11 Haziran 2024 05:43

Avrupa’da seçimler…

AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen'e çiçek veriliyor.

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Paylaş

Hindistan seçimleri aylarca sürmüştü.

Geçtiğimiz hafta sonu 4 gün süren Avrupa Parlamentosu seçimleriyse Avrupa’da küçümsenemeyecek siyasal gelişmeler yaşanmakta olduğuna işaret etti.

Öncelikle Avrupa’da tek tek ülke seçimlerine katılım oranları düşük seyrederken AP seçimlerine katılımın daha da düşük olduğu söylenmeli. AP seçimlerine katılım oranı ilk kez bir önceki 2019 seçimlerinde yüzde 50’yi aşmıştı. Beklenti bu seçimlere yine yarı yarıya bir katılım gerçekleşmesi yönündeydi.

Avrupalı işçi ve emekçiler, gerek kendi çıkarlarına karşı pozisyonlar tutan düzen partilerinin uygulamalarını, gerekse de bu partilerin katıldıkları seçimlerden kendi çalışma ve yaşam koşullarını az çok iyileştirecek sonuçlar çıkmadığı ve çıkmayacağını deneyleriyle yaşayıp görmeleri nedeniyle son yıllarda seçimlere fazla ilgi göstermiyor.

Katılım oranını yükseltici etkide bulunan karşı etken, genel bir yükselişte olan aşırı sağdan etkilenen ve tabii ki asıl kitlesini yine işçi ve emekçilerin oluşturdukları kesimin aşırı sağın taleplerine tercüman olacağı yanılsamasıyla sandığa gitmeyi önemsemeleri. Örneğin bu seçimler, iş bulmaları zorlaşan ve giderek daha düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalan, kafaları aşırı sağın göçmen karşıtlığıyla karıştırılmış emekçilerin sağa kayıp yükselişteki faşizan partilerin iş ve ücret taleplerini karşılayacağı beklentisiyle davranabildiklerini gösterdi.

Seçimlerde, tahmin edildiği ölçüde olmamakla birlikte aşırı sağ güç kazandı.

Devrimci partilerle düzen karşıtı ajitasyonlarının güçsüz olduğu günümüzde hızla kötüleşen çalışma ve yaşam koşullarının gerçek kaynağının merkez sağ ve sol partilerce yönetilmekte olan kapitalist düzen olduğu bilgisine ulaşma zorluğu Avrupalı belirli emekçilerin bu davranışlarının başlıca nedeni durumunda.

Türkiye kadar olmasa bile sermayeye aktarılan kaynakların arttığı son iki yıl Avrupa’da da yüksek enflasyon koşullarında yaşandı ve işçi ve emekçilerin gerçek ücretleri düştü. Son aylarda düşüşe geçse de örneğin gıda ve enerji fiyatları uçmuş, ücretlerse 1/3’ü kadar bile artmamıştı. İşçi ve emekçiler, sadece aşırı sağın propagandasıyla sınırlı olmayan, tüm Avrupa hükümetlerinin ortak politika olarak izledikleri göçmen karşıtlığından etkilenerek faturayı “yabancı” ve göçmenlere kesti.

Muhafazakar ve merkez sağ partiler AP seçimlerinde oy ve sandalye sayılarını korudular. İstisna, Fransa ve bu ülkede tekellerin yeni zuhur etmiş popülist Cumhurbaşkanı Macron ve partisi oldu. Partisi Le Pen’in aşırı sağ Ulusal Cephe’sinin yarısı kadar oy alamayan Macron parlamentoyu feshederek bu yaz seçim kararı almaktan kaçınamadı. Le Pen şimdi Fransa’nın gelecekteki başkanı olmaya hazırlanıyor.

Fransa’da hükümet sarsılırken Almanya’da sarsılmadan edemedi. Merkez sağ yüzde 30’u aşarak gücünü korudu, ama ikinciliği aşırı sağ AfD’ye kaptıran Başbakan Scholz’un merkez sol partisi SPD yüzde 14’le siyasal yaşamının dibini gördü. İki koalisyon ortağı da güç kaybetti; savaş yandaşı, hatta nükleer yanlısı bir politika izler olan Yeşiller örneğin yüzde 20.5’tan 12’ye gerileyerek ciddi bir yenilgi aldı.

Sarsıntı Belçika’da da yaşandı ve ülkenin bölünmesi yanlısı Flaman partisi yükselirken seçimleri kaybeden başbakan istifa edeceğini açıkladı.

Aşırı sağın yükselişi, yine de Belçika’nın yanı sıra Hollanda’da Wilders, Macaristan’da Orban’la tahminlerin altında kaldı. Bir diğer tahminlerin altında oy toplayan, Almanya’da AfD oldu. Son aylarda düşüşe geçse de anketler bu partinin yüzde 20’yi aşmakta olduğunu işaret etmekteydi. Ancak 2019 seçimlerine göre oyunu yüzde 5 kadar artıran bu parti yüzde 16’da kaldı. Rakamın yine de yüksek olduğu ortada ve ilginci, AfD’nin oy oranını küçültenin, “sol” olarak yola çıkıp benzer ajitasyonuyla bu partinin oylarının bir bölümünü alarak yüzde 6’yı aşan Sahra’nın BSW’si olması.

Bugüne kadar sermaye ve merkez partilerin aşırı sağın önünü kesme yanlısı olduğuna inanılırken, bundan böyle Avrupa’da merkez sağın aşırı sağla yakınlaşması, hatta ittifakı olasılığı yükselişte. Bu eğilimin sözcülüğünü üstlenen AB Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen’in yeniden aynı göreve seçilip seçilememesi iki eğilim arasındaki güncel güç dengesini gösterecek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa