Faşizmi organik yetiştiren topraklar

Yıllarca kendilerini faşizme karşı makul alternatif ya da ehvenişer diye pazarlayan sağdan soldan burjuva partilerin yürüttüğü neoliberal programlar ve kemer sıkma politikaları sonucu Avrupa’da faşist partiler yükselirken, kendilerini Trump’a karşı ehvenişer olarak pazarlayan Demokratların iktidarındaki ABD’de son iki haftada neler olmuş bir bakalım:

Mayıs ayının son günlerinde CNN, Washington Post, New York Times ayrı ayrı araştırmaları sonucunda Refah Mülteci Kampındaki katliamda ABD silahlarının kullanıldığını ortaya çıkardılar. Uluslararası mahkemelerin ve Birleşmiş Milletlerin karar, tavsiye ve raporlarını hiçe sayan ABD, Gazze’de İsrail’in yürüttüğü soykırıma koşulsuz destek vermeye ve İsrail’e silah ve para yardımı yapmaya devam ediyor.

4 Haziran’da Biden, yayımladığı bir kararla güney sınırında sığınma hakkını fiili olarak ortadan kaldırdı. 2020 yılında Trump aynı gerici yasağı getirmeye çalıştığında tepki gösteren liberaller ise bugün Biden’ı savunmak için şekilden şekile giriyor. Biden o tarihte Trump’ın planları için Twitter’da “Tehlikeli, insanlık dışı ve göçmenlerden oluşan bir ulus olarak savunduğumuz her şeye aykırı. Benim yönetimim buna son verecek” diye bağırıyordu. Geçtiğimiz çarşamba günü Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği dahil birçok örgüt Biden yönetiminin bu kararını Amerikan yasalarına ve göçmen haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle mahkemeye verdi.

ABD’nin Gazze’ye insani yardım ulaştırmak bahanesiyle inşa ettiği iskele Gazze’ye henüz bir yardım ulaştıramadı, ama 8 Haziran’da İsrail’in Nuseyrat Mülteci Kampında yaptığı katliama destek ulaştırdı. Bir kısmı bu iskelenin bulunduğu alandan kalkan, insani yardım ve eşya taşıyan mülteciler süsü verilmiş içi asker dolu tırlar, Nuseyrat Mülteci Kampına güya rehine kurtarmak için girip, 300 Filistinliyi ve biri Amerikalı üç rehineyi öldürüp dört rehineyi ise canlı ele geçirerek çıktı. BM İşgal Altındaki Filistin Toprakları Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail güçlerinin “Bir yardım kamyonunda haince saklandığını” ve bunun “başka bir düzeyde ‘insani yardım kamuflajı’ olduğunu” yazdı.

NAZİLERE SİLAH SATIŞI

10 Haziran’da Biden yönetimi Ukrayna’daki Neonazi Azov Taburuna uyguladığı silah ve eğitim verme yasağını kaldırdı. Kurucusundan şimdiki tüm üyelerine baştan aşağı faşist olan bu milis gücü, 2015 yılında Ukrayna Ulusal Muhafızlarına dahil edilmişti. ABD Dışişleri Bakanlığı “kapsamlı bir inceleme sonucu” bu taburun insan hakları ihlali yapmadığı sonucuna varmış. Yetmemiş, dışişleri sözcüsü bir de bu Nazi taburunun Mariupol’deki “kahramanca rolüne” vurgu yapmış. Kanada parlamentosu geçtiğimiz eylül ayında kanlı canlı eski bir Nazi askerini ayakta alkışlamıştı, bugün de ABD günümüz Nazilerine silah ve eğitim veriyor. ABD’nin bu Nazi aşkı yeni değil. İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı Almanya’yı Sovyetlere karşı bir siper olarak ekonomik ve askeri yeniden inşa eden ABD, NATO’yu da Hitler’in yakınındaki bazı askeri liderlerle kurmuştu. Bunların en bilineni Polonya, Danimarka, Norveç ve Fransa’nın işgallerinde rol oynayan ve 1963’te NATO genel sekreterliğine kadar yükseltilen General Adolf Heusinger. Gizlilikleri kaldırılmış belgeler sayesinde yine biliyoruz ki CIA ve FBI İkinci Dünya Savaşı sonrası “en az 1000 Nazi’yi” çeşitli kademelerde işe aldı.

11 Haziran’da Demokrat Parti, Nevada eyaletinde Yeşil Partiyi oy pusulasının dışında tutmak için eften püften sebeplerle dava açtı. Üçüncü parti ve adaylar için oy pusulasında yer alabilmek çok zor. Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler otomatik olarak pusulada görünürken diğer aday ve partiler her eyalette ayrı ayrı binlerce imza toplayıp binlerce dolar harcamak zorunda. Bu koşullarda var olmaya çalışan adayları engellemek için Biden ekibi ve Demokrat Parti yönetimi onlarca avukat görevlendirip milyonlarca dolar harcıyor.

Bunlar sadece son iki haftada yapılanlardan bazıları; bir de yapılmayanlar var. Örneğin kürtaj hakkının geri kazanılması; pul olmuş asgari ücretin iyileştirilmesi; ya da eğitim, sağlık, barınma hakkına ulaşımın kolaylaştırılması için ne şimdi ne de Kongrede çoğunluk Demokratlardayken hiçbir şey yapılmadı.

Daha 1935’te Avrupa’da faşizmin yükselişini analiz ederken “Burjuva demokrasisi faşizmi besler” diye yazıyordu R. Palme Dutt. “Faşizm burjuva demokrasisinde organik olarak yetişir.”