25 Haziran 2024 04:43

EURO 2024'te ilk 10 günden 10 not

turnuva açılış etkinlikleri, bayrak sallayan göstericiler, tribünlerdeki seyirciler

Fotoğraf: Mahmut Serdar Alakuş/AA

Paylaş

EURO 2024’te grup maçlarının sonuna gelinirken ilk on günde gözüme çarpanları on başlık altında toplamaya çalıştım. Buyursunlar…

1. ORALARDAN AFFETMİYORLAR

Her uluslararası organizasyonda turnuva topu ele avuca sığmadığı için kalecilerin çok zorlandığı klişesi duyulur. EURO 2024’ün resmi topu “FussballLiebe” (“Futbol Aşkı”) ne kadar etkili bilinmez ama grup aşamasına ceza sahası dışından atılan goller damga vurdu. Mevcudun 24 takıma çıkmasının da etkisiyle bu alanda EURO 2016 (16 gol) ve 2020 (19 gol) zirvedeydi. EURO 2024 ise 24 Haziran itibarıyla 14 golle rekoru zorluyor. Ceza sahası dışından atılan gollerin toplam gol sayısına oranı da EURO 92’deki yüzde 25’lik tavana yakın seyrediyor. Üstelik uzaktan şutlar da esnemek gibi; başkasını görünce sizin de yapasınız geliyor. Gerçi burada ilginç bir rakam daha var: Ceza sahası dışı şutların toplam şutlara oranı hiç olmadığı kadar düşük. Oyuncuların mı gözleri ve ayakları keskinleşti, yoksa kalecilerde mi sorun var? FussballLiebe?

2. VORTUM, YENİDEN

Bir uluslararası turnuvada Hollanda maçı izlerken iki şey göreceğiniz kesin: Birincisi, turuncu tribünler; ikincisi, o tribünlerin önündeki “VORTUM” pankartı. Kaynağı Hollanda’nın doğu ucundaki -herhalde futbol tutkunu- Vortum-Mullem köyü. Vortum sözcüğü “dere kenarındaki yerleşim yeri” anlamına geliyor. Yıllardır Portakalların maçlarında zuhur eden pankartın doğum tarihi meçhul olsa da bir sonraki mücadelede yine orada olacağına şüphe yok. Bazen Ajax’ın iç saha maçlarına da uğruyor.

3. ERIKSEN’İN DÖNÜŞÜ

Ajax demişken futbol tarihinin en gösterişli geri dönüşüne imza atan eski bir Ajaxlıyı anmadan olmaz. Danimarkalı Christian Eriksen EURO 2020’deki Finlandiya maçında kalbi durunca yere yığılmış, futbolseverlerin yüreğini ağzına getirmişti. Üç yıl sonra EURO’ya dönüşünü Slovenya’ya attığı golle taçlandırdı. Eriksen’in rahatsızlığının getirdiği ekstra motivasyonun da katkısıyla EURO 2020’de büyük oynayan Danimarka da son Dünya Kupası’ndaki hayal kırıklığının ardından toparlanmış görünüyor. Danimarka-Finlandiya maçını iptal etmeyen UEFA ise şimdilerde statlarda verdiği kalp masajı eğitimiyle oyuncu ve insan sağlığını önemsiyormuş gibi yapıyor.

4. ARAP SONBAHARI MI?

İlk maçların ardından geçen yaz Suudi Arabistan’a transfer olan futbolcuların fiziksel ve zihinsel formu çok konuşuldu. Hırvat Marcelo Brozovic ve Sırp Sergej Milinkovic-Savic kontağı kapatmış gibi görünürken maçlar ilerledikçe durumun ligden ziyade bireylerle ilgili olduğu görülmeye başladı. Portekiz’de Ruben Neves ve Cristiano Ronaldo iştahlı ve diri. N’Golo Kanté ise Fransa’nın ilk iki maçında sahanın en iyisi seçilmeyi başardı.

5. MBAPPE’NİN BURNU

Fransa-Avusturya maçında burnu kırılan Kylian Mbappé, Hollanda mücadelesini kulübeden izlerken turnuvanın devamında ameliyat olmayıp maskeyle sahaya çıkacağı açıklandı. Fransızlar savunmada yine sağlam ancak yaratıcılık ve karar verme becerisi konusunda bariz eksikleri olan hücum hattı Mbappé’ye muhtaç. Oyuncunun sakatlıktan ne kadar etkileneceği meçhul ama dört başı mamur bir burnun Avrupa şampiyonu olmak için önemi ortada. İnanmayan varsa son şampiyon İtalya’nın Kaptanı Giorgio Chiellini’ye baksın!

6. İSPANYA’NIN KADERİ

Karikatürist ve Şair Metin Üstündağ, “Tırtılın kaderi kelebek olmak/Ve güzel ölmektir” diyordu. Avrupa futbolunda “güzel ölmenin” piri olan İspanya 2008-2012 arasındaki altın çağı saymazsak hemen her zaman güzel oynayıp kaybetmenin bir yolunu buldu. Şu ana kadar yine en görkemli futbolu oynuyorlar. Turnuvaları domine eden ekiplerin genellikle kötü bir şekilde elenip futbolseverleri üzdüğü düşünülürse gidişat hayra alamet olmayabilir. Ama İtalya EURO 2020’de aksi bir örnek yaratmayı başarmıştı. Sıra İspanyollarda olabilir mi?

7. CİDDİYET SIKICI MI?

Grup maçlarında özellikle Doğu Avrupa ve Balkan ekiplerinin serdengeçti futbolu büyük övgü aldı. Türkiye-Gürcistan maçı birçoklarınca turnuvanın en iyi maçı ilan edilirken Avrupa’nın “merkez futbolundan” sıkılmış sporseverler, sonunu düşünmeden oynuyormuş gibi görünen ekipleri yere göğe sığdıramadı. Bıktırıcı yoğunluktaki fikstürün oyundaki eğlenceyi azaltması da bunda etken. Yine de tedbirli yaklaşmakta fayda var. Geleneğe baş kaldırdığı iddiasıyla yola çıkanların altı boş bir popülizme yönelmesi beklenenden kolay olabiliyor.

8. TECRÜBESİZLİK KURBANLARI

Vaktizamanında Alex Ferguson bir takımın Şampiyonlar Ligi’nde rekabetçi olabilmesi için turnuvaya beş kez üst üste katılması gerektiğini söylemişti. Uluslararası organizasyonların süre aralığı düşününce bu şartı yerine getirmek fazla uzun sürebilir ama tecrübenin önemi EURO 2024’te de göze çarpıyor. Arnavutluk ikinci EURO’sunda daha sakin kalsa farklı skorlar alabilirdi. Gürcistan da tarihinin ilk büyük turnuvasında parıltılar gösterse de coşkusunu frenleyemediği için eve dönmeye yakın.

9. TÜRKİYE ÖĞRENECEK Mİ?

Tabii deneyim kazanmak için sadece katılmak değil geçmiş serüvenlerden ders almak da gerekiyor. Son beş Euro’nun dördünde yer alan Türkiye henüz iletişim, dil, kulüpçülük gibi engelleri aşıp Vincenzo Montella’ya ve kadroya dair anlamlı tartışmalara geçemedi. İlk maç sonrası soyunma odasında pıtrak gibi biten kodamanlar ise Portekiz hezimeti sonrası berhava oldu. Çeklerle oynanacak son maçta dinamik bir orta sahaya, dolayısıyla Salih Özcan veya İsmail Yüksek’e ihtiyaç olduğu ortada. Aksi halde kafileyle birlikte Almanya’ya beleşe götürülen 613 kişi sahaya inse bile Türkiye’nin işi zor.

10. İNGİLTERE YİNE KENDİNİ YAKMA YOLUNDA

Öz-sabotaj alanında Türkiye’nin eline su dökebilecek tek ekip olan İngiltere, kırk yılda bir gelecek kadroyu tarihinin en muhafazakar hocalarından birine emanet ettiğine pişman gibi. Gareth Southgate’in sonuç alma mahareti malum ancak Jude Bellingham gibi, belki de Bobby Charlton’dan beri ülkenin en büyük yıldızının varlığına rağmen oynattığı dağınık ve keyifsiz oyun sabırları zorluyor. Yedek veya kadroya alınmayan oyuncuların eleştirileri de tat kaçırdı. Toparlanırlarsa kupaya uzanmamaları için sebep yok ama tarihe bakınca toparlanacaklarını bunu nasıl becereceklerini söylemek kolay değil.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa