26 Haziran 2024 04:52

Sermaye ve iktidarı ‘acı reçete’ için tüm güçleriyle harekete geçti!

Vergide adalet yazılı dövizi taşıyan kadın

Fotoğraf: Evrensel 

Paylaş

Siyaset ve ekonomi bayram, tatil, yaz sıcağı, Diyarbakır-Mardin kırsalındaki büyük yangını tanımadan gündemdeki ağırlığını sürdürdü, sürdürüyor.

Siyasette “yumuşama ve normalleşme” kavramları etrafında süren tartışma, Bahçeli’nin “AKP ve CHP ittifak yapsın, biz de destekleyelim” mealindeki açıklamasına yardımcıları Semih Yalçın ve İzzet Ulvi Yönter tarafından Bahçeli’ye medya önünde tabanca hediye etme adına silah teşhiriyle sürdürüldü. Erdoğan’ın “Cumhur İttifakı ve iktidarımızdan taviz vermeyiz” açıklamalarına karşı Bahçeli ve partisi yatışmış değil! Tersine Bahçeli siyasete ayar verme girişimlerini bayramda da sürdürerek bu konuda ısrar edeceğini gösterdi.

Pazartesi günü CHP’nin “Gölge Ekonomi Bakanı” Yalçın Kartepe’nin Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le görüşmesi, Bahçeli’nin tepkisine karşın “yumuşama-normalleşme” görüşmelerinin süreceğini gösterse de bu ilişkinin ömrünün beklenenden daha da kısa olacağının işaretleri ise çoğalmış görünmektedir.

ALAVERE DALAVERE VERGİ YİNE EMEKÇİNİN SIRTINA!

Kartepe’nin Şimşek’le görüşmesi 4 saat 15 dakika gibi önceden beklenmeyecek kadar uzun sürdü. Ve Karatepe’nin toplantı sonrasında medyaya yaptığı açıklamasından anlıyoruz ki bu uzun toplantıda kendisi uzun uzun iktidarın sızdırılan vergi paketi ve CHP’nin adil bir vergi düzeni için neler yapılması gerektiğini anlatmış. Şimşek ise bu görüşler karşısında kendi gerekçelerini söylemiş. Ya da bazı konularda, “Henüz kesinleşmiş bir şey yok, üstünde çalışılıyor” gibi gerekçeler söylemiş!

Kartepe görüşme sırasında Şimşek’in konuya ilişkin söylediklerinden asgari ücrete temmuzda bir zam yapılamayacağı izlenimini de edinmiş!

Ama şunları kesin biliyoruz: Her şeyden önce “sızdırılmış” vergi paketi ve iktidarın getireceği pakette, uzunca bir zamandan beri Davos toplantılarında bile gündeme geldiği gibi bizde de son yıllarda sıkça gündeme gelen “servet vergisi” yer bulmamış! Hatta bu konu hiç gündeme gelmemiş görünüyor.

Yine borsada işlemler üstünden binde 1-2 gibi bir vergi alınması da pakete girememiş, daha doğrusu girmiş ama ‘tepkiler üzerine’ çıkarılmış!

Tabii kur korumalı mevduatın gelirinden vergi almak da pakete girememiş!

Şimşek; Kartepe’nin sermayeden vergi alınmaması konusundaki eleştirisi üzerine “Kurumlar vergisinin yüzde 25’ten 30’a çıkarıldığını” söylemiş. Ama bunun sadece kağıt üstünde bir artış olduğu çünkü kurumların genel olarak zarar gösterdikleri, bu yüzden de en büyük kuruluşların “muafiyet”, “istisna” “teşvik” gibi gerekçelerle vergi ödemediklerine dikkat çekiliyor. Örneğin Ekonomist Uğur Emek, geçtiğimiz yıl devletin kurumlar vergisini tahsil etmediği (Tahakkuk eden vergiyi sildiği) vergi miktarının 657 milyar TL olduğu, kamudan en çok ihale alan 44 firmadan 37’sinin zarar göstererek hiç kurumlar vergisi ödemediğini, ödeyen 7 firmanın ise toplam 2.5 milyar vergi ödediğini belirtiyor.

Oysa, “vergide adalet” son derece basit bir talep ve “Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergisi alınmasını” ifade etmektedir. Ama iktidar doğrudan vergilerle kâr, rant ve faiz gelirlerinden vergi almayı değil, emeği ile geçinenlerden vergi almayı amaçladığı için ücret ve maaşlardan daha çok vergi alma yanında dolaysız vergileri artırmayı amaçladığı için sorunun arkasından dolanan manevralar yaparak kafa karıştırmayı tercih ediyor.

Yani alavere dalavere vergi yine işçinin emekçinin sırtına yükleniyor!

İktidarın yeni vergi paketi tam da bu anlayışla hazırlanmış. Şimşek, daha önce “vergi düzeninin adilleştirilmesini” isteyenlere “Vergiyi tabana yayacağız” diye yanıt vererek tutumlarını açıkça ilan etmişti. Tepkiler üzerine “Yanlış anlaşıldım” diyerek düzeltmeye çalışmıştı. Ama bugün hazırlanan paket açıkça göstermektedir ki Şimşek o zaman da doğru anlaşılmıştır. Çünkü sızdırılan vergi paketi bu haliyle yeni vergileri zaten toplam verginin yüzde 90’ını ödeyen emekçilerin sırtına yüklemektedir.

Vergi paketini Şimşek’in paketi olarak konuşuyoruz ama bu sadece teknik bakımdan böyle. Çünkü Şimşek, Erdoğan’ın onay vermediği beş kuruşluk bile bir yeni vergi getiremez. Bu yüzden de Şimşek’in paketi dediğimiz her yerde bu paketin Erdoğan’ın vergi paketi olduğunu söylemiş olduğumuz ölçüde doğruyu ifade etmiş oluruz.

TÜRK-İŞ BAŞKANI KONUŞUYOR AMA…

Sermaye ve iktidarı, ellerindeki tüm imkanlarla sistemin bütün yükünü halka yıkmak için elindeki her imkanı seferber etmiş bulunuyor.

Şimşek ve ekibine hazırlatılan vergi paketi bu amaca varmanın koçbaşı olarak devreye sokulacak. Bunun için de bu yeni vergileri içeren tasarı önümüzdeki haftalarda TBMM’den geçirilerek yasalaştırılacak. Eğer işçi sınıfı ve halk, işçi ve kamu emekçisi sendikaları, emek ve meslek örgütleri… Tüm emek güçleri bu sermaye ve iktidarının saldırısı karşısında bütün gücüyle direnmezse iktidarın amacına varması için önünde ciddi bir engel bulunmamaktadır.

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, “Ben, 25 yıldır enflasyonun bu kadar ezdiği bir dönem yaşamamıştım. Enflasyonun durdurulması, asgari ücrette de iyileştirme yapılmak zorunda” diyor. “Biz, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz… Bu konuda Türk-İş, Hak-İş ve DİSK konfederasyonları olarak vergi adaletinin sağlanması konusunda ortak mücadele vereceğiz” diyor ama sendikal cenahtaki gelişmeleri izleyenler Atalay’ın söylediklerinin pratikte bir karşılığı var mı soruna evet demiyor, diyemiyorlar. Atalay mücadeleden söz ederken de işçilerin iktidarın ekonomik politikalarının karşısına dikmeyi kastetmiyor. Sadece olup bitenden şikayet etmeyi, en fazla bu konuda demeç vermeyi kastediyor.

Ne yazık ki!

SOMUT ADIMLAR ATMA ZAMANI

Nitekim iş yerlerinde işçileri; taleplerinin (ücret ve maaş zammı ve adil vergi) arkasında birleştiren ve mücadeleye hazırlayan bir girişim yok.

Bu yüzden de;

  • Temmuzda asgari ücret ve emekli maaşları ile tüm çalışanların ücret ve maaşlarına zam yapılması,
  • Emekçilerin vergi yükünü artıracak yeni vergi yasasının Meclisten geçirilmesine karşı durma,
  • Servet vergisin çıkarılması ve kurumlar vergisinin tahsilinin sağlanması, rant, faiz ve kâr gelirlerinin vergilendirilmesi gibi taleplerin etrafında birleşmek ve mücadele etmek dönemin görevi olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Sermaye ve iktidarın bu en kapsamlı ve acımasız saldırısı karşısında saldırının hedefi olan tüm sınıf ve tabakalar, ileri işçi ve emekçi kesimleri, her sektör ve kademeden mücadeleci sendikacılar, emek ve meslek örgütleri, her türden emek ve demokrasi platformları… Tüm emek güçleri, acı reçete girişimini püskürtmek için ortak bir mücadeleye girmek zorundadırlar.

Şimdi boş laf etme, bilinenleri daha dramatik bir üslupla yineleme değil; sözü, üretim ve hizmet birimlerinde, emekçi semtlerinde… Hayatın her alanında mücadelenin örgütlenmesiyle birleştirmek için somut adımlar atma zamanıdır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa