30 Mayıs 2024 05:55

Kötü günler geride kaldı, daha kötüleri geliyor!

Mehmet Şimşek

Mehmet Şimşek | Fotoğraf: Arif Hüdaverdi Yaman/AA

Paylaş

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da Maliye Hesap Uzmanları Vakfı (HUV) tarafından düzenlenen “Enflasyonla Mücadele ve Merkez Bankacılığı” programında konuşuyor. Bir hafta sonra göreve başlamasının 1. yılı dolacak, bu nedenle konuşması biraz da bu bir yılın muhasebesi niteliğinde. Ama bundan ibaret değil. Büyük bir özgüvenle ‘geleceğe’ ilişkin kestirmeler de yapıyor. Bu özgüven kısmı önemli. Zira, halka içirdiği acı reçetenin politik sonuçları nedeniyle “Reis’in Şimşek’e bir noktada dur diyeceği” yönündeki, giderek zayıflasa da halen etkileri olan boş inancı yıkıyor. Belagati de postürü de epey zinde. Sözünü sakınmıyor, sahneden taviz vermiyor. Hatta kimin kimi görevde tuttuğuna dair kontra sorular getirtiyor insanın aklına.

İkinci önemli bir nokta, bu özgüvenle de ilintili olarak, Şimşek’in konuşmasının büyük sermayenin son dönem söylemiyle birebir örtüşmesi. Gözlerini kapatan biri Erdoğan’ın Hazine ve Maliye Bakanını değil de TÜSİAD’ın bir yetkilisini dinlediğini düşünebilir. Yeşil ve dijital dönüşümler, hukuk devleti, Avrupa Birliği ile entegrasyon, sürdürülebilir büyüme gibi söz öbekleri, büyük burjuvazinin tekerlemelerinde olduğu gibi, güncel ekonomik veriler ve politika önerileriyle harmanlanarak kullanılıyor. 

Bu iki hususa çeşitli vesilelerle geri dönmek gerekecek. Ama baştan söylemeli ki “Şimşek Programı”, büyük ve uluslararası nitelikte bir sınıf desteği ile yoluna devam ediyor. Kişisel özgüveni ve söylem ikizliğini bir arada güçlendiren de bizzat bu. 

Şimşek’in iki temel vurgusu var.

İlk olarak, bir dezenflasyon programı uyguladıklarını ve bunun ‘acı’ bazı sonuçlar üretmesinin normal olduğunu söylüyor. “Kısa vadede tabii ki aldığımız tedbirlerin yan etkileri olacak” diyor, “Yan etkisiz ilaç biliyor musunuz, tedavi biliyor musunuz?” Bu retorik, doğrudan ilacı içirdiklerine bile dönük değil. Daha çok gazetecileri ve ekonomistleri, ‘politika yapıcıları’ hedef alıyor. Hatta şöyle devam ediyor, “Hele o ilaçların şeylerini okursanız, küçük harflerle yazılan, hiç kimse o ilaçları almaz.”  Yani ‘hasta’ya sorsanız ilacı içmez ama iyileşmesi için içmesi lazım, itiraz etmelerine bakmayın diyor. Nitekim büyük sınıfsal konsensüse rağmen programının toplumsal meşruiyete ihtiyacı var. Ama sadece dünün değil, tüm söyleminin başlıca özelliklerinden biri olarak Mehmet Şimşek, toplumla konuşmuyor, ona hitap etmiyor, onu hesaba katmıyor. Dünkü uzun konuşmanın içinde toplum için iki sözcük var sadece: Zaman ve sabır! 

6 Şubat depremleri ve 14-28 Mayıs seçimlerini işaret ederek bunların belirleyici olduğu ekstrem bir dönem yaşandığını, ama etkilerinin azaldığını, bu nedenle tasarladıkları bir yıllık geçiş döneminin de artık sona erdiğini söylüyor. “Şok öncesi düzeye enflasyonun indirilmesi ortalama 3-4 yıl alıyor… Biz ilk yılımızı geçiş dönemi olarak tanımladık. Bu geçiş dönemi bu ay itibarıyla sona eriyor.” Bir bakıma ‘asıl şimdi başlıyor’ diyor. İç talebin hala yüksek olduğunu, ama üçüncü çeyrekte daha da kontrol altına alınmış olacağını söylüyor inançla. İç talebi baskılamaktan anladıkları ücretli emeğin ve küçük üreticilerin gelirlerini küçültmek ve bu yolla satın alma güçlerini zayıflatmak. Üçüncü çeyrekte daha da gerilemiş iç talep demek, asgari ücretlilerin, emeklilerin ve tüm emekçilerin talebi olan temmuz zammına karşı mıh gibi durmak demek. Aslında yeterince açık konuşuyor. Hitap ettikleri onu anlıyor. Zaten konuşmasının başlarında bir yerde şöyle söylemişti: “Buradaki nitelikli katılımcılar anlayacaktır, ama ekranları başında bizi izleyen vatandaşlar da var…”

***

İkinci temel vurgusu ise tüm dünyada önemli sorunların olduğu, “2008’in dünyasında olmadığımız” vs. ama buna rağmen kendi Programlarının başarıyla çalıştığı yönünde. BU kısımlarda doğrudan sermaye sınıfına ve ‘piyasa aktörleri’ne konuşuyor. Artık vaat zamanı! 

- Merkez Bankası rezervleri çok yakında swap hariç pozitif olacak… Rezervle ilgili kaygılar önemli ölçüde Türkiye’nin gündeminden çıkacak…
- Türkiye’nin risk primindeki azalış önemli. Herkesin risk primi düşüyor diye bakmayın, bizimki daha çok düşüyor, başka patikadan gidilseydi böyle olmayabilirdi.
- Bütün dünyada büyüme yavaşlıyor 2008’de gelişmekte olan ülkeler için ortalama tahmin yüzde 7 civarındaydı. Şu an en düşük seviyede. Ama buna rağmen büyüyeceğiz. Dezenflasyonla büyüme çelişmez. 
- Büyümeyi ileri itecek iki faktör var: Yapay zeka teknolojileri üzerinden yüksek verimlilik ve yapısal reform. Sayemde ikincisi var, ilkinde de fena değiliz. 
- Yeni sanayi politikası kavramı tüm dünyada moda. Bizim de yeni sanayi politikamız var. (TÜSİAD’ın da dediği gibi) İkiz dönüşüm: Dijital ve yeşil dönüşüm. 
- Bütçe açığı ve cari açığı küçültüyoruz, dış kaynağı kolaylıkla buluyoruz. Programımız çalışıyor!

Tüm bunlar sermaye kesimine yönelik vaatler ve izahatlar. Programın asıl sahiplerine yönelik bilgilendirmeler.

***

Şimşek sahnedeyken karşısında olanları şöyle sınıflandırmıştı hatırlarsanız, nitelikli katılımcılar ve ekranları başında izleyen vatandaşlar… Programının çalışması için nitelikli katılımcıların katkısına ve ekranları başında olanların orada kalmasına, yerinden kalkmamasına ihtiyacı var. Gerçek sınanmayı veriler ve istatistiklerle değil, o kalabalıkların olası tutumuyla yaşayacak çünkü o program. Bunu en iyi bilenlerden biri o.

"KARADENİZ GAZI VE GABAR PETROLÜNÜ KALE ALMIYORUZ"

Şimşek’in dünkü konuşmasında dikkat çeken bir husus vardı. Kendisinden önceki ekonomi yönetimleri ve Erdoğan’ın çok önemsediği bazı uygulama ve kavramlardan ironiyle, neredeyse alayla söz etti. Bunlardan ilki Kur Korumalı Mevduat (KKM). KKM’yi daralttıklarından söz edecekken, “Yabancı konuklara nasıl açıklayacağız şimdi bunu” dedi alayla gülerek, hatta kendisi bir çeviri önerisinde de bulundu. Gülüşmelerin yükseldiği salonun neşesine katıldı. 

İkinci olarak ise cari açığı daraltmak için alternatif enerji kaynaklarını önemsediklerini söylerken Karadeniz gazı ve Gabar’da bulunduğu öne sürülen petrol rezervini gündeme getirdi. Malum, bunlar Erdoğan’ın sık sık masaya attığı, güçlü olduğunu varsaydığı kozlar. “Orta Vadeli Programda bunları kale almıyoruz” dedi Şimşek, “Eğer gelirlerse, tabir-i caizse havadan katılmış olacaklar.” 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa