01 Temmuz 2024 16:05

İspanya bana inat!

İspanya Gürcistan maçı

Fotoğraf: AA

Paylaş

Şampiyonada 17. gündeyiz. Almanya'nın ve İsviçre'nin rakiplerinin belli olacağı mücadelelerden ilki Gelsenkirchen'deki İngiltere-Slovakya mücadelesiydi. İkinci tur maçları için akreditasyon başvurularımı yaparken önemli bir kriterim vardı seçim aşamasında. Gelsenkirchen'daki maç ne olursa olsun gitmeyecektim. Yolculuklar konusunda neler çektiğimi iki kere yazdım sizlere. Bir kez daha bu tür bir yolculuk çekmeye niyetli değildim. Ve umarım Türkiye grubunu en iyi 3. olarak bitirip Gelsenkirchen'a gitmek zorunda kalmazdım! Türkiye 3. olmamıştı ve maçı Gelsenkirchen'da değildi. Aynı gün oynanacak İspanya – Gürcistan maçı ise Köln'deydi. Son 16 mücadelelerinden stadyumda izlemeyi tercih ettiğim bir diğer maç da buydu. Köln'deki 4 grup maçının 3'ünü tribünden izleyebilmiştim. İspanya maçı da evimdeki(!) son maç olacağı için çok heyecanlıydım gidebilmek için bu maça. Ancak ne hikmetse akreditasyon talebim geri çevrilmişti. Madem öyleydi, en azından 1998 Dünya Kupası'nı ekran başından kalkmadan izlediğim gibi izleyebilecektim.

Slovakya, sonraki turlarda olacağı düşünülen bir takım değildi. Bulunduğu grupta da bir sonraki tura kalamasaydı kimsenin şaşırmayacağı bir ekipti. Ancak kadrosundaki oyunculara tek tek bakınca ters bir takım olma ihtimallerini ortaya çıkıyordu. Skriniar, Lobotka, Duda, Vavro, Pekarik gibi önemli liglerde önemli takımların önemli oyuncuları vardı kadroda. İngiltere ile kıyaslanabilir değillerdi, ancak oynadıkları grup maçlarında ilk yarıda ilk golü atan ekip olmaları bu maçta bir sürpriz yaşanması ihtimalini arttırıyordu. İngiltere'nin oynadığı oyunun da buna yardımcı olabilme ihtimali yüksekti.

Maçın orta hakemi Halil Umut Meler'di. Maçın hemen başında oyuncunun kim olduğuna bakmadan kartlarını doğru ve yerli yerinde kullanmaya başladı. 20 dakika dolmadan 4 kişi sarı kartı görmüştü sahada. İkinci bir Istvan Kovacs performansı olur mu diye düşündürtüyordu. Aynı şekilde Slovakya'ya baskılı ve tempolu oyunuyor kaptığı toplarla hızlı çıkıp gol arıyordu. İngiltere'den daha etkili bir hücum performansı gösteriyorlardı. Tehlikeli hücumlarını sürdürürlerken rakiplerine de tehlikeli şut şansı vermemekte gayretliydiler. İlk yarının tam ortasını yeni geçmişken Slovaklar Schranz'ın ayağından bir gol bularak yine öne geçmeyi başardılar. Bu dakikaya kadar da İngiltere'nin herhangi bir net gol girişimi olmamıştı. Uzun bir süre de olacak gibi görünmüyordu. Saka ile daha hareketli bir oyunları olsa da tahmin edilebilirlikleri yüksekti. Durdurulmaları mümkündü.

Southgate'in elinde sihirli bir değenek yoktu tabii ki. Ancak aşağı yukarı aynı oyuncularla, çok daha iyi ve etkili oyunlar sergileyebilmiş olmasından kaynaklanıyor ki bu takımın daha iyi olması bekleniyordu. Devrenin başında da ekibin bu turnuvada demirbaşı olan Foden'ın ayağından bir gol geldi. Ancak sol bek olmayan sol bek Trippier'in pasında ofsayt pozisyonunda kalmıştı genç yıldız. İngiltere mevcut 11'iyle bir türlü kilidi açamıyordu. Aynı oyuncuların ilk 3 maçta da bir şey yapamamış olmaları Southgate'in fikirlerinde bir değişime yol açmamıştı. 66'daki Cole Palmer değişikliğinden sonraki oyuncu değişikliği 84'üncü ve 90'uncu dakikada gelmişti İngiltere'den. Bu açıkça yedek kulübesine o kadar da çok güvenmediğini gösteriyordu Southgate'in. Maça başlayan 11 skoru değiştiremezse kulübeden birini sürmek çözüm getirirdi çoğu zaman ama bu İngiltere için bunu söylemek zordu. Turnuvada pek de dillendirilmeyen bir sıkıntıydı bu Southgate için.

Halil Umut Meler, 6 dakika uzatma verdiğinde, İngiltere'nin bir geri dönüş yapma ihtimali de biraz yükselmişti. Son dakika gerginlikleri her türlü hataya ya da mucizeye açıktı. Yedek kulübesinden umduğunu bulamayan Southgate'in istifa mektubunu cebine koyduran gol 90+5'te Bellingham'dan geldi.

İkinci turda uzatmaya giden ilk maçtı. İngiltere uzatma devresinin ilk dakikalarında Harry Kane ile öne geçerek, şok içindeki Slovakya'nın morallerini iyice bozmuştu. Yoruldukları da belli olan Slovaklar kalan yarım saatte sonucu değiştirmekte zorlanıyordu. İngiltere tüm tartışmalarına karşın İsviçre'nin rakibi olmak için bir sonraki maç gününü beklemeye koyuldu Halil Umut Meler'in düdüğüyle.

Gidemediğim mücadeleye yan gözle bakarak da nankörlük edecek değildim. Günün ikinci maçında Gürcistan'ın performansını daha çok merak ediyordum. Slovakya İngiltere'yi saf dışı bırakıyordu az kalsın. Benzerini Portekiz'i yenen Gürcüler yapabilir miydi? İlk 20 dakika içinde hızlı ve şok hücumlar yaparak rakibi üzerine giden Gürcistan takımı, golü bulduğunda tabela 18'inci dakikayı gösteriyordu. Turnuvadaki kendi kalesine atılan gollere biri daha eklenmiş ve Le Normand Gürcistan'ı 1-0 öne geçirmişti. İyi kapanıp skoru tutarak İspanya'dan gol yememek mümkün gibi gözüküyordu. Daha önce bu tür oyunlarla İspanya'nın saf dışı edildiğini görmüştük. İlk yarıyı da skor avatajıyla kapamaya yakındı Gürcüler. Ancak Rodri, takımının kaçırdığı sayısız fırsatın ardından topu ağlara 39'uncu dakikada göndermeyi başardı. Devreye en azından 1-1'le girmek rahatlatıcıydı şampiyonluk adayı için.

Turnuvada İspanya adına hem savunmada hem hücumda harika işler yapan Fabian Ruiz bir kez daha sahne aldı devre başında. Yamal'ın kestiği ortayı bu sefer kafayla ağlara göndererek skoru ele geçirmesini sağladı takımının. Bu avantajı elde etmesiyle birlikte oyunu elinde tutmaya başladı İspanyollar. Gürcistan'ın maç boyunca uygulayabildiği tek planı vardı. Ancak onlar da bu planı iyi uyguluyorlardı. Kaptıkları toplarla kanatlardan hızlı bindirmeler yaparak rakibin arkasına sarkmaktı plan. Ancak enerjileri tükenmekteydi. Son 15'e girilirken maçın ve bu turnuvada İspanya'nın hücumdaki yıldızlarından başı çeken Nico Williams harika bir gol atarak skoru 3-1'e getirdi. Mücadelenin kalan kısmı “ole ole ole” nidalarıyla yağmurun altında oynanıyor, İspanya Dani Olmo ile skoru 4-1 yaparak muhtemelen 'ben gitmediğim için turnuvanın en çok gol atılan maçlarından birini' Köln'de bizlere izletiyordu.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa