21 Haziran 2024 04:23

Halk cephesi ve birlikte mücadele

yumruğunu havaya kaldıran iki kadın önlerinde yürüyüş yapan insanlar

Fotoğraf: Pexels

Paylaş

İşçi sınıfı ve emekçi halk kendi iktidarlarını kurma mücadelesinde bu amaçlarına ulaşabilmek için çeşitli ittifaklar ve birlikler kurmak zorundalar. Bu zorunluluk ülkenin içinde bulunduğu sınıf ve güç ilişkilerinden, hedefe ulaşmak için atılması zorunlu adımlardan ileri geliyor. Köylüğün etkin olduğu ülkelerde işçi köylü ittifakı, işçi sınıfının ağırlıklı olduğu ülkelerde diğer emekçiler ve küçük burjuvazi ile ittifak bu nedenle gündeme geliyor. Ekim Devrimi öncesinde Rusya’da olduğu gibi ülke bir devrimin eşiğindeyse ve buna devrimci bir sınıf partisi önderlik ediyorsa köylülükle ittifak -işçi, köylü sovyetleri- stratejik bir önem taşır. Bolşevik Partisi bu ittifak için köylülüğün taleplerini yansıttığı için sosyalist devrimcilerin programını köylü sorununda kendi programına katmış, köylülüğü devrime kazanmıştır vb..

Elbette tek ittifak biçimi bu değildir. Faşizmin tehdit edici bir biçimde yükseldiği dönemlerde devrimci partiler anti-faşist mücadele cepheleri kurmaya özel bir önem vermişlerdir. 1930’lu yılların ortasında Fransa’da bu tür bir gelişme yaşandı ve faşist tehlike Nazi işgaline kadar püskürtülebildi. Devrimci partilerin kendi iradeleri dışında ülkenin politik koşulları nedeniyle faşizm mi, burjuva demokrasisi mi alternatifi ile karşı karşıya kaldıkları durumlarda tercih ettikleri alternatif burjuva demokrasisi oldu. Bunun nedeni açıktır: faşizmi püskürtmek ve yenilgiye uğratmak demokratik hak ve özgürlükleri koruyacağı gibi, sermayeyi devirme mücadelesinde de iktidar için yolu açma olanağını sağlamaktadır. Ancak koşullar -iç ve dış- iktidarı alma olanağı da sağlayamayabilir. Bu durum ne faşizme karşı kurulan cephelerin yanlışlığının ne de devrimci partilerin iktidar hedefinden vazgeçtiklerinin kanıtı olarak kullanılabilir. Devrimci partiler ne tür bir ittifak ya da birlik kurarsa kursunlar, kendi hedeflerini ve perspektiflerini yitirmedikleri sürece bu adımları attıkları için eleştirilmezler.

Son günlerde Fransa’da faşist tırmanışı engellemek için yeniden bir halk cephesi kuruldu. Devlet Başkanı Macron, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde uğradığı hezimet sonrasında parlamento için erken seçim kararı aldı. Faşist partinin, yani aşırı sağcı Ulusal Birlik’in (RN) yüzde 32 oy alarak birinci parti olması üzerine, Boyun Eğmeyen Fransa Hareketinin (LFI) girişimleriyle yapılan toplantılarda Sosyalist Parti, Komünist Parti, Yeşiller ve diğer oluşumlarla ortak hareket etme ve Halk Cephesi kurma kararı aldılar. “Halk Cephesi güçlerinin üzerinde hem fikir olduğu konuların başında ise emeklilik reformunun iptal edilmesi, sosyal güvenlik sistemini parçalayan işsizlik fonu reformunun iptali, yakın dönemde parlamentoda kararname ile kabul ettirilen göçmenler yasası ve iltica reformu paketinin iptali, Filistin halkına karşı işlenen soykırıma karşı durma ve Filistin halkıyla dayanışma, Ukrayna’daki savaşın son bulması ve barış için girişimlerin desteklenmesi, savaş kışkırtıcılığı ve silah satışlarının durdurulması geliyor.” Programın netleştirilmesi çalışmalarının sürdüğü bildiriliyor. (Bkz, Yıldız Eren. 11 Haz. Evrensel) Beş işçi ve memur sendikası da ırkçı partiye karşı eylem kararı almış durumda vb.. Rahatça anlaşılacağı gibi Halk Cephesi, onu oluşturan partilerin ve örgütlerin programlarından bağımsız olarak faşizmin önünü kesme, ilerici ve demokratik bir gelişimin önünü açmayı, emekçi halkın ekonomik yaşamını az da olsa düzeltmeyi hedefliyor. Başarılı olması durumunda bu Fransız işçi ve emekçilerinin, Fransız halkının başarısı olacak.

Bu ve benzer cephe ve birlikler bazı çevreler tarafından nihai hedefi göz ardı etmeleri, kısmen başarılı olsalar da sonunda yenilgiye uğramış oldukları gerekçesiyle eleştiriliyor. Ama unuttukları ya da görmezden geldikleri tarihsel gerçekler de var. İşçi sınıfı ve emekçi halk iktidarı aldıkları, sosyalist bir uygarlık kurdukları dönemlerde de yenilgiye uğradı! Bu durum ne devrimlerin, ne cephelerin, ne de yenilgiye uğramış girişimlerin yanlışlığını göstemez. Sınıfsız, sömürüsüz bir toplum kurma mücadelesi tüm bu müzadeleleri, zikzakları, geri dönüş ve ileri atılımları içinde barındırıyor. Aynı “eleştirici” çevrelerin birlik kuramamayı da, birlik kurmayı da benzer mantıkla eleştirirdiklerini hatırlatmak gerekiyor. Bunlar argümanlarını hangi gerekçeye sararsa sarsınlar öncesi bir yana sol komünizmden, Troçkizme kadar uzanan geniş bir yelpazeden besleniyorlar ve gıdalarını o bataklıktan alıyorlar.

Ülkemiz koşullarına dönecek olursak: Emek Partisi uzun bir süredir geniş bir mücadele birliği için çaba gösteriyor. Son günlerde ise bir “mücadele cephesi” önerisi de DEM Parti’den geldi. Bu partinin Emek Komisyonu Eş Sözcüleri Mehmet Bozgeyik ve Sevtap Akdağ'ın 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişine dair yaptıkları açıklamada: “15-16 Haziran direnişi hakların, kazanımların masa başlarında değil ancak ve ancak birleşik ve ortak mücadele değerlerinin yükseltilip bir araya gelerek elde edilebileceğine dair tarihi bir örnek olarak karşımızda durmaktadır.Bu vesileyle, 15-16 Haziran direnişinin 54. yıldönümünde, tüm emek ve demokrasi güçlerini, yan yana gelerek faşizmin tarafından demokratik siyasete yöneltilen darbelere, tasfiye girişimlerine karşı direnişi büyütmeye, demokrasi cephesinde buluşmaya davet ediyoruz” diyorlar. Gerçi bu çağrı “demokrasi cephesinde buluşma” gibi genel geçer bir ifadeyi mi, yoksa somut olarak bir demokrasi cephesi çağrısını mı içerdiğine dair muğlaklık taşımaktadır. Bu hem çağrıyı yapanların, hem de buna muhatap olanların çözmesi gereken bir sorundur. Ama şurası kesindir; ülkede hem bir faşizm tehlikesi vardır, hem de yoksullaşmaya, açlığa ve işsizliğe karşı biriken büyük bir öfke vardır. Şimdi bütün bunlara “yumuşama, normalleşme” gibi halkı yatıştırma çabalarına girme çabaları da eklenmiştir. Halkı birleştirecek ve mücadeleyi örgütleyecek bir mücadele cephesinin örülmesi zorunluluğu gelip kapıya dayanmıştır. Bu durum işçi ve emekçi halka, ülkenin geleceğine ilişkin kaygı duyan tüm kesimlere ağır bir sorumluluk yüklemektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa