23 Haziran 2024 05:45

ABD’de şu an başkanlığı kim yürütüyor?

ABD Başkanı Joe Biden

Fotoğraf: Anadolu Ajansı

Paylaş

Geçtiğimiz nisan ayında giderek kötüleyen “Biden ölürse ne olacak?” diye yazmıştım, başkanlık aday ve seçim süreçleri üzerine. Şu sıralar hemen her gün bir donakalmış Biden videosu düşüyor. Biden’ı ayakta tutmak için nasıl bir tıbbi program uygulanıyor bilmiyoruz, ama dışarıdan yaşıyor görünse de içeriden zaten ölmüş.

Los Angeles’ta 15 Haziran’da düzenlenen ve ünlülerle dolu bağış toplama etkinliği sırasında önce Twitter’da “Biden yine dondu ve Obama’nın refakatinde sahneden ayrılmak zorunda kaldı” diye paylaşımlar başladı, sonra o anların videosu yayıldı, sonra da Beyaz Saray sözcüsü Biden’ın donup kaldığını yalanladı. Video ve şahitlerin varlığına rağmen yapılan (Biden ya da Trump fark etmiyor) “Sağlığı yerinde sizin içiniz fesat” propagandası ve bu propagandayı ateşli savunan partililer sayesinde Amerikalılar Kuzey Kore ile ilgili kurdukları politik fantezileri bizzat yaşıyor.

Biden bu bağış etkinliğinden iki gün önce G7 zirvesinde de benzer görüntüler vermişti. 10 Haziran’da ABD’de köleliğin kaldırılmasını1 anma etkinliklerinde de yine uzun süre donmuş, bu durum yanındakilerden birinin tekrar normale döndürme çabalarıyla birlikte 2 dakikadan fazla sürmüştü. Haziran başında Putin ile Xi Jinping’i karıştırmış, daha önce de Mısır Cumhurbaşkanı Sisi için Meksika başkanı demişti. Hemen her konuşmasının bir kısmında da belirsiz şeyler söylüyor. Wall Street Journal’a göre kapalı kapılar ardında durum çok daha vahim. Peki durum böyleyken şu anda başkanlığı kim yürütüyor?

GERİCİ, EMPERYALİST İKİLİ

Şu anda görünen o ki başkanlığı filli olarak kabinenin iki güçlü ismi Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines yürütüyor. Blinken ve Haines’in Biden üzerinde etkileri büyük ve ikisi de Biden gibi dümdüz gerici ve emperyalist. Biden, örneğin 1975-1982 arası siyahilere karşı dönemin ayrımcı yasalarını (segregasyon) savunan Cumhuriyetçi senatörlerle birlikte hareket edip ayrımcılık karşıtı yasal çabaların altını oymuş,2 siyasi kariyeri boyunca Senatoda sosyal güvenlik kesintileri yönünde oy kullanmış, kürtaj için kadınların kamunun sağladığı sağlık yardımlarını kullanamayacağını savunmuş, NAFTA gibi işçi karşıtı uluslararası anlaşmalar için çalışmış, İsrail lobisi ve Wall Street bankerlerinden aldığı milyonlarca dolar bağışlarla ünlü, Amerika’nın emperyalist işgal ve savaşlarını desteklemiş, Cumhuriyetçi Partiden aday olsa kimsenin şaşırmayacağı biri.

Blinken de öyle. Neredeyse 20 yıl Biden’ın dış politika danışmanlığını yapan, liberallerin “deneyimli, ılımlı devlet adamı” diye övdüğü Blinken, savaş yanlısı, emperyalist bir neocon. Küba, İran ve Rusya düşmanı, Suriye’nin işgal edilmesini isteyen, Irak ve Libya işgallerini tutkuyla savunmuş, koşulsuz İsrail destekçisi ve Obama yönetimindeki ulusal güvenlik ve dış işleri ile ilgili görevlerinden sonra bu deneyimini, danışmanlık adı altında ve devlet içerisindeki çevresini özel şirketlere yağlı ihaleler kazandırmak için kullanmış biri.

Liberallerin “ABD’nin ilk kadın ulusal istihbarat direktörü” diye kutladığı ve Obama yönetimindeyken CIA başkan yardımcılığına kadar yükselen Avril Haines ise savaş ve işkence yanlısı olarak biliniyor. Obama yönetiminin insansız hava araçlarıyla başka ülkelerde yürüttüğü suikast programının mimarlarından; ABD’nin işkence programının üstünün örtülmesinde ve bu programla ilgili Senato Araştırma Komitesi üyelerinin bilgisayarlarındaki bilgilerin CIA tarafından yasa dışı çalınmasının aklanmasında büyük rol oynamış biri. Haines de Blinken’le aynı danışmanlık şirketinde özel şirketlerin Pentagon’dan dolgun ihaleler alması için çalışmış, hatta Trump’ın göçmenleri kitleler halinde sınır dışı etmesini kolaylaştıran ve göçmenlerin tespit edilmesinde görevlendirilmiş dijital veri şirketi Palantir’e de danışmanlık yapmış biri.

Gerçi şaşırmamak lazım. Bunların ağababaları da böyleydi. “Liberalizmin babası” diye anılan John Locke, köle ticaretine yatırım yapmış, köleciliği savunmakla kalmamış, Carolina eyaletinde köleciliğin yasal çerçeveye oturtulması için ilgili yasa taslağının yazımına bizzat katkı vermişti. Amerika’da liberalizminin babalarından sayılan John C. Calhoun da kölecilik yanlısıydı ve bizzat köle sahibiydi. Fransız Devrimi’nin liberal “alimlerinden” Pierre Victor Malouet de köle sahibiydi. George Washington dahil Amerika’nın hemen hemen tüm kurucuları da köle sahibiydi. Amerika’daki köle sahipliğine karşı çıkan, yine liberalizmin babalarından John Stuart Mill ise diğer yandan sömürgelerdeki, kendi ifadesiyle, “vahşi kabileler” ve “gelişmemiş ırklar” için Batı’nın mutlak üstünlüğünü ve köleciliğini savunup, gerekli ve haklı buluyordu.3

1 -) Bu arada ABD’de köleliğin de yasal olarak tamamen ortadan kaldırıldığı yok. Köleciliği kaldıran 1865 tarihli Anayasa’nın 13. ek maddesi, aynı zamanda mahkumlar için kölelik ya da zorla çalıştırma cezası verilebilir istisnası getiriyor.

2-) https://www.nytimes.com/2019/07/15/us/joe-biden-busing-timeline.html

3-) Losurdo, Domenico. 2014. Liberalism: A Counter History. Verso.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa