yok. Türkiye niye BM’nin gri listesinde. Çünkü bu kadar çok çete ve mafya ile iç içe geçmiş devlet ancak gri listede olabilir. O gri listeden çıkmak için şimdi sürekli uğraşıyorlar. Ama bunlar hep birbiri ile bağlantılı. Kara paranın bu kadar çok dolaştığı bir ülke gerçekliği var ve bu durumda gri listeden çıkması da mümkün değil…”

Hukukçu haber kaynağım Mehmet Ağar ve Süleyman Soylu dönemini de kıyasladı: “Mehmet Ağar ne demişti, ‘Bütün bunları devletin bilgisi dahilinde yaptık.’ Şimdi Süleyman Soylu da aynı şeyi söylüyor. Haber Türk’te çıktığı yayında bunu açıkça söyledi ve ‘Ben bilgi dışında bir şey yapmamışım’ dedi.  

Ancak araştırma komisyonları; soruşturmalar Meclise gelmiyor. Meclis tamamen devre dışı kaldığı için biz tam ne olduğunu öğrenemeyeceğiz. Bu dönemin böyle bir kötü tarafı var. O beğenmediğimiz ’90’lı yıllarda bile devlet mekanizması iyi kötü çalışıyordu. Şu anda o mekanizma tamamen devre dışı, Meclisin tamamen devre dışı bırakıldığı bir dönemi yaşıyoruz.”

*   *   *

"İTİBARSIZLAŞTIRMA" PLANI

Kobanê’nin ikinci davasına ilişkin iddianamenin verildiği haberi yandaş medyada yer aldı. Mecliste DEM’den bir haber kaynağım, bu soruşturmanın 2020 yılında başladığını ve o dönem milletvekili olan Garo Paylan, Fatma Kurtulan, Erol Dündar, Serpil Kemalbay, Hüda Kaya ve Pero Dündar’ın adlarının geçtiğini hatırlattı. Savcılık iddianameyi hazırlayarak, Ankara 22.Ağır Ceza Mahkemesine (ACM) göndermiş. Henüz iddianame kabul edilmemiş. Haber kaynağım şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu iddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesine verilmiş; 22. ACM, Kobanê ana davasında 72 kişiyi ayırmıştı, bu dosya ile 72 kişinin dosyasının birleştirilmesi talep edilmiş. Büyük ihtimalle birleşir. İddianame henüz kabul edilmediği için tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz.

Ama burada bir itibar suikastı yapılıyor. Arkadaşlarımızı, daha yargılama yapılmadan terörist olarak lanse ediyorlar. Bu da ikinci davanın daha en başından sakat başlayacağını gösteriyor. Çünkü mahkeme iddianameyi kabul edene kadar bu bilginin sızmaması gerekirdi. Savcılık ya da mahkeme sızdırmış, soruşturmanın gizliliği ilkesi ihlal edilmiş. Burada yine itibar suikastı yapılıyor ve henüz yargılama başlamadan arkadaşlarımız ‘terörist’ ilan ediliyor.”  

*   *   *

MECLİSTE İRONİK 27 MAYIS KINAMASI

İYİ Parti Grup Başkan Vekili Turhan Çömez Meclis Genel Kurulunda söz alarak, Yassıada yargılamaları sonrası idam edilen Adnan Menderes ve arkadaşlarını andı, idam edilmelerini kınadı. Oturduğu yerden konuşan Çömez, "Bundan tam 64 yıl önce Türk demokrasisini hazmedemeyenler milletin iradesine acımasız bir darbe vurdular” diyerek Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun idam edilmelerini kınadı. Çömez konuşurken hemen arkasında İyi Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş Taş ekranlara yansıdı.  

Meclis TV’de ekrana yansıyan bu görüntüyü bir DEM parti yöneticisi "Ne kadar ironik bir anma" diye yorumladı. 27 Mayıs darbesinin mimarı Milli Birlik Komitesinde Alparslan Türkeş de vardı. Yani 27 Mayıs darbesi, Kurmay Albay Alparslan Türkeş'in radyodan okuduğu bildiriyle duyuruldu. Yani Menderes ve arkadaşlarının idamı ile sonuçlanan Yassıada yargılamaları ve sonrasında idam edilmelerini getiren darbecilerin arasında yer alan Alparslan Türkeş’in kızı, Ayyüce Türkeş Taş, o darbeyi kınayan partinin vekili… Gerçekten çok ironik.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa