13 Haziran 2024 04:54

Trafik kazası değil iş cinayeti

Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel

Paylaş

İş geçici, görevlendirmeler geçici, öyle olunca, hayatlar geçici... Emek rejimini parçalayıp bölen, hepimizi değersizleştiren kapitalizm güvencesizlik kadar güvensiz, tekinsiz çalışma ortamlarını da dayatıyor bize. Hayatta kalmanın yolu sessizce rıza göstermek gibi düşünüyoruz ya, hayatta kalma koşullarımız da bir o kadar ağır, hatta olanaksız.

Hepimiz geçtiğimiz sabah gencecik iki meslektaşımızın, onları taşıyan şoförün kaybı, bir diğer meslektaşımızın ağır yaralı olduğu bilgisi ile sarsıldık haberlere “trafik kazası” olarak düşmesiyle. Kavrayana kadar zaman geçse de olan ne bir trafik kazasıydı ne de sıradan bir ölüm. Ölümün sıradanı olmaz, hele yakınları için asla. Sıralısı olur ama... Oysa memlekette sıralı ölüm her geçen gün daha da nadir. Trafik kazası diye yazılsa bile hepimiz bu ölümlerin bir iş cinayeti olduğunu pekâlâ biliyoruz artık. Sıralı hiç değil!

Hekimler uzun zamandır geçici işçi kılındı. İlçeye hastane açıp içine hekim koymadan idare etmenin yolunu buldu siyasi otorite.  İlçe halkı memnun, hastanesi var ama bir de hekim olsa. Onun da kolayı geçici görevlendirme, taşımalı emek. Aciller zaten poliklinik hizmetine yazgılı. Acile bir hekim görevlendiririz, gider gelir. Hastane bu, boş olacak değil ya. Bazen uzman olması dahi gerekmez, bir pratisyen hekim karşılar hastayı, hasta da ilçesinde hastaneye gitmenin sevincini yaşar. Kronik hastalıklarının takibini yapan, çocuğunun, torununun aşısını eksik etmemek için çabalayan aile hekimine gitmek prestijli değildir artık zira. İlla hastane olacak! Kışkırtılmış sağlık talebi gözümüzün nuru birinci basamağı değersizleştirip, yok sayarken, hastalanmaya da rıza üretiyor durmadan.

Kağıt üzerinde afet planları, kağıt üzerinde şahane iş güvenliği belgeleri var olmasına var ama kağıtlar da enkaz altında kalıp, yangınlarda kül olup sellerde sürükleniyor uzun zamandır. Gencecik meslektaşlarımızın ölümüyle sonlanan bu olayda da görev aracının niteliği, bakımlarının zamanında yapılıp yapılmadığı, gerekli donanımın olup olmadığı, şoförün çalışma saatleri, koşulları da dahil iş güvenliğine dair sorgulanması gereken çok başlık var. Geçici görevlendirme uygulamasını bir kenara bırakıyorum. Türk Tabipleri Birliği meslek örgütü olarak geçici görevlendirmelerden meslektaşlarımızın çalışma koşullarına, her ilçeye bir hastane açılmasını dayatan siyasi saiklere dek tüm süreci soruşturup, sorumluların tespiti ve bu iş cinayetlerinin tekrarlanmaması için de elimizden geleni yapıyoruz ama birinci basamaktan vazgeçilmesinin nedenlerini de hep birlikte masaya yatırmalıyız.

Milyonlarca yaşam kurtarmış aşılardan neden vazgeçtiğimizi, bu yüzyılda hâlâ boğmacadan, kızamıktan insanların ölmesine nasıl izin verdiğimizi, kanser taramalarından kaçıp ileri evrelerinde hastane, hastane dolaşmayı neden yeğlediğimizi kendimize sorup, hastalanmaya rıza göstermememiz gerektiğini hatırlatalım birbirimize mesela. Alamadığımız randevularla hastanelere ihtiyaç yaratanların özel sağlık kurumlarının yoluna kırmızı halılar serdiği günlerden bugüne geldik. Birinci basamak apartmanların zemin katlarına sıkıştırıldı. İki dakikada derdimizi anlatamadığımızda dövdüğümüz o hekimler de gidiyor. Pek çok uzmanlık eğitimi kadroları boş kalıyor, hoş o kadar uzmana ihtiyacımız var mı, o da ayrı bir soru olarak önümüzde duruyor ya neyse.

Sağlık siyasi saiklere feda edilemeyecek bir hak ve o hakkın korunmasının yolu tüm bileşenlerin denetim ve planlamada yerini bulduğu koşulları mümkün kılmaktan geçiyor.  Örgütlü emek, sağlıklı yaşam demek, onun için emek bizim, söz bizim!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa