21 Haziran 2024 00:18

Bisikletle Euro 2024 keyfi!

Volkan Ağır

Fotoğraf: Volkan Ağır

Paylaş

Gruplarda ikinci maçlara Hırvatistan – Arnavutluk ile başladık. Bu mücadeleyi evden takip etmeye karar verdim. Zira bir yandan da Youtube kanalım için takipçilerime verdiğim sözler vardı. Bir yandan maça göz atarken diğer yandan son editleri yapıyordum. İtalya maçı başlar başlamaz saniyeler içinde gol atan Arnavutlar aynı tarifeyi Hırvatistan'a uygulayabilecek miydi, yoksa İtalya maçı sadece bir tesadüf müydü görecektik.

Arnavutluk sürprizi sürüyor

Turnuvada bulunması beni her düşündükçe şaşırtan Brezilyalı Teknik Direktör Sylvinho, mücadeleye Laçi ve Manaj'la ilk 11'de başladı. İtalya maçında da Manaj'ın daha fazla süre almasını bekliyordum. Girdiği dakikadan sonra da çok verimli olmuştu. Hırvatistan'a karşı farkı yaratacak oyuncu olabilirdi. Hırvatistan ise daha fazla değişiklik yapmıştı ilk 11'de ancak turnuvanın en yaşlı orta üçlüsü yine sahadaydı. İspanya maçında genç oyunculara karşı zorlandıkları ortada da olsa, Dalic bu bölgede bir değişiklik yapmamıştı. Bu sefer farklı olan defans dörtlüsüydü. Ama olumlu sonuç vermemişti. Galatasaray - Sparta Prag maçlarından tanıdığımız Qazım Laçi, takımını öne geçiren golü atarken ilk maçta sorunlu olan sol bölgesinden açık vermişti Hırvatistan yine. Perisic'in başlaması sonucu değiştirmemişti. Livakovic'in kurtarabileceği bir topa yetişememişti. Yenilen golden sonra olacaklar belliydi. Arnavutluk kapandıkça kapanıp Hırvatlar bastıracaktı. Yakalanan kontra ataklarla 2'yi yakalayıp turnuvanın sürprizi olmaya devam edebilirlerdi. Defansif hatalar sonrası yakalanan pozisyonda Arnavutluk ikinci gole de yaklaşmıştı ilk yarıda ama bu sefer Livakovic takımını maçta tutmaya kararlıydı. 70'inci dakikaya kadar iyi direnirken Hırvatların kalesini rahatsız etmeyi de bırakmayan Arnavutlar'ın gardı 70'ten sonra oyuncu değişiklikleriyle de düştü. Kramaric, hamle oyuncusu olarak girdiğinde verimli olabildiğini gösterdiği anlarda golünü atarak takımını öne geçirdi. İkinci gol öncesi de pasıyla sol çizgiye takım arkadaşını indiren oydu. Golü atan ise karambol sonrası Gjasula oldu. Türkiye ile oynanan 2008'deki maçı iyi çalışmışlar ve bunu sahaya iyi yansıtıyorlar diye düşünerek mücadelenin son dakikalarında ekran önünden kalktım. Ancak Türkiye maçını iyi çalışanlar Arnavutlardı. Topu kendi kalesine gönderen oyuncunun beraberliği yakalaması da maçın hikayesini daha da güzelleştirmişti. Hırvatlar tur umudunu son maça bırakırken Arnavutlar tek puanlarını maç sonrasında çılgınca kutlamak için sokaklara dökülmüştü.

“Pembeler mi Alman?”

Ev sahibi Almanya ikinci maçında Macaristan'la oynuyordu. Kalbimin sahibiyle izlediğimiz maçın 15'inci dakikasında ilginç bir sorusuyla irkildim. “Almanlar bu garip formayla oynayanlar mı? Ben de pembe-mor formalılar nasıl oluyor da sürekli topa hakim ve bu kadar iyi oynayabiliyorlar diye merak ediyordum!” Son yıllarda bir futbol takımı olma özelliğinden çok ülkenin birleştirici ve farkındalık yaratıcı gücü olma özelliğiyle öne çıkan Almanya bu sene için mordan pembeye geçiş yapan bir forma tasarlayarak tanınmaz bir şekilde sahadaydı. Oyun olarak tanınabilecek bir düzendeydi Almanlar. Çok geçmeden de golü buldular. Yıllar geçtikçe oyunu olgunlaşan Musiala turnuvadaki ikinci golünü atarken ilk yarı da bu skorla sonuçlanıyordu. Macaristan'ın kaptığı toplarla gol şansı aradığı pozisyonlar da vardı ancak skoru değiştirmekte bir hayli zorlandılar. Maç boyu devam eden bu durumu değiştiren İlkay Gündoğan'ın golü oldu. Bu gol sadece maçın skorunu değil, Almanların kaptanlarına bakışına da değiştirecektir muhakkak.

Grupta birinciliği elinde tutmayı başaran Almanlar dinlenmeye geçerken bense İskoçya-İsviçre maçını izlemek için bisikletime atlıyordum. Maça 55 dakika kala yola çıkmıştım. Maçın başlama düdüğünden önce RheinEnergie Stadyumu'na yetişebileceğimden emindim. Daha önce 1. FC Köln maçlarına bisikletle gitme tecrübem vardı. Sokaklar Almanya maçını izleyenler ve kutlayanlarla doluydu. İskoç ya da İsviçreli taraftar görmek pek mümkün değildi zira çoğu maça girmişti bile.

Sorunsuz bir şekilde bisikletimle stadyum alanına giriş yaptım. Kapıdan geçerken kartımı gösterdiğim görevli bir kaç senedir tanıştığım bir arkadaşımdı. Maça 7 dakika kala vardığım girişte onu görünce şansımın her türlü yanımda olduğu belliydi. Basın tribüne çıktığımda hakem başlama düdüğünü çalmıştı. Daha dakik olamazdım.

Tribünlerde İskoç taraftar sayısı biraz daha fazlaydı. Sesleri de daha fazla çıkıyordu. En eğlenceli taraftar gruplarından biri onlardı. Takımlarının gruptan çıkma şansını sürdürmesi için kazanmaya mecburiyeti vardı. Takımın golcüsü değildi ama en golcü isimlerinden biri olan McTominay 13. dakikada golünü attığında kulakları çınlatan sevinç çığlıkları kapladı stadyumu. Çok süremedi bu sevinç. Defansta yapılan pas hatasını çok iyi değerlendiren Xherdan Shaqiri dakika 24'ken topu durdurup kontrol etmeye bile ihtiyaç duymadan Arda Güler'in golünü kıskanmışçasına bir gol attı. İsviçreliler bir gol daha bulmuştu Ndoye ile ama ofsayttaydı topa vurduğu anda. Top ağlarla buluştu, hakem Ndoye'un yanlış yerde topa vurduğuna hükmetti.

İkinci yarıda 1-1'lik eşitliği bozmak istiyordu iki taraf da. Fakat, sonuç almakta güçlük çekiyorlardı. Ndoye yine bir gol şansından yararlanamadı takımı adına 58. dakikada. Golü atan Shaqiri bir saatin sonunda yerini Embolo'ya bıraktı. İskoçya'da da McKenna, Tierney ile yer değiştirdi. Değişiklikler oyuna hareketlilik getirdi. Önce golü kaçıran İsviçre'den Vargas oldu, sonra İskoçya'nın yan toptan denediği gol girişiminde top direkten döndü.

İsviçre topu iyi gezdiriyordu. Gole biraz daha yakın tarafı. Ndoye ile soldan yine geldiler ama skor değişmedi. 81'de Embolo yine sonradan girdiği maçta golünü attı yine, ancak bu sefer ofsaytı.. İsviçrelilerin gol olduğunu düşünerek yaptıkları sevinç gösterisi sırasında sağa sola attığı biralara ve bardaklarına yazık oldu.

Mücadele Türkiye ile Gürcistan arasındaki maça benzemeye başladı. İsviçre'de 90'ıncı dakikada bir kazandığı serbest vuruşta arka direkte topla buluşan Amdouni golü atamadı. 90'ıncı dakikada iki değişiklik daha geldi İskoçlardan. McGinn çıkıyor, Christie giriyor ve Che Adams çıkıyor, Shankland giriyor. Shankland'in yine maç sonunda oyuna girmesi şahsen canımı sıkıyor. İskoçya iyice doldur boşalt oyununa dönmüşken soldan Robertson kafasıyla topu altıpasa alda at dercesine göndermeyi becerdi. Ama ceza sahası alanında Akanji topu daha iyi takip eden oyuncuydu ve gole izin vermedi. 4 dakika verilen uzatmaların sonunda karşılaşmadan galip çıkmadı.

İçim ürperiyor her duyduğumda

İki maçtır “Schweizer Nati” tezahüratı sırasında telaffuz nedeniyle “Nazi Nazi Nazi” diye duyulan sözlerin sahibi İsviçreliler'in turnuvadan hemen elenmesini dileyerek stadyumu terk edip bisikletime yöneldim.

Aniden kafamda bisikletimi bağlayıp bağlamadığım, bağlasam da çalınıp çalınmadığı gibi enteresan şüpheler belirdi. Bıraktığım yere ulaştığımda bisikletimin iki adım ötesindeki köşe çoktan İskoçlar tarafından seyyar tuvalete döndürülmüştü.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa