13 Haziran 2024 04:25

İşsizlik düşüyor mu?

İşkur önünde kuyruk

Fotoğraf: MA (Arşiv)

Paylaş

Toplumda en çok merak edilen konuların başında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon ve işsizlik oranları geliyor. Ekonomi yönetimi dışında açıklanan TÜİK verilerine inanan insan sayısı son derece sınırlı.

İşsizlik gibi, son derece somut, ekonomik ve toplumsal boyutları kadar, psikolojik etkileri itibarıyla başta gençler ve kadınlar olmak üzere, toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren bir konuda açıklanan resmi rakamlar gerçek durumu yansıtmıyor. Halkın önemli bir bölümü, kendi yaşam deneyimlerinden yola çıkarak, tıpkı açıklanan enflasyon oranlarında olduğu gibi, işsizlik oranlarına da güvenmiyor.

TÜİK’in hafta başında açıkladığı hane halkı iş gücü araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı 2024 yılı nisan ayında bir önceki aya göre 18 bin kişi azalarak 3 milyon 42 bin kişi oldu. İşsiz sayısı bir önceki aya göre 18 bin kişi, bir önceki yılın aynı ayına göre ise 484 bin kişi azalmış. İlk bakışta işsizlik oranı düşüyor gibi görünüyor. Ancak durum elbette göründüğü gibi değil.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan işsizlik verileri üzerinden yaptığı açıklamada ekonominin istihdam üretmeye devam ettiğini, işsizlik oranının son 11 yılın en düşük seviyesine gerilediğini iddia etti. Bakan Bey’in işsizliğin düştüğü iddiasına karşın geniş tanımlı işsiz sayısı son bir yılda 1 milyon 631 bin, son 10 yılda 5 milyon 385 bin kişi artmış. Başka bir ifade ile son 10 yılda geniş tanımlı işsiz sayısı 3 kattan fazla artış göstermiş.

Türkiye’de işsizlik oranlarının düşmeye başlaması ne uygulanan ekonomik politikaların doğruluğundan ne de yeni istihdam alanlarının yaratılmasından kaynaklanıyor. Bunların hepsi kuru propagandadan ibaret. İşsizlik oranlarını öncelikle benimsenen işsizlik tanımının aşağıya çektiğini belirtmek gerek. Diğer bir neden, çoğunluğu kısmi süreli istihdam olmak üzere esnek çalışma biçimlerinin artması işsizlik oranlarının gerçekte olduğundan daha düşük hesaplanmasını sağlıyor.

İşsizlik hesaplanırken, fiilen işsiz olduğu halde iş bulma ümidi olmadığı için iş aramayı bırakan fakat iş bulsa çalışacak olanlar; mevsimlik işlerde çalışıp iş aramayan ama sürekli bir iş bulsa çalışacak olanlar; ücretsiz aile işçileri, öğrenciler, emekliler, engelli, yaşlı ve hasta olduğu için iş aramayan ama iş bulsa çalışmaya hazır olanlar; diğer nedenlerle iş aramayanlar fakat yapabilecekleri bir iş olsa işbaşı yapmaya hazır olanlar dahil edilmiyor.

Son yıllarda esnek çalışmanın yaygınlaşması nedeniyle eksik istihdam edilenlerin sayısının artması, başka bir ifadeyle referans dönemi olarak kabul edilen hafta içinde, çok kısa ya da kısa süreli (bir saat ya da birkaç gün) çalışmış olanlar işsizlik tanımının dışında bırakıldığından işsizlik oranlarında düşüşler yaşanıyor. Ancak pembe gözlükleri çıkarıp baktığınızda tablonun çok da parlak olmadığını kolaylıkla görebiliyorsunuz.

Yılın ikinci yarısında ekonomide beklenen durgunluk ile birlikte işsizlik oranlarının yeniden yükselişe geçmesi, dolayısıyla milyonlarca emekçi ailesinin yaşamını genç-yaşlı, kadın-erkek, yerli-göçmen demeden dört bir yandan kuşatması bekleniyor. Önümüzdeki dönemde yaşanacak muhtemel işsizlik krizinin sadece ekonomik sonuçlarıyla değil, siyasal sonuçları itibarıyla da yeni tartışmaları ve gerilimleri gündeme getirmesi kaçınılmaz görünüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa