En sıcak yaza girerken ‘yumuşama-normalleşme’ siyasetiyle nereye kadar?
Fotoğraf: Alp Eren Kaya/CHP
31 Mart 2024 yerel seçiminden zaferle çıkan CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel siyasette “normalleşme”nin gerektiğine dair açıklamalarda bulundu. Seçimin asli yenileni olan Erdoğan Özel’in elini havada bırakmadı ve “Evet, siyaset ortamının yumuşaması gerek” diye yanıtladı!
Sonucu Erdoğan tarafından tanınmayan 7 Haziran 2015 seçimi yasalara az çok uygun (az çok normal koşullarda) yapılan son seçim olmuştu!
15 Temmuz darbe girişimini “Allah’ın lütfu” olarak kabul edip OHAL ilan eden Erdoğan, 16 Nisan 2017 referandumu ve 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini OHAL koşullarında yaptırdı. 7 Haziran seçimi sonrasındaki dönemde seçimi kazanmak için; “Mühürsüz oyların YSK tarafından geçerli sayılması”, “Atı alanın Üsküdar’ı geçmesi”; anayasa, yasalar, siyasi ahlak kuralları gibi değerlerin tanınmadığı; yalanın, hilenin hurdanın, iftiranın, karalamanın, kara propagandanın envai türünün kullanılması meşru sayıldı!
ÖZEL’İN SİYASETİN ‘NORMALLEŞTİRİLMESİ’ ÇAĞRISI GENİŞ DESTEK BULDU AMA…
Kısacası Özel’in 31 Mart 2024 yerel seçim zaferinden edindiği öz güvenle siyasi partilere ama özellikle de Erdoğan’a yaptığı “siyasetin normalleştirilmesi” çağrısı seçimde ağır yenilgiye uğramış ve partisindeki yıkımın enkazını kaldırmak için zamana ihtiyaç duyan Erdoğan tarafından “siyasette yumuşama” teklifi olarak görülüp “olumlu” olarak karşılandı.
Özel’in bu çağrısı sadece Erdoğan değil; Erdoğan-Bahçeli İttifakının siyasi ortamı partiler arasında hakarete, açıkça küfre varan bir üsluba dönüşmüş olmasından bıkmış, siyaseti az çok izleyen halk kesimleri ve muhalefet partileri tarafından da kimi itirazlarla birlikte “olumlu” karşılandı.
Diyebiliriz ki Özel’in bu girişimine tek cepheden itiraz geldi: Bahçeli ve MHP’si. Ki, Bahçeli geçtiğimiz salı günü partisinin grup toplantısında bu itirazını; “Türkiye’de anormal bir şey yoktur. Normalleşmesi, milli ve ahlaki normlara uyması gereken muhalefet partileridir” diyerek sürdürdü.
Özel, Erdoğan’la 2 Mayıs günü bir buçuk saat süren bir görüşme yaptı. Görüşme sonrasında ortak bir açıklama yapılmadı. Ama Özel görüşmede siyasetin normalleşmesi için öneriler sunduğunu açıkladıysa da Erdoğan’ın bu önerileri dinleyip “Not aldırdığı”nın ötesinde bir şey söylemedi. Ki, Erdoğan da bu görüşmeye dair “Memnuniyet duyduğu”nu söylemekle yetindi. CHP’ye bir iadeiziyaret konusunda da Erdoğan çok acele etmedi. Nitekim Özel’le görüşmesinin üstünden bir ay geçmesine karşın, nihayet birkaç gün önce bu ziyareti “9 Haziran’dan sonra” gerçekleştireceğini söyledi. Erdoğan, Özel’le görüşmek için acele etmese de son günlerde CHP sözcülerinden öğreniyoruz ki; CHP’nin “gölge bakanları” Erdoğan’ın bakanlarıyla heyetler halinde görüşmelere başlamışlar. Bu görüşmelerde nelerin konuşulduğu ise bilinmiyor. Ama bu görüşmeler CHP ve Özel’in “normalleşme”den ne anladığına dair önemli bir fikir veriyor.
KAPALI KAPILAR ARKASINDA ‘NORMALLEŞME’: MAJESTELERİNİN MUHALEFETİNE GİDEN YOL!
Çünkü Özel; gerek Erdoğan’la görüşmesinde Erdoğan’ın kendisinin öneri ve isteklerine ne yanıt verdiği konusunda “nezaket icabı”nın arkasına saklanırken, bakanlarla “gölge bakanlar” arasındaki görüşmeler de “normalleşme”nin şartı olarak öne sürdükleri “şeffaflaşma”yı unuttukları için kapalı kapılar arkasında kaldı.
Öyle görüyor ki Erdoğan, bu görüşmeleri mümkün olduğu kadar zamana yayarak partisi içindeki düzenlemeleri yapma ve MHP ile ilişkilerini yenilemek için ihtiyaç duyduğu zamanı kazanmayı amaçlamaktadır.
Özellikle sistemli bir biçimde sürdürüleceği söylenen bakanlar ve “gölge bakanlar” arasındaki görüşmelerde nelerin konuşulup hangi tutumlarda ortaklaştırıldığının “devlet sırrı” gibi saklanmasının, Erdoğan gibi Özel’in de “yumuşama” ya da “normalleşme”nin ete kemiğe bürünmesi olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Dolayısıyla tek adam rejimiyle, son seçimden birinci parti olarak çıkmış olan CHP’nin ilişkisinin böyle bir tarz kazanmasının “normalleşmenin gereği” olarak görülmesi anlayışının, niyeti öyle olmasa da CHP’yi “majestelerin muhalefeti” çizgisine çekeceği herhalde tartışılmazdır.
Bu tarz bir “normalleşme” anlayışı, emekçilerin taleplerinin “paket parti mitingleriyle” bloke edilmesiyle de birleşince düzen partileri arasındaki tansiyonun düşürülmesi ve tek adam yönetimiyle muhalefet arındaki gerilimlerin düşürülmesi olarak biçimlenmektedir.
YIĞINLARIN TALEPLERİ VE ÖFKESİNİN YANSIMADIĞI BİR SİYASİ ORTAM KİMİN İŞİNE YARAR?
Peki ne olduğu az çok belli olmaya başlayan, Erdoğan’ın “yumuşama” ve Özel’in “normalleşme” dediği, birbiriyle çok da farkı olmayan siyasi ortamın oluşturulup sürdürülmesi mümkün müdür?
Bu soruya yanıtı içinde şu sorularla yanıt verebiliriz:
- Erdoğan-Şimşek’in halka “Kemer sıktırma” programının bu aydan itibaren uygulamaya sokulacağı bizzat Şimşek tarafından açıklandı. Dolasıyla işçi sınıfı ve halkın boğazının daha da sıkılacağı bir dönemin başındayız. Daha bu programın uygulanmasına başlanmadan emekliler, asgari ücretliler, ücretleri asgari ücrete yaklaşmış sendikalı işçiler, maaşları yoksulluk sınırının yarısına düşmüş olan kamu emekçileri, işsizlik ve yoksulluk kıskacındaki gençler, kadınlar, çay, buğday, mısır, pancar, narenciye… meyve, sebze üreticileri kendilerine mikrofon tutulduğunda taleplerini bugüne kadar nadiren karşılaştığımız bir öfkeyle haykırmaktadırlar. Bu koşullarda milyonlarca emekçinin öfkesinin yansımadığı bir siyaset ortamı düzen partileri arasındaki başı sonu belirsiz polemiklerden ibaret kalmaz mı? Dahası böylesi bir siyaset tarzını benimseyen muhalefet uyanış içindeki halk yığınlarının sözcüsü, temsilcisi olabilir mi? CHP’nin parti kontrollü miting dizileri on milyonların tepkisine, taleplerine karşılık gelebilir mi; gelirse böyle bir hal tek adam rejiminin mi sürüp gitmesine mi yoksa tek adam rejimine karşı mücadele eden muhalefetin, demokrasi güçlerinin mi işine yarar?
- Tek adam rejiminin ülkeyi “teröre karşı mücadele” bahanesiyle Terörle Mücadele Yasası’yla yönetmeyi sürdürmek için yüzlerce Kürt siyasetçiyi cezaevlerine doldurduğu ve partilerini kapatmaya doymayıp şimdi de Irak Kürdistanı ve Rojava kentlerine yönelik yaz aylarında “kapsamlı bir operasyon” için son hazırlıkların yapıldığını Erdoğan iki gün önce; “Türkiye, güney sınırlarının hemen ötesinde Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyinde bölücü örgütün bir teröristan kurmasına asla izin vermeyecektir” diyerek ifade ederken siyasette, siyasi partiler arasındaki ilişkilerde bir “normalleşme” ya da aşağı yukarı aynı anlama gelmek üzere “yumuşama” ne kadar sürdürülebilir?
- Tek adam rejiminin; kendi anayasasını yapmayı, muhalefeti bölmenin ve itibarsızlaştırmanın bir dayanağı olarak kullanılacağı koşullarda iktidarla tek adam yönetimine karşı siyasi partiler arasında sözcüğün olumlu anlamıyla bir normalleşmenin sürdürülmesi olanaklı mıdır?
Elbette ki önümüzdeki yaz döneminde emekçilerin yaşamı bakımından çok zorlanacağı ve siyasi tansiyonun da çok yükseleceği tartışmasızdır. Bu sıcaklığa Erdoğan’la Özel arasında estirilen “yumuşama- normalleşme” rüzgarlarının ne kadar dayanacağını da bu süreçte göreceğiz.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47