03 Temmuz 2024 04:58

‘Temmuzda zam şart’ diyenler temmuzu bir fırsata çevirebilir!

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel

Paylaş

Temmuz ayı, TÜİK enflasyonunun bile yüzde 60-70’lere çıkmasından beri, sadece emekliler için değil ücret ve maaşla geçinen milyonlarca (hatta on milyonlarca) işçi ve emekçi için ücret ve maaşlara “zam ayı” oldu.

Bu yıl enflasyonun yüzde 75’i aşması karşısında temmuz ayı zam beklentisi çok daha önem kazandı.

Ama sermaye iktidarı için tam tersi oldu. 2022 ve 2023 temmuzlarında emeklilerin yanı sıra asgari ücretli işçilere de temmuz zammı yapılmış, böylece asgari ücretliler için de “zam ayı” olmuştu. Ancak bu yıl iktidar, asgari ücrete temmuz zammı yapılmayacağını, emeklilere de yasada zorunlu olan geçen altı ayda yaşanan enflasyon kaybı dışında bir zam yapılmayacağını açıklayarak temmuz ayındaki ücret ve maaşlara zam beklentisini kırmayı amaçladı.

Oysa son yıllarda temmuz ayı sadece emekliler ve asgari ücretliler için değil tüm işçiler ve emekçilerin ücretlerine zam talebinin yükseltildiği bir aya dönüşmüştü. Nitekim bu yıl İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu (İİSŞP) “Geçinemiyoruz” ve “Temmuzda ücretlere zam şart” diyerek tüm iş kollarındaki işçiler ve emekçiler için zam talebini bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurmuştu.

Sermaye iktidarı ise sadece son iki yıldır yaptığı asgari ücrete “temmuz zammı” yapmayarak değil aynı zamanda haziran ayının 20’si dolayında yapılacağı belirtilen benzin ve motorine zammını 26 Haziran’dan sonraya erteleyerek ve yüzde 38’lik elektrik zammını da 1 Temmuz’da yaparak TÜİK’in haziran ayı enflasyonunu yaklaşık 1.5 puan küçülttü! Böylece, emeklilere yapılacak temmuz zammının 1.5 puanlık bölümünü daha zammı yapmadan geri almış oldu!

“Koskoca iktidar böyle bir emek, zaten ayda 10 bin TL’ye mahkum ettiği emekli düşmanlığı yapmaya tevessül eder mi?” demeyin. Sermayeye hizmet için iş başına gelmiş, getirilmiş olanların için işçi-emekçi hakları düşmanlığı dediğinde olmaz denilecek, yapmazlar denecek bir sınırı yoktur. Olmadığını işçilerin, emekçilerin hak ve talepleri söz konusu olduğunda onların kendilerini hiçbir siyasi, ahlaki, vicdani,.. değerle sınırlamadığını yıllarda daha sık ve daha açıkça görüyoruz.

HERKESTEN SAKLANAN ‘TASLAK’ PATRONLARA GÖNDERİLMİŞ OLMALI!

Bu yıl temmuz ayının bir özelliği de enflasyonla mücadele için “kemer sıkma programı”, “acı reçete”, “acı ilaç” da denilen Erdoğan-Şimşek’in programının uygulamaya sokulması için ilk adımların atılacağı ay olmasıdır. Bunu Şimşek bir ay kadar önce, “Son bir yıl bu programın hazırlığını yaptık. Artık uygulamak için harekete geçiyoruz” diyerek ilan etmişti.

Nitekim hazırlanan uygulama programı henüz resmen açıklanmasa da kamuoyunu sızdırıldı! Ve bu “vergi paketi” olarak da nitelenen bu önlemler dizisi olarak sızdırılan metinden hiçbir tereddüde yer bırakamayacak biçimde anlıyoruz ki iktidar bu paketle esası işçi sınıfı ve emekçilerden alınıp en zenginlere servet aktarılması olan 22 yıllık AKP iktidarının ekonomik programının en acımasız bir versiyonuna karşılık geliyor.

Önümüzdeki gülerde Meclis gündemine alınacak ve bu ay içinde AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla yasalaştırılması amaçlanan bu Erdoğan-Şimşek üretimi yasa taslağı henüz kamuoyuna resmen açıklanmadı. Ancak Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, henüz kamuoyuna resmen açıklanmamış olan programın 1 Temmuz pazartesi günü yapılacak bir toplantıyla “reel sektör temsilcisi” dedikleri TOBB, TÜSİAD, MÜSİAD, TİM… gibi patron örgütlerinin temsilcilerinin beğenisine sunulacağını açıkladı!

Bu programın patronlara sunulmasının iki nedeni olabilir:  

1- Patron temsilcilerinden program için yeni öneriler almak,

2- İktidarın patronlara hizmette ne kadar kararlı olduklarını ifade etmenin bir fırsatı olarak değerlendirmek!

Sendikalardan, emek örgütlerinden gazetecilerden, emek kamuoyundan sır gibi saklanan bu taslağın patron temsilcilerine gönderildiği onlardan öneri ve eleştirilerinin istendiği apaçık. Çünkü sermaye medyasında paketle ilgili patronların istek ve önerileri günlerdir tartışılıyor.

EMEKÇİLER TEMMUZU BİR FIRSATA ÇEVİRMELİDİR!

Peki, patronlardan öneriler almak ve onları böyle bir programın ekonomiyi kurtarmanın tek yolu olduğuna ikna etmeyi dert edinen Erdoğan ve Şimşek’in, bu faturayı ödetmek istedikleri “İşçilerin, emekçilerin önerilerini ve taleplerini dikkate almak için bir girişimleri var mı, böyle bir dertleri var mı?” denirse bu sorunun yanıtı çok açıktır: Hayır!

Oysa bu vergi paketinin asıl omurgası, yeni vergileri de emeği ile geçinenlerden almak olmasına karşın vergiyi almayı amaçladıkları işçilerin, emekçilerin nasıl bir vergi düzeni talep ettiklerini umursamıyorlar.

Oysa son yıllarda Türk-İş, DİSK, Hak-İş gibi konfederasyon merkezleri ve kamu emekçisi sendikaları, TMMOB, TTB gibi emek ve meslek örgütleri “adil bir vergi düzeni” taleplerini daha çok öne çıkarmaktadır. Hatta bugüne kadar pek bir araya gelmeyen Türk-İş, Hak-İş ve DİSK “adil bir vergi düzeni” talebiyle (Girişimlerin etkinliğinden bağımsız olarak) ortak girişimler yapmaktadırlar. Ama iktidarın zaten mevcut vergi sisteminde toplam vergi yükünün yüzde 90’ının doğrudan ve dolayı vergi olarak ödeyen işçi ve emekçilerin nasıl bir vergi düzeni istediklerini umursamadıkları gibi hasbelkader gündeme gelen “servet vergisi” ve “Borsa işlemlerinden binde 1-2 vergi almak” gibi önerileri bile bu taslağa koymamışlardır.

Dahası Şimşek, pazartesi günü çıktığı Bloomberg TV’de Türkiye’de asgari ücretin düşük olmadığını, birçok gelişmekte olan ülkeden yüksek olduğunu, asgari ücrete zam yapılmayacağını ama enflasyonun düşmeye başlamasıyla asgari ücretlinin gelirinin reel olarak artacağını iddia ederek asgari ücretlilerin yaşadıklarından ne kadar habersiz, daha doğrusu ne kadar umursamaz olduğunu (olduklarını) göstermiştir.

Temmuz ayı işçilerin, emekçilerin yaşamlarının ne kadar zorlaştığını umursamayanlara bunun hesabını sormak için bir fırsat sunmaktadır. Çünkü temmuz ayından emeklilerin, her sektörden işçi ve emekçinin son günlerde hayli yaygınlaşan “Bütün ücret ve maaşlara zam şarttır” etrafında birleşerek sermaye ve iktidarı karşısında dikilmesi için bir fırsattır! Ancak sendikalar, emek örgütleri, mücadeleci sendikacılar ve sendikalar, ileri işçi ve emekçilerin, her çeşitten emek gücü çevreleri bu fırsatı gerçeğe çevirmek için gerekli adımları attıklarında mümkün olabilecektir! Bu yapıldığı ölçüde temmuz bir ücret ve maaşlara “zam ayı” olurken yapılamadığı ölçüde de hayal kırıkları ayı olacaktır.

Çünkü eğer işçiler ve emekçiler talepleri arkasında gerektiği gibi birleşmezlerse kendileri için sonraki aylar özellikle sonbahar ve kış ayları daha da zor geçecektir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa