29 Haziran 2024 04:54

Yapay zekada sonun başlangıcına yaklaşırken

Ağ düğümleri ile çevrelenmiş bir insan beyni ilüstrasyonu

Görsel: geralt/Pixabay

Paylaş

Yapay zeka alanında kullanılan çiplerin en büyük üreticisi olan Nvidia, hızla yükselen hisse değeri sayesinde geçen hafta Apple ve Microsoft'u da sollayarak kısa bir süreliğine dünyanın en değerli şirketi haline geldi. Hisse fiyatlarından doğru bakılan bu hesaplamaya göre Nvidia'nın değeri 3 trilyon doları geçmişti. Ancak Nvidia'nın zirve keyfi kısa sürdü. Nvidia CEO'su Jensen Huang'ın 95 milyon dolarlık hisse sattığının ortaya çıkmasının ardından şirket hisselerinde bir haftada yaşanan değer kaybının toplamı 550 milyar dolardı. Nvidia son bir yılda yapay zeka trendinin katkısıyla oldukça hızlı büyüdü. Son çeyrekte cirosu bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 262 artışla 26 milyar dolara, net kârı ise yine bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla yüzde 628 artışla 14,.9 milyar dolara yükseldi. Nvidia'nın cirosu ve kârı oldukça yüksek olsa da hâlâ 3 trilyon dolar değere anlamlı bir açıklama getirebilmenin oldukça uzağında. Benzer şekilde 95 milyon dolarlık bir hisse hareketinin kendisinin neredeyse 6 bin katı bir sonuç yarattığı sorusu da ortada duruyor.

Bu iki sorunun detaylı açıklamasını ekonomi politik uzmanlarına havale edip geçmişten benzer bir örnekle devam edelim. ’90’ların sonları, Internet'in pek çok yeni olanak yarattığı bir dönem. ABD'deki düşük faiz oranlarının ve yüksek perdeden kârlılık vaatlerinin de etkisiyle teknoloji alanında elini sallasan girişimciye, ayağını sallasan yatırımcıya çarpıyordu. Her gün borç üzerine inşa edilen onlarca yeni teknoloji startupı kuruluyordu. Özellikle çevrimiçi satış alanı, aracıları devreden çıkarttığından çığ gibi büyümüştü. En fazla büyüme kaydeden şirketlerden biri ise bu alanda hemen her şirkete ağ ve telekomünikasyon donanım ve yazılımı sağlayan Cisco idi. Bugün dotcom balonu olarak anılan balonun 10 Mart 2000’deki zirvesine gelindiğinde Cisco, Microsoft’u sollayarak 500 milyar dolar değer ile dünyanın en değerli şirketi haline gelmişti. Aynı gün NASDAQ hisseleri tüm zamanların en yüksek toplam değerine ulaştı. Ancak çökme de başlamış durumdaydı. İrili ufaklı pek çok şirket borçla edindikleri kaynakları büyük ölçekte yakmış, ama buna karşılık olarak kârlı bir ürün ya da iş üretmeyi başaramamıştı. Üstelik iş modelleri zaten oturmuş farklı sektörlerden şirketler de Internet kanallarını bir ek gelir alanı olarak portföylerine eklediğinden çoğu yeni şirketin kaldıramayacağı büyüklükte bir rekabet söz konusuydu.

Dotcom balonunun nasıl çöktüğünün detayları bu yazının konusu değil, ancak sonuçları önemli. O dönemde kurulan şirketlerin yarıdan fazlası battı. Batmamayı başaranlar işe ciddi oranda değer kaybetti. 2002 sonlarına gelindiğinde NASDAQ yüzde 78 değer kaybetmişti. Hisse fiyatlarında yaşanan düşüşün karşılığı 5 trilyon dolar civarındaydı. Cisco’nun değeri zirvedeki büyüklüğünün yüzde 20’sine düştü. Google, eBay ve Amazon gibi sınırlı sayıda şirket ise dotcom balonunun patlamasından pazardaki konumlarını konsolide ederek çıktı.

Piyasa balonları yeni bir olgu değil. 1600’lerde Hollanda’da lale balonu, ’90’lar ve 2000’lerde ABD’deki konut balonu, kriptoparalarda 2011, 2014 ve 2018’de yaşananlar… Liste uzayıp gider. Bizim için piyasa balonlarının şiştiği süre boyunca nasıl şişebildiği önemli. Balonların işleyişi şirketlerin/hisselerin değerlerinin, çeşitli faktörler sebebi ile olağan gerçekçi değerlerinin katbekat üstüne çıkmasına dayanıyor. Bunu sağlayan en önemli faktörler ise gerçekçiliği çoğunlukla olmayan ancak inandırıcılığı olan yüksek kâr vaatleri ve yine çoğunlukla gerçeklikten uzak özelliklere sahip on parmağında on maharet satış garantili ürünler.

Yapay zeka ekosistemini takip edenler oradaki tablonun diğer balonlardaki tablo ile uyumlu olduğunun farkına çoktan varmıştır. Elimizde değeri aşırı şişmiş, devasa miktarlarda elektrik ve su harcayan, buna karşılık olarak ise henüz vaatleri karşılayacak denli nitelikli ve kârlı bir ürün ya da iş modeli üretememiş bir kaos var. Bu kaosu ya da balonun şişmesini sürdürmenin yolu daha büyük vaatler ile sermaye akışını sürdürmekten geçiyor. Sermaye akışının tıkandığı nokta zaten balonun patladığı ya da sönümlenmeye başladığı nokta olacak.

En büyük AI şirketinin başı Sam Altman, 7 trilyon dolar değerinde yatırımcı arıyor mesela. Buna karşılık olarak vaadi ise “Tüm fiziği çözebilecek” hemen her şeyi yapabilen bir yapay genel zeka (AGI). Geniş dil modelleri (LLM) ve üretken yapay zekaya (Gen. AI) dayalı mevcut gidiş yolu ile AGI’ye varmanın imkansız olmasının önemi yok. Çünkü sermaye akmaya devam ettiği sürece sıkıntı yok. İşlevsel açıdan yarım yamalak çalışan ürünlerin başarılı reklam kampanyaları ile şişirilmesi, şişirilen ürün sönmeden yeni şişirilecek ürün çıkartılması çarkları döndürmeye şimdilik yetiyor. Ürünlere baktığınızda da tablo pek iç açıcı değil aslında. GPT mağazası ve eklentiler çoktan öldü. Hafıza fonksiyonu vasat. Pek övülen sesli asistan fonksiyonlarının kamuya açılması ise şimdilik belirsiz bir tarihe ötelendi. Altta yatan model sınırlı alanlarda işlevsel ancak bu sınırlı işlevsellik bu kadar para eder mi sorusunun yanıtını piyasa henüz vermedi. Herkes geride kalmamak üzere yapay zeka teknolojilerine yöneliyor. Elini sallasan yapay zeka girişimcisine ayağını sallasan yapay zeka yatırımcısına çarpıyor ancak ortada kapitalizm açısından dişe dokunur bir ürün henüz yok. Çeşitli teknolojileri kullanmayı deneyen şirketlerden ise birer birer geri adım haberleri geliyor. Kimi maliyetin yüksekliğinden, kimi ise verimliliğin yetersizliğinden şikayetçi.

Denklemin bir de henüz hukuki olarak çözülmemiş yağma ayağı var. Mevcut LLM ve Gen. AI modelleri büyük miktarda veriye ihtiyaç duyuyor. Şirketler bu verileri telif haklarını umursamadan Internet’ten topluyor. Microsoft AI CEO’su Mustafa Süleyman şöyle itiraf ediyor bunu:

Halihazırda açık web'de bulunan içerikle ilgili olarak, '90'lı yıllardan bu yana bu içeriğin sosyal sözleşmesi adil kullanım olduğu yönündedir. Herkes onu kopyalayabilir, onunla yeniden yaratabilir, onunla çoğaltabilir.

Microsoft’un ya da AI CEO’sunun telif haklarının böyle işlemediğini bilmeyeceğini düşünmek ahmaklık olur. Bunun ötesinde ’90’lardan beri Napster davasından tutun DMCA yasası ve buna bağlı vakalara dek Microsoft’un da AI CEO’sunun da bildiği çokça örnek mevcut. Microsoft, sadece 2023’ün ikinci yarısında toplamda 247 milyondan fazla adres içeren 3 milyon 291 bin telif içerik çıkartma talebi aldı. 247 milyon adresten 246 milyonunu (yüzde 99.6) yayından kaldırdı. Salt bu veri bile Süleyman’ın adil kullanımı işine geldiği gibi yeniden tanımlamaya çalıştığının verisi aslında. Öte yanda ise içerikleri yağmalananlar oldukça öfkeli. Yağmadan ve sonuçlarından ilk elden etkilenen dijital görsel sanatlar alanında çalışanlar arasında 1800’lerin makine kırıcılarını hatırlatan bir AI karşıtlığı yükselişte. Başka sektörlerde telif haklarına sahip büyük şirketler de bu yağma modelinin bir ucu kendilerine dokunduğundan telif davaları açıyor. Sony, Universal ve Warner’ın yapay zeka destekli şarkı üreteci Suno ve Udio’ya açtıkları ve çalınan içerik başına 150 bin dolar istedikleri davalar bunun son örneği.

Yanılsama olmasın, telif hakları ilk var oldukları günden beri sanatçıları değil dağıtımcıları, telif tekellerini vb. korumak için var. Ancak mesele telif tekelleri ile teknoloji tekelleri arasındaki kavgaya geldiğinde durum epey belirsiz. Kapitalizm, telif yasalarını teknoloji tekellerini koruyacak şekilde mi esnetecek yoksa Suno ve Udio’yla başlayarak yapay zekâ alanında kan gövdeyi mi götürecek birlikte göreceğiz. İkinci senaryo aynı zamanda balonun patlamasında da belirleyici olabilir.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa