Gündüzden geceye özlem
Fotoğraf: Pixabay
Yaşantım boyunca çok hareketli dönemler geçirdim. Şimdi 4-5 aydır vaktim bol. Sabah kuş sesleriyle kalkıyorum. Ardından da İspinoz kuşu gibi düşünmeye başlıyorum. Neyi mi? Örneğin bu topraklarda soluk alıp veren her birey gibi ‘N’olacak bu memleketin hali’ diyerek elimi şakağıma koyup düşünüyorum. Ekonomideki kötü gidişin yoksullaştırdığı halkımızı düşünüyorum. Her gün biraz daha artan hayat pahalılığının dar gelirlilere getirdiği ağır yükü. Siyaset erbabının sahnelediği maskaralıklara ise gülüp geçiyorum. Ama toplumun sağlık ve psikolojik sıkıntılarını da göz ardı edemiyorum. Bu arada belirli bir yaşa ulaşmanın kendim üzerindeki değişimlerini de gözlemlemeden edemiyorum. Sevgili Hasan Yılmaer’e sorardım “Artık yaşlandık ağabey”. O muzip tavrıyla yanıtlardı Hasan ağabey: “Bizimki yaşlılık değil oğlum, seni iyi gördüm hali”. Gerçekten de şimdi gençlerin bu tür iyi niyetli sözlerine muhatap olunca yine başlıyorum düşünmeye. Diyorum ki içimden “Demek ki dışarıya daha kötü bir görünüm de verebilirmişim.”
Ortalıkta koşuşturup durmak bilmeyen çalışma dönemlerinde hiç düşünmezdim geleceği. Zaman öylesine bir hızla geçti ki bir baktım yaşlanmışım. Sağlığım çok yapmak istediğim kimi işleri kotarmama elvermiyor. Gözlerim bana ihanet ediyor. Uzun yürüyüşler yapamıyorum. Ve bunun gibi fiziki pek çok durumdan eksik hissediyorum kendimi. Sonra diyorum ki kendime “İyimser ol, hâlâ okuyup yazabiliyorsun. Şiirden, sevdiğin şarkılardan uzak durmuyorsun. Güneşi yanında hissediyorsun. Kuşları, doğanın kucak açtığı tüm hayvanları seviyorsun. Ağaçlar, çiçekler sana ‘işte hayat’ diyor. Önünde yaz mevsimi. Kısaca ömrün sonbaharına daha çok var.”
İşte böyle sevgili okur. Yine de düşünmeden, hayatı anlamadan ot gibi yaşayan ama Karun gibi zengin olanlardan değilim diye de çok mutluyum. Düşünmeyen, olayları irdelemeyen, sorgulamayan bir toplumda yaşıyorsanız sıkıntınız, bunalımınız da hiç bitmez. Değiştirmeye çalışacak gücü bulmanın bir yolu vardır kuşkusuz. O yolun adına ‘devrim’ diyorlar. Devrimin altyapısı içinse bilim gerekiyor, akıl gerekiyor, cesaret gerekiyor, özgürlük duygusunun benliğinizi sarmış olması gerekiyor. Bunlar yoksa, o zaman işimiz zor.
Garip şiir akımının önemli bir şairidir Oktay Rifat. Aynı zamanda edebi metinleri, tiyatro çalışmaları da vardır. Şiirlerinde belirgin bir şekilde doğa sevgisi yansır. Gelin bu yazıyı da Oktay Rifat’ın bir şiiriyle sonlayalım: “Gündüzden Geceye Özlem”.
Gitmez bu böyle, bu böyle yürümez! Bir gün
Durulur bu çalkantı, doğarsın güneşe.
Bakarsın gökyüzü eski bir resim gibi
Pencerede yeniden ve kitap masada,
Tasaların, kaygıların yunmuş, arınmış,
Peşkirin, çarşafın, gömleğin yanı sıra
Uçuşuyor çırpına çırpına rüzgarda.
Neredesin alın teriyle gülen aydınlık,
Neredesin güzel kokularla dolu gece!
- Gemici Islığı 01 Ocak 2025 03:00
- Dünden bugüne 25 Aralık 2024 04:04
- Ellerinize ve yalana dair 18 Aralık 2024 03:18
- Eski dostlar 11 Aralık 2024 04:29
- Acılı ve ayıplı günler 04 Aralık 2024 06:35
- Korku üzerine 27 Kasım 2024 04:35
- Sabah esintileri 20 Kasım 2024 04:25
- Kayıp ülkem 13 Kasım 2024 04:05
- Samimiyetinizi sevsinler! 06 Kasım 2024 04:40
- Umut yaprakları 23 Ekim 2024 03:07
- Anılarda bir gezinti 16 Ekim 2024 04:47
- Çığlık 09 Ekim 2024 04:10