Normal mi anormal mi?
Fotoğraf: Utku Uçrak/AA
Ö. Özel Erdoğan’ı ziyaret etti, sonra Erdoğan CHP’yi. CHP saygıda kusur etmeyip direğe cumhurbaşkanı forslu bayrak bile çekti.
Bir “yumuşama” ve “normalleşme” söylemidir gidiyordu.
Rivayetse muhtelifti. Gayet normaldi, herkesin farklı amaçları vardı.
Kaybettiği yerel seçimlerin ardından Erdoğan’ın nefeslenmeye ihtiyacı vardı. Asıl ihtiyacı ise, birkaç milyonluk faiz, finansal işlem ve al-sat vurguncusu dışında, emeğiyle geçinmeye çalışanların kan ağladığı gelir transferi ve vurgun düzeni ekonomisinin iktidarını sıkıştırdığı darboğazı atlatmaktı. CHP’nin halkın yatıştırılmasına yardım etmesi beklentisindeydi.
Özel’in amacıysa, “1. parti olmanın sorumluluğuyla davranmak”tı. CHP bu sorumluluğu 1 Mayıs’ta göstermiş; el verip destekliyor göründüğü göstericileri ortada bırakıp gitmişti. Muhalefet ediyor görünmek, ama düzeni savunmakta kusur etmemek-canı burnunda halkın düzene yönelik tepkilerinin arttığı koşullarda CHP’nin tutumu daima bu olageldi.
“Devleti ben kurdum” diyen bir düzen partisi olan CHP’nin misyonunun eleştirip muhalefet ediyor görünüp düzeni savunma ve iktidar olduğunda düzenin asıl sahibi tekellerin çıkarlarının gereğini yapma ve arada kendi kesesini de doldurma olmasında şaşacak şey yoktur. Tüm düzen partileri için böyledir. AKP de kurulduğunda, hatta ilk iktidar yıllarında düzeni eleştiriyor görünüyordu. Sloganı “yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele” idi. “Vesayetle mücadele” deyip “yetmez ama evet”çi sözde solcuların desteğini bile almıştı.
Düzen partisi, düzenin, sahibi tekelci burjuvazinin ve devletinin bekasının koruyucusudur.
İkincil olan, rakip düzen partileriyle yarış içinde olmasıdır. Yöneten tekellerdir, egemenlik onlarındır; ama onların çıkarlarının gereğini yapmak üzere kim hükümet olacak, ihale ve rantlar türü hükümet olmanın ganimetlerini kim dağıtacaktır- bu konuda yarışırlar.
CHP böyle davrandı. 1. partiydi, zaten ucundan tutmuştu. Halkın tepkilerine olumlu yanıt verip çıkarlarını savunuyor görünmeli, “halkın sözcüsü” olarak artmakta olan tepkilerini arkasına alıp Erdoğan’dan iktidarı almalı, ancak tepkilerin düzene zarar vermesini önlemeliydi. Fazla gerilip sertleşirse halk kontrolden çıkabilirdi, “normalleşme” şarttı. Özel bu tutumu “hem müzakere hem mücadele” olarak formüle etti. Halkın talepleri müzakere yoluyla Erdoğan’a iletilecekti. Sanki bilmiyordu! Olabilirmiş gibi, gereği yapılmazsa mücadele edilecekti. CHP mitingler düzenlemeye başladı.
Görüşme olmaz değildir. Ancak nefes almak için de görüşürsünüz, nefeslendirmek için de.
İtiraz Bahçeli’den geldi. AKP’nin yanı sıra “ikinci aktör” kim olacaktı? MHP mi CHP mi? Suç dosyası en az AKP’ninki kadar kabarık olan MHP yerini CHP’ye kaptırmaya razı olmadı. “Ne normalleşmesi”ydi, “Anormal şey mi var?”dı. CHP’yi eleştirirken Erdoğan’ı tehdit edip “Normalleşme önünde bariyer görülüyorsak gereğini yaparız” deyip sürdürdü: “AK Parti içindeki gayri memnun kesimi de dikkate alarak, AKP ile CHP’nin ittifak yapması, buna altılı masanın desteği MHP’nin temennisidir.” Esas niyetini de belirtti tabii: “Cumhur İttifakına bağlılığı kararlılıkla devam edecek”ti. “Şartlar ne olursa sonuna kadar Erdoğan’ı yalınız bırakmayacak”tı.
Özel de Bahçeli’yi suçlayıp “Belli ki Cumhur İttifakında sorunlar var” diyerek koltuğuna göz diktiğini açık edince Erdoğan dayanamayıp başa döndü. Oysa Özel “emekliyi, emekçiyi gözetelim” dese bile Şimşek’in yükleri emekçiye yıkan gelir transferi politikasını asıl olarak olumlu buluyor, “yıkıcılık” yapmıyordu.
“Siyasete bir yumuşama, bir kibarlık getirelim dedik. Ama kibarlıktan anlamayanlar İstanbul’da basın toplantısı yaptılar. Bu yumuşama değildir. Cumhur İttifakı olarak aynı dayanışmamızı devam ettireceğiz.” Ekonomi politikalarına sert muhalefet edilmemesinden memnundu, ama bir beklentisi daha vardı ve Özel de umduğunu bulamamıştı: “Bizim bu ziyaretleri yapmamızın altında yatan gerçek ‘CHP ile bir anayasa yapma başlığı altında buluşabilir miyiz?’ arayışıydı. Onlarda ‘niye olmasın’ yaklaşımı gördüm. Fakat iki gün sonra arzu etmediğimiz bir yaklaşım ortaya çıktı.”
Halka düşen, dertlerini çözmek üzere birleşip kolları sıvamak, düzen yanlılarının peşinde hayal kırıklığına uğramamaktır!
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50