Grev hakkı
Fotoğraf:Birleşik Metal-İş
Gazetemizin pazar günkü nüshasında Sevgili Ahmet Ergin grev hakkının yasal ve anayasal dayanaklarını yazdı. Ben de onu destekleme babında bir AYM kararını aktarayım.
Karar yakın tarihli. 5 Mayıs 2023 günlü Resmi Gazetede yayımlanmış AYM Genel Kurul kararı. 2016/5002-Muharrem Çimen kararı.
“Başvuru, sendika tarafından alınan grev kararının Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmesine karşın başvurucunun iş yavaşlatma eylemine katılması nedeniyle iş akdinin feshedilmesinin sendika hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.”
“Davalı; ilk derece mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde, başvurucunun da aralarında olduğu işçilerin kanunsuz grev yaparak haksız bir biçimde iş yavaşlatma eylemi yaptıklarını, bu kapsamda iş yerinin yüzde 30 ile yüzde 50 arasında değişen üretim kayıpları yaşadığını ileri sürmüştür. Davalıya göre iş akdi haklı nedenle feshedilmiştir.”
…
“46. Anayasa’nın 54. maddesinin birinci fıkrasına göre TİS görüşmeleri sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptir. Dolayısıyla grev hakkı, işçilerin ekonomik ve sosyal taleplerini dile getirmelerini sağlayan en güçlü iş mücadelesi araçlarından biridir. Bu bağlamda Anayasa’nın 54. maddesinin dördüncü fıkrasında grevin ertelenebileceği haller ve iş yerlerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Anayasal güvence altına alınan grev hakkının taşıdığı önem dikkate alındığında -Anayasa Mahkemesinin Birleşik Metal İşçileri Sendikası kararında da vurguladığı üzere (bkz. s. 44)- hakkı sınırlayıcı zorlayıcı nedenin inandırıcı biçimde ve açıklıkla ortaya konması gerekmektedir. Aksi halde anayasal bir hak olan grev ve toplu sözleşme hakkının kullanılması fiilen anlamsız hale gelmektedir.
47. Bu itibarla işçilerin ekonomik, sosyal ve çalışma koşullarını etkileyen uygulamalara yönelik kısa süreli, demokratik bir hakkın kullanımı niteliğindeki protesto eylemlerine tolerans gösterilmelidir. İncelenen başvuruda Yargıtay, yalnızca grev erteleme kararının varlığı nedeniyle başvurucunun kanunsuz eylemde bulunduğunu ve iş akdinin geçerli nedenle feshedildiğini belirtmiş; daha ileri bir değerlendirmede bulunmamıştır. Anayasa Mahkemesinin başvuruya konu grev erteleme kararına ilişkin sendika hakkının ihlal edildiği sonucuna varması (Birleşik Metal İşçileri Sendikası, s. 55-57) ve başvurucunun katıldığı eylemin de TİS’e ilişkin uyuşmazlıkların dile getirilmesi amacına yönelik, kısa süreli ve barışçıl olduğu göz önünde bulundurulduğunda anılan eylem sendika hakkı kapsamında değerlendirilmelidir.”
…
“AİHM, toplu pazarlık hakkının temel ilkesi çerçevesinde, işveren tarafından tanınmayan bir sendikanın üyelerinin çıkarları için gerekli olduğunu düşündüğü konularda işvereni toplu pazarlığa girmeye ikna etmek için gerekirse toplu eylem de dahil olmak üzere adımlar atmasının mümkün olması gerektiğinin altını çizmiştir (Association of Civil Servants and Union for Collective Bargaining ve diğerleri/Almanya, § 58). AİHM, toplu eylem hakkı sendika özgürlüğünün temel bir unsuru olarak görülmese de grev hakkının sendikal faaliyetin bir parçası olarak 11. madde tarafından açıkça korunduğunu belirtmiştir. AİHM, sendika üyelerinin işverenine karşı grev eylemi de dahil olmak üzere toplu pazarlık ve toplu eylem sürecinin -sendika ve üyeleri tarafından arzu edilen sonuca götürmese dahi- 11. madde haklarının kullanılmasının işlevsel olmadığı anlamına gelmeyeceğini belirtmiştir. AİHM’e göre sözleşmenin gerektirdiği şey ulusal hukuk kapsamında, sendikaların 11. maddeye aykırı olmayan koşullarda, üyelerinin çıkarlarının korunması için çaba göstermelerinin sağlanmasıdır (The National Union of Rail, Maritime and Transport Workers/Birleşik Krallık, B. No: 31045/10, 8/9/2014, s.85).”
Karar çok uzun, hepsini bu köşeye sığdırmak mümkün değil. Meraklısı internetten bulabilir.
Elbette Türkiye’de yargı sürecinin uzunluğu ve yukarıdaki gibi kararların dahi işçiye ne kadar yararlı olduğu biliniyor. Fakat bu karar ve Ergin’in verdiği örnekler bir hakkın teslimi açısından önemlidir.
KESK’in kuruluşu öncesi kamu emekçilerinin yaptığı eylemler ve sendika hakkının yasallaştırılmasından sonraki yaptığı iş yavaşlatma ve genel grevler; hak alma mücadelesinin fiili örnekleridir ve bu eylemler yargı tarafından sendikal haklar çerçevesinde tolere edilmek zorunda kalmıştır. Yine 12 Eylül faşizminden sonra işçi sınıfının başlattığı Bahar Eylemleri, Büyük Zonguldak Yürüyüşü, 3 Ocak Genel Grevi gibi eylemler ve yüzlerce eylem de yasalara rağmen yapılmış ve eylemci işçilere yasal müeyyideler uygulanamamıştır.
Esasen yasalar patronları korumaktadır. Bu nedenle patronlar karşında yasal çerçevede güçsüz olan işçi sınıfı kitlesel gücü, birliği ve üretimdeki yerini kullanarak yasal olarak güçsüz olduğu patronlara karşı haklarını savunabilir ve yeni haklar elde edebilir.
İşçi sınıfı ne kadar çok birlik olursa, iş yavaşlatma, grev, genel grev vb. mücadele yollarını geniş, kitlesel, güçlü bir biçimde kullanırsa haklarını elde edebilir. Tarihte bunun sayısız örneği vardır. O zaman haklarını elde ettiği gibi yasalar değişir, mahkemeler işçiden yana kararlar vermek zorunda kalabilir.
Yukarıdaki kararları verdiren, işçilerin kitlesel ve birleşik eylem gücüdür.
- Çetin günlere hazırlanmak gerek 24 Aralık 2024 04:41
- Kartlar yeniden karılıyor 17 Aralık 2024 04:41
- Suriye'yi bekleyen 10 Aralık 2024 05:01
- Savaşa ve yoksulluğa karşı ittifak 03 Aralık 2024 06:40
- Kayyım 26 Kasım 2024 04:41
- Onların çocukları 19 Kasım 2024 04:42
- Etki ajanlığı 12 Kasım 2024 04:59
- Senaryo belli oldu 05 Kasım 2024 04:52
- Açılım senaryoları 29 Ekim 2024 04:48
- Haklar pazarlık konusu olmaz 22 Ekim 2024 04:13
- Erdoğan'ın dediklerinin meali 15 Ekim 2024 04:37
- Bilinen yalanlar 08 Ekim 2024 04:41