Kangal Bakırtepe madeninde bilirkişi keşfi
Fotoğraf: Cemalettin Küçük
“Oğlum sen birisinin iyiliği için uğraşırsın, o ise onu ezene seni ihbar eder. Seni düşman görür. Buna rağmen sen gerçeği söylemekten vazgeçme.” Babam Mustafa Murteza Küçük
6 Haziran 2024 günü Sivas’ta; Elkondu, Bulak, Eğricek, Pınargözü köyleri ortasındaki Bakırtepe-Çetinkaya-Kangal altın madeni işletmesine açılan davanın “bilirkişi” keşfinde teknik bilgilendirme amacıyla sahadaydım. Diğer bölgelerde olduğu gibi yıkım burada da büyüktü. Ancak Kangal bazı coğrafyalara göre daha büyük yıkımla karşı karşıya. Bakırtepe ve çevresi her yandan büyük maden çukurları, pasa ve kimyasal dağlar ile çevrelenmiş. Her biri, kilometrelerce uzaktan, yara gibi fark ediliyor. Dere yatakları değiştirilmiş, vadiler boydan boya dolduruluyor. Su akış hatları yüzeyde görülür vaziyette değişmiş, yer altı hatlarının ne olduğu ancak köylerin yok olan sularından tahmin ediliyor.
Bölgenin insanları Bakırtepe’yi, yarattığı güzellikler ve bereketi nedeniyle, yaşamın kaynağı olarak görmüş ve kutsal kabul etmiş. Ancak 10 yıldan fazladır bu yaşam kaynağı yok oluyor.
Bu sorunları keşif sırasında dile getirdiğimizde, maden işletmesinde çalışanlar tarafından bazı tepkilerle karşılaştık. Bu tür tepkilerin daha önce şiddete dönüştüğü de olmuştu. 2005’te Ovacık-Bergama-İzmir altın madeni işletmesinde köylüler ve dayanışma için bölgeye gelenler, işçiler tarafından taş yağmuruna tutulmuştu. Onları yönlendirenler arasında iş yeri sahiplerinin yanı sıra sendika yöneticileri de vardı.
Değişik yerlerde bu tür tepkiler ile karşılaştık. Çöpler-İliç-Erzincan işletmesinde yapılan son bilirkişi keşifleri sırasında (nisan 2022 ve aralık 2023) işletmenin ne kadar tehlikeli olduğunu, çökmese de büyük yıkıma neden olduğunu teknik detaylarıyla anlattık. Bir keresinde bir işçi şunu demişti: “Acımdan öleceğime siyanürden öleyim.” Bunu işçiye dedirten nedenleri çözecek olan emek örgütleri, konuyu sadece çalışma koşulları ve ücretler üzerine kuruyor. Oysa işçilerin orada sürekli sağlık tehdidi altında olduğunu, gelecek kuşakların yaşam alanlarının bütünlüklü olarak bir daha geri gelmeyecek şekilde etraflıca yok edildiğini, başka coğrafyalara uzanan etkilerinin olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Sendikacılık sadece işçinin ücreti ile ilgilenmek değil, geleceği de kurgulamak olmalıdır. Ancak bazı sendikalar konuyu kapitalizmin argümanlarıyla ele alıyor. Akbelen-Milas-Muğla’da termik santralinin kömür ihtiyacı için Akbelen Ormanı’nın yok edilmesine karşı coğrafyanın geleceğini savunanlara, “İşimi kaybetmeyeceğim” adı altında santral çalışanlarını tertipleyen, şiddet içeren söylemler üreten sendikaların yaptığı emek mücadelesi değildir. Bunun gibi çok örnek var. Çöpler-İliç-Erzincan kompleks maden işletmesinde yaptığım uyarılara şiddetle karşılık veren, bizi bilim dışı olmakla suçlamaya çalışanların bir kısmı bugün tutuklu.
İşte 6 Haziran 2024 gününü not düşelim.
Bakırtepe-Çetinkaya-Kangal-Sivas Altın madeni işletmesinde;
Keşif heyetine yaşanacak olası sorunları ve bunlarla ilgili teknik bilgileri aktarmaya çalıştım. O arada şirket önlüğü ve kaskı giymiş bazı kişilerden tepkiler geldi. Dinlerlerse öğreneceklerini belirterek, bilirkişiye açıklama yapılacak konuları tamamladım. Ara kısımlarda karşılaştığım bazı çalışanları bilgilendirmeye çalıştım.
Her maden işletmesinde keşif sırasında sıradan işler.
Çalışanlar sıralanıyor. Hiçbir tepkileri yok. Birkaç görevli saldırgan vaziyette, övgüler dizerek işletmeyi savunuyor. Aynı uyarıyı yaptım: “Burada büyük sorunlar yaşanıyor, ileride daha büyükleri yaşanacak! Bunlar olduğunda mahcup olursunuz.”
Sonra araziye çıkıldı. Mahkeme süreci için bazı evrakların imzalanması gerektiğinden, işletmenin giriş bölümünde mahkeme aracının yanına girdik. Bu arada vardiyaya gelen servis araçlarından inen işçilere “Arkadaşlar bugün kapalıyız niye geldiniz” diyerek sohbet etme kanalı açmak istedim. Önlerinde yürüyen sakallı birisi aynen şunu söyledi: “İşine bak! Burası kapanırsa sen buralardan çıkamazsın!” Sözümü duyanlardan bir kısmı sessizce gülümseyerek geçti.
Bu kişi ve araçlardan inen işçiler için, onların da geleceği için oradaydık. Bu tehdit ve saldırıları geçmişte de çok gördük. İliç köylerine ya da başka yerlerde halka gidecek olanlara “Köylüler size saldırır” telkininde bulunuldu.
Bu tür işletmeler coğrafyanın yıkımına, işçilerin sürekli sağlık yitime neden oluyor. Ani çökme ve kimyasal yayılma, ağır yaralanma ve ölüm gibi sonuçlar doğurabiliyor. Biz işletmeler kapatılsın, işçiler kapının önüne konulsun demiyoruz. İşçilerin geçmişten bugüne sağlık kontrolleri ele alınmalı; gelecek salt ekonomi değil sosyal açıdan da ele alınmalı. Onlara gerçeğin bilgisini taşımak görevimizdir. Daha çok çabalayacağız. Ancak tetikçilere boyun eğmeyiz!
- ‘İklim krizi’ değil, krizin iklimi 18 Aralık 2024 04:41
- Dersim’e maden operasyonu hazırlığı 21 Kasım 2024 04:41
- Meydana maya çalmaya çağırıyoruz 16 Ekim 2024 04:53
- Kim izin veriyor? 02 Ekim 2024 04:42
- Nefret öğretisi şiddet doğuruyor 18 Eylül 2024 04:45
- 'Nasıl olmayacaksa öyle olmayacak' 28 Ağustos 2024 04:11
- Renkli, temiz ürünlerimiz var(!) 21 Ağustos 2024 04:49
- Yeni güvenlik anlayışının ekolojik yükü 07 Ağustos 2024 05:21
- Karadeniz’de on binlerin yürüyüş güzergahı yıkıcıların hedefinde 24 Temmuz 2024 04:49
- Enerjide santral-terminal-koridor 10 Temmuz 2024 04:35
- Hep aynı kandırmaca 26 Haziran 2024 04:48
- Siyanürlü madenlerin önünü kim açtı? 29 Mayıs 2024 04:31