İtalya kendini hatırladı!

İspanya grupta liderliği garantileyerek çıkıyor maça. Bu nedenle de sahada ilk iki maçta ilk 11'de görmediğimiz oyuncuların sayısı daha fazla. Arnavutluk için de aynısı geçerliydi. Arnavutlar ilk beş dakika içinde muhteşem bir arzuyla başlamış ve rakip kale önünde hareketlilik yaratmıştı. Daha fazlasını elde edemeden İspanya Dani Olmo ve Ferran Torres işbirliği ile skor tabelasındaki ilk değişikliği yaptı. İlk yarım saat dolarken İspanya attığı golün avantajıyla topu daha rahat dolaştırıyor, sağlı sollı hücumlarla gol farkını arttırmak istiyordu. Arnavutluk ise İspanya'ya da bir gol atıp turnuvanın her maçında tribünlerine gelen taraftarlarını coşturmaya niyetliydi. Ancak niyet sonuç getirmiyordu her zaman. Arnavutlara bu sevinci az kalsın David Raya yaşatacaktı. Topu uzaklaştırmak isterken yaptığı vuruşta top kendi takım arkadaşına çarpmış, neyse ki kendi kalesine gitmemişti. İspanya'nın skoru arttırma girişimlerine Arnavutluk 44'ünde dakikadaki şutla David Raya'yı avlamak istedi. Fakat ilk 45 dakika 1-0 İspanya'nın üstünlüğüyle tamamlandı.

Grubun diğer maçında ise Hırvatistan – İtalya ile karşı karşıya geliyordu. Devre 0-0 bitmişti. Son iki Dünya Kupası'nın finalisti olan takım maçlar böyle tamamlanırsa 2 puanla üçüncü sırayı alacaktı. İtalya, turnuvalar tarihindeki en vasat takımıyla gelmişti turnuvaya. İspanya karşısında neredeyse top oynamamış, Arnavutluk karşısında da 2 golü attıkta sonra durmuşlardı. Hırvatlar karşısında da berabere kalırlarsa grubu 2. bitirip tur atlayacaklardı.

İkinci 45 dakika için İtalya – Hırvatistan maçından haber bekliyordu orta hakem. Başlama düdüğü geldikten az sonra golle başlıyordu neredeyse maç. İspanya Joselu'yla eline geçen fırsatı kaçırıyordu. Mücadele 1-0 gittikçe Arnavutluk takımının yaptığı hücumlarda tribünlerden yükselen coşkunun dozu bir seviye daha artıyordu. Bu sırada Hırvatistan'ın gol haberi gelmişti Leipzig'den. İtalya karşısında önce penaltı kaçıran Modric bir dakika sonra Donnaruma'dan dönen topu tamamlayıp takımını öne geçirdi. 38 yıl 289 günlük Luka Modric Avrupa Futbol Şampiyonaları tarihinde gol atan en yaşlı futbolcu oldı.

Arnavutluk maçı gol atmadan bitirmek istemiyor, hücumlarını sıklaştırıyordu. İspanya ise bu maçı elinde tutmayı başaracak tempo ve becerideydi. Oyuna Lamal ve Morata girmiş topu ileride tutmak ve bir gol atıp rahatlamak için bir çok şeyi yapmıştı de la Fuente. Sylvinho ise Arnavutluk takımındaki öğrencilerine hızlı hücum yapma işini iyi aşılamıştı. Rakibin hücumlarını bitiremediği ve kaptıkları toplarda topu ağlara göndermek dışında her şeyi yapıyorlardı. Maçın uzatma dakikalarında bir köşe vuruşu da kazandılar ama bir şey değişmedi. Hakem son düdüğü çaldığında 3 maçını da kazanarak gruptan birinci olarak ayrılıyordu İspanya.

Aynı anda başlayan diğer maç devam ediyordu. Ama ben en son baktığımda dakika 90'dı ve Hırvatistan 1-0 öndeydi. İtalya'da oyunu değiştirebileceğine inandığım oyuncu yoktu. Canlı izlediğim bu takım İspanya karşısında o kadar etkisizdi ki Hırvatlar'a karşı da bir değişiklik yapamaz diye düşünerek yola koyuldum. O sırada Leipzig'den gol haberi geldi! İtalya 8 dakika uzatılan maçın son dakikası oynanırken beraberlik golünü bulmuştu. İtalya İtalya'lığını yapmıştı. Eh bu durum Türkiye'ye yarardı. Bütün bunlar yaşanırken stadyumdan şehrin ana tren garına giden trene biniş sürecimde bekleme yaşamıyordum. Köln'e giden ekspres hat trenini ise “Kapıyı tutun” nidaları arasında yakalayabildim.

İtalya'nın Zaccagni ile bulduğu beraberlik golüne baktığımda 2006 Dünya Kupası'nda Del Piero'nun attığı golünü anımsatıyordu. İtalyanlar o golün anonsuyla bu golü hemen sosyal medyada birleştirip video yapmıştı. O turnuva da Almanya'daydı ve İtalya kazanmıştı. Acaba bu geceki benzerlik de bir işaret mi?