09 Haziran 2024 04:26

ABD’de sendikaların geri dönüşü

ABD'de greve çıkan işçiler

Kaynak: UAW

Paylaş

ABD’de son yıllarda sendikalar ve sendikalaşma fikri çok daha popüler, sendikalar daha etkili, daha aktif ve daha çok politik söylem üretiyorlar. Egemen sınıfların neoliberal saldırılarının başladığı 1970’lerden beri süregelen sendikaları ve emek hareketini zayıflatma ve parçalama sürecine ve on yıllarca akademide, popüler medyada, sözde sivil toplum örgütlerinde üretilen propagandaya rağmen bugün Amerikalıların yüzde 67’si sendikaları ve sendikalaşmayı destekliyor; bu son 60 yılın en yüksek oranı.[1]

Sermaye birikimi krizine ve sosyalist, komünist parti ve programların her yerde güç kazanmasına karşı burjuvazinin cevabı 1970’lerden itibaren başlattığı, temel ayağı emeği dizginlemek olan, neoliberalizm projesi oldu. Sendika ve emek örgütlerini ve emeğin kazanımlarını yok etmeye ve emekçinin yalnızlaştırıldığı, güçsüzleştirildiği esnek iş gücü piyasalarının kurulmasına dayalı neoliberal saldırılar sendikalardaki ve merkezinde emek örgütlerinin olduğu, iktidar hedefli toplumsal hareketlerdeki geri sıçramada büyük rol oynadı.[2]

Ancak son yıllarda enflasyondan çürüyen altyapıya ve sağlık ve eğitim masraflarının aileleri borç sarmalına çekmesine kadar gündelik yaşamın hemen her anını etkileyen sorunlar büyürken, grev ve eylemlerle sendikalı işçilerin elde ettiği somut kazanımlar yıllarca işveren karşısında tekleştirilmiş emekçileri yeniden örgütlü mücadeleye yöneltti. Geçtiğimiz yıl 900 bini aşkın işçi sendikal mücadeleleri sayesinde çift haneli oranlarda hatırı sayılır ücret zammı kazandı.[3] Bugün Amazon isçilerinden, araştırma görevlilerine emekçiler her alanda sendikalaşma mücadelesi veriyor.

REKOR SAYIDA GREVLER

1983’te tüm işçilerin yüzde 20’si sendikalıyken bugün bu oran yüzde 10 civarında. Aşağı yukarı 16.3 milyon sendikalı işçiye denk geliyor. Ancak sadece geçen yıl sendikalaşmak isteyen, bunun için çabalayan 60 milyon işçi vardı.[4] Bugün Amerikalıların çoğunluğu sendikalı işçi sayısındaki düşüşü isçiler ve hatta tüm ülke için kötü görürken, sendikaların üye işçilere yararı olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 77 ile yine rekor seviyede.[5] Kamu sektöründeki gerilemeden dolayı genel oranda ilk bakışta çok bir değişiklik göze çarpmasa da 2023 yılında özel sektörde sendikalaşma yüzde 6.9 artmış ve bu artışın temelinde gençlerin ve siyahi işçilerin mücadeleleri var.[6] Üstelik bütün bunlar toplam 27 eyalette sendika karşıtı “çalışma hakkı” denen ucube yasaların varlığına rağmen oluyor. 2023’te en az bin isçinin katıldığı 33 büyük grev son 20 yılın en yüksek sayısı. Otomotiv işçilerinden Hollywood yazarlarına uzanan bu grevlere yaklaşık 500 bin işçi katıldı.[7] Bugünlerde de “on binlerce” yükseköğrenim işçisi, yani araştırma görevlisi ya da asistanlık yapan yüksek lisans ve doktora öğrencileri sendikalaşmanın eşiğinde.

Sadece anketlerde, grev sayılarında değil, insanlardaki bu birlikte mücadele açlığına 2017-2018’de doktora öğrencisiyken araştırma ve öğretim asistanları olarak sendikalaşma çalışmalarımızda ben de tanıklık etmiştim. Okul yönetiminin sendikaların ne kadar kötü ve gereksiz olduğu yönündeki propagandasına rağmen ezici çoğunluk sendikalaşma için oy vermişti. Özel sektörde daha çetin bir mücadele var. Örneğin Apple şirketi sendikalaşan ilk mağazasının işçilerini tüm diğer mağazalara sağladığı ek ödeme ve haklardan yasaları eğip bükerek mahrum bıraktı.

DAHA MİLİTAN SENDİKA LİDERLERİ

İşçiler de bir süredir daha militan sendika liderlerini seçiyorlar. Bazı sendikalardaki son dönem seçimlere bakınca işçilerin artan eşitsizlik ve artan kârlar arasında direkt bağ kurduğunu görüyoruz: İşçiler tek tek iş yeri sorunlarını değil, eşitsizlik ve kârlar arasındaki bu ilişkiyi dillendiren ve çözmek için çabalama sözü veren adayları seçiyorlar. Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası Başkanı Shawn Fain örneğin, bugünlerde oldukça popüler, özellikle de sendikanın örgütlediği son grevler sonrası kazanılan yüzde 25 ücret artışının ardından. Grevlerin en yoğun olduğu Detroit eyaletinde gazeteler Fain’in sendikayı reaktif konumdan agresif ve atak bir konuma getirdiği ve keskin dili konusunda hemfikir. Fain tüm röportajlarında genel grev hedef ve gerekliliğini dillendiriyor. Geçtiğimiz ocak ayında yüzlerce sendika lideri ve işçiler Oakland Limanında örgütledikleri eylemle İsrail’e silah sevkiyatı yapan gemilerin tüm gün limanı terk etmesini engellemişlerdi. Onlarca sendika Beyaz Saray’ın soykırım yanlısı politikalarını protesto eden bildiriler yayımladı. Kendi iş kollarında bile yıllardır reaktif konumlar alan sendikalar için bu eylem ve söylemler her ne kadar yetersiz de olsa gelecek açısında büyük bir potansiyel barındırıyor.

Yüz binlerin greve çıktığı, sendikalaşmak için mücadele ettiği, sendikaların halkın büyük çoğunluğunun desteğini kazandığı, sendika liderlerinin soykırımdan eğitim ve sağlığa bütün ülkeyi ilgilendiren konularda daha militan söylem ve eylemlere giriştiği bu ortam, yakın gelecekte emek hareketinin tekrar toplumsal mücadelelerin kalbine doğru ilerlediği ve bu mücadelelere tekrar iktidar hedef ve vizyonunu getirdiği bir yolu açabilir.

[1] https://l24.im/uLqIfR

[2] Harvey, David. 2005. “A Brief History of Neoliberalism”; Dumeneil, Gerard ve Dominique Levy. 2004. “Neoliberal Dynamics: Toward a New Phase.”

[3] https://l24.im/ixEt4N6

[4] https://l24.im/f4iGPc

[5] https://l24.im/ahpdNs

https://l24.im/fXiQkU

[6] https://l24.im/4rgRO

[7] https://l24.im/1xzXSZ

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa