Çoğalmadan

Kaynak: Unsplash
YANGIN
Gündüzleri bir sarı sıcak. Alev alev yanan güneşten. Geceleri bir kızıl ateş. Gökyüzünde yakılan. Aydınlatıyor yer yüzünü. Göz göre göre yakarak.
KULAK ÇINLATAN
Birbirimizi görmez olduk. Kalabalıktan. Yalnız seslerimiz yankılanıyor birinden ötekine. Ceplerimizdeki kulak çınlatanlardan.
DIŞARIDA
Karanlıkta bir yerde. Ne dışarı açılan bir pencere, ne kapı. Ekrandan izletiyorlar aydınlığı. Dışarı çıkardıklarında gözlerin kararacak. Ne aydınlığı göreceksin, ne akıp giden bulutları, ne uçan kuşları...
HALKIN ŞAİRİ
Nâzım Hikmet, halkın yaşadıklarının, kimi yaşayamadıklarının şiirini yazdı. Halkın sesi, halkın çığlığı, halkın türküsüyle. Halkın şairi çünkü o.
YUMMADAN GÖZLERİNİ
Günün sonu alaca karanlıksa sabahın başı da öyledir. Gecenin karanlığının habercisi akşam karanlığı göz yumdurur. Aydınlığın habercisi sabah alacasıysa göz açtırır. Uyku sersemi yummuyorsan gözlerini.
GÖLGE
Gökyüzünü kapatan duvarın resmini çektiler. Gölgesinin üstünde gökyüzünün gün boyu yansıyacağını düşünmeden.
SİLİNMEYEN
Kara saçlarını sarı saçınla örtsen de ne yüzünün karalığını ne elinin isini, pasını, ne de ayağının çamurunu silebilirsin...
ÇOĞALMADAN
Yaz geldi. Çoğalmadan ne su, ne ekmek. Gürül gürül akıyorken sular. Başak başak sararırken tarlalar. Yankılanmadan çağıl çağıl türkülerle geçiyor yaz.
ŞARKILARLA
Edebiyat, sanat ne savaşla durdurur, ne açlığı bastırır. Savaşların olmadığı, insanın emeğiyle yarattığı zenginlikle güzelliği eşitçe paylaşabileceği bir dünyayı dillendirir. Şarkılarını söyler.
Evrensel'i Takip Et