Beşinci maddenin egemenliği!
Fotoğraf: NATO / POOL
İç politikanın günlük gelişmeleri hepimizi doğal ve zorunlu olarak içine çekiyor ve bizi gelişmeleri açıklamaya, tutum belirlemeye, nasıl mücadele edilebileceği üzerine kafa yormaya zorluyor. Ama uluslararası politika ve gelişmeler de kendi yolunu izlemeye, bazı durumlarda iç politikayı belirleme gücünü gösterebiliyor. Örneğin güncel olarak Filistin sorunu, Rusya-Ukrayna savaşı, ABD’nin Rusya ve Çin politikaları bu tür sorunlardan. Farklı bölgelerde ve ülkelerde birbirinden bağımsız gibi görünseler de bu sorunlar gelip tek bir nedene bağlanıyor. Bu neden günümüz doğrudan emperyalizme bağlı bir neden ve kaynağını emperyalistler arası egemenlik ve paylaşım mücadelesinden alıyor.
Lenin ünlü yapıtı “Emperyalizm kapitalizmin En Yüksek Aşaması”nda emperyalizmi tahlil ettikten sonra, emperyalizm hakkında kısa bir özet diyebileceğimiz şu sonuca ulaşıyor. “Emperyalizm, tekellerin ve mali-sermayenin egemenliğinin ortaya çıktığı; sermaye ihracının birinci planda önem kazandığı; dünyanın uluslararası tröstler arasında paylaşılmasının başlamış olduğu ve dünyadaki bütün toprakların en büyük kapitalist ülkeler arasında bölüşülmesinin tamamlanmış bulunduğu bir gelişme aşamasına ulaşmış kapitalizmdir.” Lenin bunları madde madde sayar ve dünyanın bütün topraklarının en büyük kapitalist ülkeler arsında bölüşülmesinin tamamlanmasını 5. madde olarak sayar. Paylaşımın tamamlanması yeni paylaşımlar için mücadele ve savaşları gündeme getirir. Eşitsiz gelişme pazara sonradan girenlerin “eşitlik” talepleriyle emperyalistler arasındaki ilişkileri ısıtırken, egemen olanlar da durumlarını korumaya, yeni rakiplerin önünü kesmeye çalışır. Bu da günümüzde somut örneklerini gördüğümüz gibi yeni bölgesel ve genel savaşlar anlamına gelir. Bütün bu gelişmeler yerli yerine oturtulduğunda bugünkü dünya tablosunu anlamak olanak dahiline girer, geleceğe ilişkin öngörüler maddi bir temele oturur.
ABD Çin’in burnunun dibinde neden yığınak yapmaktadır? Japonya neden silahlanmaya teşvik edilmekte, Taiwan sorunu neden kaşınmaktadır, Rusya neden kuşatılmak ve güçsüzleştirilmek istenmektedir? Bu vb. soruların yanıtı ABD’yi yönetenlerin kötü politikalarında, tercihlerinde değil -bu tür durumlar sorunları çabuklaştırabilir ve geciktirebilir, ama ana yönünden saptıramaz- emperyalist bir süper gücün atmaya zorunlu olduğu adımlarda aranmalıdır. ABD açısından sorun son derece açıktır: Çin hızla güçlenmekte ve ABD egemenliğini tehdit etmektedir. Çin ve Rusya’nın yakınlaşması ABD için sorunu daha da yakıcı hale getirmektedir. Bunlar kuşatılmalı ve güçsüzleştirilmelidir. Çin ve Rusya’nın buna yanıtı teslim olmak ve boyun eğmek değil, her yol ve yöntemi kullanarak karşı koymak ve püskürtmektir. Emperyalist güçler arasındaki çelişkiler uzlaşmazdır ve bazen gruplaşarak, bazen savaşarak, bazen “barışçıl” yollarla, bazen ambargolarla, bazen açık işgallerle vb. bu paylaşım ve egemenlik mücadelesi sürer gider. İşlerin genel bir savaşa doğru gitmesi, bu savaşta veya bölgesel savaşlarda atom silahlarının kullanılıp, kullanılmayacağı esasa ilişkin meseleler değildir. Temel olan emperyalist ekonomi ve bunun çıkarlarını yansıtan politikadır.
Günümüzdeki sorunlara bu temelde yaklaştığımızda, öncesi bir yana yaklaşık son 40 yılda, yani Irak, Somali, Balkanlar -Bosna, Yugoslavya vb.- Afganistan, Libya, Suriye, Yemen, Afrika’nın çeşitli bölgesindeki olup bitenleri, Ortadoğu ve Filistin’deki gelişmeleri vb. tutarlı ve doğru bir biçimde açıklayabiliriz. Bütün bunlardan sonra şu tespiti yapmak yanlış olmayacaktır: bugün emperyalistler arası çelişkilerin yön verdiği uluslararası ilişkiler “yumuşamaya”, gerginlikleri yatıştırmaya, anlaşmazlıkları barışçıl yollarla çözmeye doğru gitmemektedir. Bugün artık pek sözü edilemese de, barış ve yumuşama üzerine sözler geçmişte de çoğu durumda olduğu gibi demagoji ve ikiyüzlülüğü yansıtırken, silahlanma, kuşatma, çevreleme, ambargo ve tehditler gerçek gelişme yönünü yansıtmaktadır. Emperyalist kapitalizmin dünyası budur. Emperyalizmin bu dünyası halklarına karanlık bir geleceğin hazırlandığı bir dünyadır. Ama uluslararası işçi sınıfının ve emekçi halklarının tek tek her ülkede, birleşik olarak tüm dünyada emperyalist saldırganlığa, emperyalizmin sömürücü dünyasına vereceği güçlü bir yanıt vardır. Bu yanıtı verecek olan güçler bugün göreceli olarak zayıf olsalar da güçlenecek ve alternatif olacaktır. Karanlığın ve yıkımın dünyasına, aydınlığın ve özgürlüğün dünyasının yanıtı eskiyi gömecek kadar güçlü, yeniyi kuracak kadar köklü olacaktır.
- Ücret asgari, yaşam sefalet 13 Aralık 2024 05:40
- Genel grev ve direnişi gerçeğe dönüştürmek için 06 Aralık 2024 06:15
- Birleşik ve genel mücadele için 29 Kasım 2024 06:55
- Siz ne diyorsunuz? 22 Kasım 2024 05:31
- Gelişmelerin anlamı üzerine 15 Kasım 2024 05:25
- Direnerek kazanmak 08 Kasım 2024 11:13
- Elde ne var? 01 Kasım 2024 05:05
- İktidara ve düzen partilerine güvensizlik 25 Ekim 2024 15:00
- Dışa karşı cephe, içe karşı cephedir 18 Ekim 2024 05:06
- Muhalefet sorunu 11 Ekim 2024 05:27
- ‘İç cephe’ kimlere karşı güçlendirilecek? 04 Ekim 2024 04:53
- Sorumluluk sizde 27 Eylül 2024 05:37