Vefa: 'İzi kalsın'
Fotoğraf: Evrensel
Vefa önemli: Salt insana değil elbet. Bazen bir ağaca, kediye, kimi zaman bir coğrafyaya, halka ya da unutulmuş bir gülüşe, insan sıcağına…
Rıfat Ilgaz 1991’de hasta yatağında okuruna miras bıraktığı son şiirinde: “Elim birine değsin, Isıtayım üşüdüyse / Boşa gitmesin son sıcaklığım!” der. Veda şiiridir ve bir o kadar da vefa…
Bu şiir kanımca en fazla Stockholm’ün büyük tren garı T- Central duvarlarına yakışır. Neden mi?
İsveç, insanın vücut ısısını enerjiye dönüştürerek “Binaları ısıtmada kullanmaya başladı” nicedir.
Başkent Stockholm’de büyük tren garına günlük girip-çıkan 300 bin kişinin vücudundan ve ağzından çıkan sıcak buhar, bölgeye yakın evleri ısıtmada kullanılmıştı on beş yıl önce…
Büyük değerlerimizden Sennur Sezer ‘İzi Kalsın’ kitabını yıllar önce imzalarken, ‘Dostluğun ve sevginin izi kalsın diye’ el yazısıyla not düşmüştü benim için. Kitabın ön sözünü bugün yeniden okumak istedim: “İnsan yaşadığı çağdan sorumludur. Ve tanık olduğu bütün savaşlardan, kırımlardan, topluluklardan, baskılardan sanıktır. Hayır demeyi öğrenir bu yüzden ve haykırır: Hayır! Hayır! Hayır!” der. Sennur Sezer’in dostluk ve sevgisinin izi bende baki.
Geçtiğimiz hafta sonu ülkenin sosyokültürel anlamda anıt kurumlarından TTB’nin seçimli genel kurulu yapıldı. TTB hekim meslek örgütü olmanın ötesinde toplumsal bir hafıza kurumu. Sevgili Şebnem dört yıllık TTB başkanlığında ‘tek kişilik örgüt’ misali hedefe kondu müesses nizam ve iz düşümlerince.
Hayat bazen tek kişilik örgütlerle rastlaştığımız ölçüde daha bir anlam ve değer kazanıyor. Heybemizin ağırlığını onlara borçluyuz. Misal Rıfat Ilgaz son şiirinde tek kişilik bir örgüt ama tek değil, tekil değil: ‘Örgütlüyor hayatı.’
Tek kişilik örgütçesine hayata anlam katan, yol ve ufuk açıcı insanlara illa ki her birimiz tanık olmuşuzdur. Ortak özellikleri bunun farkında olmayışlarıdır, içtenlikleridir. Tüm örgütlenmelerde onlar az da olsa vardır. Kimi zaman tersi propaganda edilse de başına buyruk değillerdir, bir adanmışlıkla örgütlü yapılarına emek / hayat/ ruh verirler.
Otuz yıl öncesinden yakın yıllara kadar benim için bir okul idi tabip odası, TTB. Özgünlüğü herkesin öğrenci olduğu, öğretici elite mahal kalmayan bir ekol oluşuydu. Öğrenirken öğretiyorduk, öğretirken öğreniyorduk. Son dönemlerde bu kimyasını değiştirmeyi sınayanlar sanki biraz çoğaldı. Bunlara postizolasyon kuşağı / postpandemi kuşağı da denebilir.
Dönüp baktığımda İzmir’den TTB’ne an geldiğinde tek kişilik örgütleşen, yol ufuk açan isimlerin çoğu kadın arkadaşlarımız. Misal sevgili Türkcan Baykal: ‘İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler İstanbul Protokolünün’ editörlerinden Türkcan Baykal. Doksanların başında, Veli Lök hocaların TİHV İzmir temsilciliğini açtığını duyduğunda, hekimliğinin ilk yılında istifa edip yaşamını işkence ve kötü muamele görenlerin tedavi ve rehabilitasyonuna adadı. Yerelden evrensele ufuk açıcıydı her daim ve öyle de devam ediyor. Sevgili Türkcan halen IRCT (Uluslararası İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Konseyi) konsey üyesi ve TİHV kurucular kurulu üyesi.
Ve en gençleri Zeynep Altın. Onu tıp öğrencisi iken tanımıştım. Kamuoyunda ‘Manisalı Çocuklar’ olarak bilinen liseli çocuklara işkence dava sürecinde üniversiteli öğrenciler olarak İnsan Hakları Haftası’nda bir etkinlik düzenlemek isterler. Konuşmacılar İzmir Tabip Odası adına ben, dönemin İHD İl Başkanı Av Ercan Demir ve TİHV’den Sevgili Alp Ayan’dı. Önce okul izin vermez etkinliğe, sonra kiraladıkları kahvehaneler teker teker polis tehdidi ile vazgeçer, uzun hikaye, çözümü öğrenci harçlıkları ile düğün salonu kiralamakta bulurlar. Sonrasında İzmir Tabip Odası yönetim kurulu üyesi olarak tanıdım yeniden. Cuma gününe kadar TTB listesinden adaydı. Olmadı, olamadı: Bu başka bir uzun hikaye…
Sevgili Zeynep ve tüm diğer İzmir’den andığım kadın arkadaşlarımız ve elbette son TTB Başkanımız Sevgili Şebnem bana Sennur Sezer’in şiirinden şu dizeyi öğretti: “karşı koy haksızlığa / İzi kalsın.”
Doksanlı yılların başında dönemin İzmir Tabip Odası Başkanı Zühal Okuyan (Amato), elbette barış akademisyeni, TTB İkinci Başkanlığı, Genel Sekreterliği ve Etik Kurulu başkanlığı da yapan TİHV Kurucular Kurulu üyesi Feride Aksu Tanık, TTB Merkez Konseyi olarak “savaş bir halk sağlığı sorunudur” cümlesi ile gözaltına alınıp sonrasında İzmir Tabip Odası başkanlığı da yapan Funda Barlık bu minvalde çok önemli isimler, değerler.
Sağlıcakla kalın.
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00
- Koruyucu sağlık hizmetleri: Önlenebilir her ölüm cinayettir 07 Ekim 2024 04:55
- Koku ve hafıza 30 Eylül 2024 04:26
- Yapay zeka insan haklarından neden korkar? (1) 23 Eylül 2024 04:29