03 Temmuz 2024 15:50

İtalyan İşi!

Avusturya'yı eleyen A Milli Takım oyuncularının sevinci

Fotoğraf: AA

Paylaş

Sabah erkenden trenle yola koyuldum Leipzig'e varmak için. Bu sefer eyalet içinde gezmediğim için bedava yolculuk yapma imkanım pek mümkün değildi. UEFA ve Deutsche Bahn'ın turnuva sırasında akredite ya da biletliler için sunduğu ucuz biletlerden yararlandım. Leipzig ülkenin bir diğer köşesi. Doğu'nun incisi! Çok klişe gibi gözükse de, mimarisiyle, müzikte yaşadığı rönesansla, edebiyat dünyasıyla olan bağları ve son dönemde Berlin'e yakınlığı nedeniyle sanatçılar için alternatif bir kente dönmesi, Leipzig'in konumunu önemli hale getiriyordu. Bugün için ise Türk mahallesine dönmüştü çoktan. Öğlen kente vardığımda taraftarlar da yerlerini almaktaydı. Stadyuma gitmeden önce uzun süredir göremediğim arkadaşımla hasret gidermiştik. Onu Romanya-Hollanda maçını birlikte izleyeceği Romanyalı arkadaşının yanına bıraktıktan sonra stadyum yoluna geçtim.

Leipzig Stadyumunun etrafında taraftarların bir araya gelebileceği büyük alanlar vardı. Mücadelenin başlamasına 3 saatten az kalmıştı ve taraftar yürüyüşü sonrası tüm taraftarlar stadyuma girmek için hazırdı. Basın akreditasyon odasına geçtiğimde Romanya maçına bakarken meslektaşlarımla sohbet ediyorduk, Türkiye maçıyla ilgili. İnanç eksikliğiyle birlikte, turnuva yorgunluğu bir araya gelince, ay yıldızlı takımın eleneceği kanısı hakimdi. Sadece basın odasında değil dinlediğim takip ettiğim konuştuğum çoğu kişi Avusturya'nın turu geçeceğini düşünüyordu. Evet çok iyi futbolcuları vardı, ama Türkiye'de yıldız tozu vardı. Belki de ilk kez bir araya gelen gençlerle tecrübelilerin oynadığı bu turnuvada takımın ne yapacağı hakkındaki belirsizlikti bunu düşündürten.

Karşılaşma öncesi UEFA ters köşe yapmıştı bana. Portalda yerimi taraftarın hemen önünden seçmiştim ancak basın tribününde en arkadaydım. Numaralandırma sistemlerinde bir farklılık vardı. Taraftarlar çoktan yerini almıştı bile. Yine kadrolar okunurken en çok Arda'nın ismine tezahürat yapıldı.

İlk dakikasından itibaren, turnuvadaki bazı maçların 90 dakikasında olmamış aksiyonları izleyerek başladık. 14. saniyede Avusturya defansın arkasına sarkmak istedi. Ofsayttalardı ve Mert Günok topu almıştı. Hemen sağ kanadına aktardı. Arda, Barış Alper'i defans arkasına kaçırdı bu sefer de. 31. saniyede Türkiye korner kazanmıştı. Ve 57. saniyede gol geldi. Arda nefis kullandı korneri. Altıpasta çizgiden çıkarmaya çalışan savunma başarılı olamadı. Merih çok iyi takip ettiği topu üst ağlara vurdu.

Devamında Avusturya'nın çaprazdan şutu uzak direkten auta çıktı. Maçın 5'inci dakikasında kullanılan Avusturya korneri tehlikeli olmuştu. Arka direğe sızan topa Baumgartner'in müdahale etmesine Merih Demiral engel oldu.

Avusturya sert ve baskılı oynuyor, milli oyuncuları hırpalıyordu. Hakan'ın yokluğunda kadroda değişiklik diziliş anlamında da kendini göstermişti. Joker oyuncu Kaan Ayhan, bu maçta sağ stopere geçerek savunmadaki stoper sayısını üçlemiş, yer yer de oyunun kurulumunda yüksek katkı vermeye hazırdı.

Arda, Hakan'ın yokluğunda duran toplarda daha cesurdu. Orkun ile konuştu. Serbest vuruşu o kullandı. Tehlikeli ve sert bir şekilde gönderdiği top kornere gitti. Kornere giden her topta Arda köşe noktasına ilerlerken kale arkasındaki Türk taraftarlar tezahüratların şiddetini arttırıyordu.

İlk 20 dakikada endişe yaratan Avusturya ataklarının sıklığı azalmıştı. Sahaya kaptan olarak da çıkan Kaan Ayhan, Arda ve Orkun orta sahada ikili olarak oyun kurmaya Kenan ve Barış'ı kaçırmaya çalışıyordu. Rakibin sert oyunu topu ayakta tutmayı engelliyordu Türkiye'nin. Arda kaptığı topları zaman zaman bencilce değerlendirse de Barış ve Orkun'la takımı iyi çıkarıyordu ileriye. Merih golün etkisiyle ilk dakikadan itibaren canla başla mücadele ediyordu. Her maç böyle oynamaya devam etse ne iyi olacaktı. Avusturya'nın kullandığı köşe vuruşunda altıpasta kimseye değmeden geçen top yürekleri ağızlara getirmişti ve uzaklaştıran yine Merih'ti.

İlk yarı başlayan yağmur şiddetini azaltmıştı. Avusturya da hücumlarını ikinci yarının ilk 10 dakikasında arttırıyordu. Arnautovic, Laimer, Gregoritsch gol pozisyonlarından yararlanamamıştı. İlk bir saati doldurmadan beraberliği yakalamaya niyetliydi ancak Mert Günok geçit vermemekte ısrarcıydı. 59'da yine bir korner kazanmıştı Türkiye. Arda bir kez daha topu istediği yere istediği biçimde atabildiğini göstermişti. Tam olarak Merih Demiral'a gönderdiği köşe vuruşunda skor 2-0 oluyordu. Ralf Ragnick iki oyuncu değiştirerek müdahale etti oyuna. Avusturya hız kesmemiş ataklarını devam ettirmişti. İki golünü köşe vuruşundan bulan Türkiye'ye köşe vuruşundan cevap vererek skoru son 25 dakika için gerilimi arttıracak konuma getirdi. Yağmur şiddetini artırmış, Avusturya'nın atakları daha korkutucu olmaya başlamıştı. Euro 2008'i hatırlatan bir sağanak vardı. Sanki o turnuvadan kopup gelmiş gibi bir maçtı.

Rakibin baskılı ataklarına Barış Alper'in kontra atakta ileri çıkıp korner çizgisine inerek ortaya çıkardığı pasla cevap vermek istemişti Türkiye ancak desteğe gidebilecek hali kalmamıştı orta sahanın.

Mert Günok Avusturya'nın ataklarında sağlı sollu ortalarında kalesini gole kapamayı sürdürüyordu. Her hücum kalp krizi yaşatırcasına geriyordu tribünleri. Avusturya'nın kimi hücumlarında A Milli Takım savunmacıları kendilerini de siper ederek engelliyordu şutları. Oyuna sonradan giren Grillitsch'in şutu “Umarım kimseye çarpıp kaleye gitmez” temennisiyle Mert'in kapattığı yere gitti. Son 15 dakikada her şeyi yapıyor, gol atmak için her yolu deniyordu Avusturya.

Yorulduğu ve oyundan kopmaya başladığı belli olan Arda Güler 77'inci dakikada oyundan çıkarken Montella'yı ıslıklayanlar da oldu. Yanında Kenan Yıldız da çıktı. Mücadelesi iyi ama verimlilik açısından düşüktü Kenan. Yerine giren Kerem Aktürkoğlu ile Okay Yokuşlu rakibe direnç gösteren iki isim olacaktı. Kerem'in topu ayağında tutup akılcı paslarla takımı hücuma çıkarma girişimleri Barış'ın topa yetişemediği koşularla sonlansa da

80'inci dakikada Avuturya'nın sağ koridordan getirip arka direğe çıkarttığı pasta Kaan Ayhan çok iyi kademeye girmişti. Orkun Kökçü de çıkıp İrfan Can Kahveci'ye bıraktı yerini. Geçiş hücumları için etkili olması beklenmişti. Ancak top bir türlü istediği gibi ona gelmiyordu. Mert, az kalsın rakibin yandan gönderdiği ortasında boşa çıkıyordu. Her hücumdan sonra Avusturyalı taraftarlar da daha coşkulu destek veriyordu takımlarına. Son saniyelerde Baumgartner'in kafa vuruşunda Mert Günok'un çıkardığı top maçı anlatan gecenin fotoğrafı olarak akıllara kazındı.

Türkiye son 8 takım arasına kalmayı başarırken artık tam bir İtalyan takımı gibi oynuyordu. Maça ve rakibe göre taktik ve kadroyla sahaya dizilip sonuca giden bir ekip yaratmıştı Montella. Maç sonunda kornerden iki gole imza atan Merih Demiral da verdiği röportajda maça özel köşe vuruşu çalıştıklarını ve bu konuda Selçuk Şahin'in önemli katkılarının olduğunu vurgulamıştı.

Turnuvaya başlayan 5 İtalyan hocadan sadece Montella devam ediyordu sahaya çıkmaya. İtalyan taktisyenliğinin yükseldiği ve tercih edildiği son yıllarda bir İtalyan hocaya sahip olmak Türkiye'nin ilerleyen turlarda da şansını arttıracak. Hollanda'ya da başka bir taktik, farklı bir kadroyla çıkacağından şüphem yok. Maçın sonunda Leipzig tren garında konuştuğum Avusturyalılar da, “bizim taktiğimizi uygulayın yenersiniz Hollanda'yı” derken dönerlerini mideye indiriyorlardı. Döner'in Şinitzel'den daha iyi olduğu kabul görmüştü!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa