26 Haziran 2024 13:52

Avusturya sürprizi, Futbolun katili C Grubu

EURO 2024, İngiltere Slovenya maçı

Fotoğraf: AA

Paylaş

Favori ve sürpriz yapması beklenen takımlardan oluşuyordu D Grubu. Avusturya Fransa'dan puanı kaparak başlamıştı. Polonya'yı yenerek girdikleri son maçlar öncesinde belli ki Ragnick Hollanda'yı gözüne kestirmişti. İlk gol Hollanda'dandı ama Donyell Malen kaleyi şaşırmıştı. Turnuvadaki kendi kalesine atılan gollere bir yenisi eklenmişti. Devreyi bu golle önde kapatan Avusturya'yı kovalamaya niyetliydi Hollanda. Gakpo ile beraberliği yakalasa da Avusturya hemen cevap vermişti Schmid ile. Son yarım saate 2-1 geride girilirken Hollanda'da Weghorst kenarda hazırlanıyordu. Beraberlik golünde asist ondandı. Turnuvanın genç Semih'i oydu! Avusturya yakalanmaya niyetli değildi. Hızlı hücuma kalkmak istediği her atakta başarılı oluyordu. Maçın oyuncusu ve grup aşamalarının en iyi oyunlarından birini sergileyen Marcel Sabitzer, Hollanda'ya Robben golü attı. Soldan girdi ceza sahasına ve sert bir şutla üst ağlara gönderdi topu. Skor 3-2 olunca, Avusturya bir kez daha hızlı hücumla Hollanda'ya yanıt vermekte gecikmeyince direnci düştü Portakalların. Avusturya Video asistan hakem kararı olmasa 4-2'yle bitirecekti maçı.

Fransa ise ilk devrede gol atamamıştı Polonya'ya. İkinci yarıda diğer maçtan gelen gol haberleriyle oyununun temposu da değişiyordu Fransa'nın. Polonya'da kaleci Skorpski rakip hücumların gole dönüşmesini kurtarışlarıyla engelliyordu. Sağ kanattan Dembele hızlanarak girmişti ceza sahasına. Durdurmak için faul yapması gerekmişti rakibinin. Avrupa Şampiyonalarındaki ilk golünü atmak üzere topun başına Mbappe geldi. Topu ağlara gönderdikten sonraki coşkusunu maskesini çıkararak yaşadı Fransız oyuncu. Polonya turnuvadaki üçüncü maçını da golle kapatmak istiyordu. Türkiye'de forma giyen alternatifleri, Buksa ve Piontek gollerini atmıştı turnuvadaki. Lewandowski'ye de 79. dakikada kazanılan penaltıyla bu kısmet gelmişti. Maignan iki adım öne çıkarak kurtarış yaptığı için hakem penaltı atışını tekrar ettirdi. Yine aynı köşeye atan Lewa bu sefer 1-1 yapabildi skoru. Fransa eğer maçı kazanamazsa grubu ikinci bitirip Almanya-Portekiz-İspanya takımlarının olduğu tarafta yer alacaktı eşleşmelerde. Bu final yolunda bir çok zorlukla karşılaşmak demekti. Ancak yaşanacaklardan kaçamadı Fransızlar. Avusturya ise grup aşamasının sürprizini yaparak zirvede tamamladı maçlarını. Bu da Türkiye'nin muhtemel rakibini az çok belli ediyordu.

Türkiye'yi ilgilendiren maçları izlemek çok iyi olmuştu. Akşamki muhtemel sıkıcı beraberlikler öncesi bir kaç gol, biraz drama, biraz coşku görmüştük ekrandan. Nihayetinde de Türkiye'nin bir sonraki muhtemel rakibi bu gruptan olabilirdi. Leipzig'deki yerini ayırtmasıyla birlikte F Grubu'ndan gelecek ikinciyi beklemeye geçmişti Avusturya. Türkiye mi olurdu, Çekya mı rakip. Ertesi gün belli olacaktı.

Köln'deki son grup maçı için yola çıktığımda başlama düdüğüne 55 dakika vardı. Kent turnuva başladığından bu yana en nemli ve en sıcak gününü yaşıyordu. Bisikletle gitmeyi isterdim ama terden sırılsıklam şekilde basın tribününe girmek cazip gelmemişti. Şanslıydım ki evimden tek trenle stadyuma gidebiliyordum. Daha önceki tecrübeme göre boş bir trende yolculuk yapma ihtimali de cezbetmişti. Yolda bir kaç İngiliz taraftar bindi trene. İki fıçı, ama kişi başı ikişer fıçıdan bahsediyorum, hani küfelik olmuş derler ya, o kadar bira içmiş bir gruptu binenler. Bir tanesi karşıma oturdu. Mayışmıştı. Gözleri kapandı. Bir kaça dakika dinlendirdi! Sonra telefonuna baktı. Gözlerini yavaşça kaydırıp bana döndü. Muhabbet açmaya niyetliydi. Etrafınızda içmiş bir İngiliz varsa, niyetiniz olmasa da o sizinle bir muhabbet başlatırdı. Almanya'yla eşleşmek istemiyorlardı. “Euro 96'nın rövanşını almanız lazım” demiştim. Takımın oyununu sıkıcı buluyordu. Alan Shearer'la çektirdiğim fotoğrafımı gösterince İngiltere takımını gerçekten sevdiğime inandı. Tottenham'a sempati duyuyordum o ise Crewe Alexandra taraftarıydı. “Premier Lig takımlarının maçlarını bu fiyatlarla her hafta izlemek imkansız” diyordu. Sık sık da ineceğimiz durağı kaçırıp kaçırmayacağından endişe ederek “Geldik mi?​” demeye başlamıştı. İnmeden önce “Senle ben başka bir yerde başka bir zaman sohbet edemeyiz. Futbolu bu birleştiriciliği nedeniyle çok seviyorum” demişti. 'Öpüjem'e bağlamadan stada yürüşüne geçtim.

İngiltere iki maçta 1'er gol atarak grupta liderliğe oturmayı başarmıştı. Öyle bir gruptu ki, maç sonu sıralama tepetaklak olabilirdi. Slovenya maçlar böyle biterse en iyi üçüncülerden biri olarak tur atlayabilirdi. Bir gol atıp kazanırsa da grubu lider bitirebiliyordu diğer maçın beraberlikle sonlanması durumlarında. Kalede Jan Oblak'ın varlığı güven veriyor savunma diri duruyordu. Yarım saat boyunca İngilizler net bir şut atamamıştı. Foden'ın soldan getirdiği bir topta Saka ağlarla buluşturmuştu meşin yuvarlağı ama onda da ofsayt pozisyonundaydı İngilizler. Slovenya çok iyi kapanıyor, İngilizlere organize hücum şansı vermiyordu. 35'inci dakikada Foden uzaktan kullandığı bir serbest vuruşla gole yaklaştı. Oblak izin vermedi. 41'inci dakikada Trippier'in arka direğe kavisli sert pasında ise Harry Kane topa dokunamadı. İlk yarı maçı izlemediğine de kimse üzülmedi. Grup aşamasındaki 9'uncu maçımda ayağı uğursuz olan bendim sanırım. İzlediğim gol sayısı Türkiye maçları olmasa iki elin parmaklarını geçemeyecekti. Danimarka-Sırbistan maçında da ilk devre 0-0 tamamlanmıştı.

İkinci yarıya Southgate Kobee Mainoo ile başladı. Manchester United'dan yetişen genç oyuncu orta sahaya dinamizm kazandırmak için sürülmüştü. Bellingham, Gallagher, Rice yeterli etkinliği sağlayamamıştı. Saka da tutuktu turnuvada, grup aşamasında kendisini saklamak ister gibi oynamaya devam ediyordu. Sırbistan kazandığı takdirde grubu ikinci bitirme şansını elde edecekti. Ama oyuna yön veren ve topa hakim olan takım Danimarka'ydı. C Grubu'nda 6. maçlar bitecekti yarım saat sonra ve şu dakikaya kadar sadece 7 gol atılmıştı tüm karşılaşmalarda. İngiltere'nin iyi niyetli girişimleri sürüyordu. Cole Palmer da oyuna girmişti. Şu dakikada gelecek bir Danimarka ya da Sırbistan golü beni biraz olsun heyecanlandırabilirdi. Ancak orada da herhangi bir değişiklik yoktu. Turnuvanın en sıkıcı grubu ve en sıkıcı maçlarını bugünle birlikte C Grubu olarak ilan edip tüm futbolcu ve hocalara birer kınama cezası verilmesi gerekliydi.

Slovenya aldığı puanla Hırvatistan'ı saf dışı bıraktı. Çekya Türkiye maçını kazanamazsa elenecekti. Ancak Gürcistan'ın Portekiz'i yenmesi ve Türkiye'nin yenilmesi durumunda gruptan çıkamama ihtimali vardı. Herhalde bu da yaşanmazdı Hamburg'da değil mi?

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa