09 Haziran 2024 04:03

RTÜK Başkanı’nın ‘ikazı’ istifasını gerektiren bir skandaldır

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin

Ebubekir Şahin | Fotoğraf: DHA

Paylaş

Bu haftanın konusu RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in aynı zamanda Halkbank Yönetim Kurulu üyesi olması ve Halkbank’ın verdiği kredilere dair bir haberi sansürlemesi. Nereden baksanız büyük olay ama maalesef bu haberler artık gündemde çok kısa süre kalabiliyor. Biz yazalım ve kaydı bulunsun ama önce ABD’de patlak veren başka bir skandala uğrayalım. Kıyaslamalar bazen öğreticidir.

Amazon’un da sahibi olan Jeff Bezos’un gazetesi Washington Post’ta işler karışmış durumda. Gazetenin yayıncı ve CEO’su Will Lewis’in haber sansürleme girişimi Genel Yayın Yönetmeni Sally Buzbee’nin istifasıyla sonuçlandı. Lewis bu istifanın ardından haber merkezinde önemli değişikliklere gidileceğini duyururken üç beyaz erkek editörün göreve gelmesi (bu tür kurumlar için çeşitlilik önemli) rahatsızlık yarattı. İstifaya neden olan konu şu, geçen hafta beşinci kez evlenen, sağ popülist medya kuruluşlarının ‘kralı’ sayılan Rupert Murdoch’ın İngiltere’de yayınlanan News UK gazetesi hatırlarsanız kraliyet ailesi mensupları da dahil olmak üzere pek çok ünlü ismin telefonlarını dinlemekle, maillerini hack’lemekle suçlanıyordu. Lewis de bu skandal sırasında Murdoch’ın Daily Telegraph’ında çalışıyordu.

Dava hâlâ sürüyor. Washington Post bu davada çıkacak olası karar hakkında bir haber yapmaya hazırlanıyor, tabi içinde Lewis’in adı da geçecek. Lewis, Buzbee’yi haberin o kadar önemli olmadığına ikna etmeye çalışıyor. Buzbee ‘Nasıl emrederseniz efendim’ demiyor, haberi yayınlayacaklarını söylüyor ve yayınlıyor. Lewis de çalışanlara ‘haşa ben sınırlarımı biliyorum asla engelleme girişimim olmadı’ mealinde bir mesaj yolluyor. ‘E ne var bunda?’ diyeceksiniz, hatta Türkiye’de olsa “adam fikrini de mi söylemesin” diyenler çıkacaktır. Ama o kadar basit değil, sansür liberal demokrasilerde bizdekinden daha ince işliyor. Çalışanlar belki tek sebep bu olmasa da Buzbee’nin bu müdahaleden rahatsız olduğunu söylüyorlar. Bu arada NPR medya muhabiri David Folkenflik olayın bununla sınırlı olmadığını yazıyor.

Lewis geçen yıl CEO olarak İngiltere’den transfer edildiğinde Folkenflik kendisiyle bir söyleşi yapmak için başvuruyor. İddiasına göre Lewis de bu söyleşi için çok hevesli fakat küçük bir ricası var, telefon skandalıyla ilgili hiçbir şey sorulmayacak ve yazılmayacak, hatta sözcüsü de mesaj atıp bunu teyit ediyor, “skandal haberini unut, söyleşiyi al”. Folkenflik söyleşiyi bırakıp haberi yazıyor. Lewis, Folkenflik’i ‘o gazeteci değil aktivist’ diye suçluyor. Bahse konu olan ABD’nin en prestijli gazetelerinden biri olduğu için yöneticinin iki kez haber üzerine baskı uyguladığının ortaya çıkması güvenilirliğini sarsıyor. Tabi burada esas mevzu Trump’ın da aday olduğu ABD seçimleri. Folkenflik, “ABD seçimlerinde, Washington Post’a farklı bir gazetecilik kültüründen gelen (burada British vurgusu yapıyor ama satır arasında geçmişte Murdoch’a yakınlığını da hatırlatıyor) Lewis mi liderlik edecek?” diye soruyor. Tıpkı seçim zamanı bizim de AKP için çalışan RTÜK, seçimden sonra tarafsızlığı nasıl denetleyecek diye sorduğumuz gibi.

Türkiye’ye dönünce gözlüklerimizin netlik ayarlarını düşürebiliriz. Çünkü burada her şey gözümün önünde hatta gözümüze sokarak oluyor. Yerel seçimlerde RTÜK’te çalışan isimlerin doğrudan AKP kampanyalarında çalıştığının kanıtlandığı yetmezmiş gibi, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in Halkbank Yönetim Kurulu’nun bir üyesi olarak bankanın iletişim çalışmalarında aktif rol oynadığını da görmüş olduk. Önce kuralı hatırlatmakta fayda var, dünyanın demokrasiyle idare edildiğini iddia eden hiçbir ülkesinde medya alanını düzenlemekle görevli kurumun başı, bir bankanın yönetim kurulu üyesi olamaz. Hatta bizde 1994’te çıkan ilk radyo ve televizyon yasasında medya sahiplerinin finansal kurum sahibi olması yasaktı, o yasaklar delindi, 2001 krizinde bankalarla beraber medya da battı. Bunun nedeni günümüz koşullarında medya aracılığıyla finansal verilerin manipüle edilebilme riski.

RTÜK Başkanı doğrudan haber yapmıyor olabilir ama medya üzerinde olmayan yetkisini dahi kullanabilecek kadar güçlü, hükümet yanlısı ve bunu dile getirmekten hiç çekinmiyor. Timur Soykan’ın 5 Haziran’da Birgün gazetesinin manşetinde yer alan “Halkbank’tan mafyaya kredi” haberi iddialara değil Hazine ve Maliye Bakanlığı Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporuna dayanıyordu. Habere “kişilik haklarının ihlal edildiği” gerekçesiyle (Halkbank’ın nasıl bir kişilik hakkı var ve nasıl ihlal edilmiş muamma tabi) jet hızıyla erişim engeli geliyor. Üstüne Ebubekir Şahin, RTÜK Başkanı olarak bir açıklama yayınlıyor, haberi yalanlıyor ve gazetecileri tehdit ediyor, sansürü “uyarıcı ikaz” diyerek hem itiraf ediyor hem de meşrulaştırıyor. MASAK raporunun karşısına Halkbank’ın açıklamasını koyup habere “yalan” etiketini yapıştırıveriyor. Eğer kurum ve kişilerin iddiaları reddetmesi yeterli sayılacaksa hiçbir yolsuzluk haberi yapılamaz demektir bu. İspat hakkının yok sayılmasıdır.

Neyle neyi kıyaslayıp nereye varmak istediğime gelince Washington Post’taki iddialar etik ve siyasi sonuçlarıyla günlerdir ABD medyasında tartışılıyor. Bizde ise Çağdaş Gazeteciler Derneği dışında kurumsal bir tepki görülmedi. Ebubekir Şahin’in hem bir kamu bankasının yönetim kurulunda olması hem de medyayı düzenleyici kurumun başında olması etik ihlaldir, çıkar çatışmasıdır. Dahası medya üzerindeki gücünü kullanarak haber sansürlemesi yüksek sesle istifasının istenmesi gereken bir skandaldır. Bizde RTÜK’ün hukuksuzluğu, sansürü yalnızca seçim dönemlerinde hatırlanıyor, “bizi ekrana çıkarmadılar” diye şikâyet ediliyor sonra her şey normale dönüyor. Siyaset medyanın gücünü, toplumsal rolünü anlamaktan halâ çok uzak.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa