05 Temmuz 2024 04:08

MEB’in ağları: ‘Değerler kulübü’, ‘sosyal etkinlikler’ ve ‘zanaat atölyeleri’

Fotoğraf: Tezcan Solmaz/DHA

Paylaş

MEB hiç durmuyor, piyasacı/rantiyeci ve dinci anlayışla ağlarını bir bir örüyor. Bu ağın üç yeni parçası daha ikisi “Sosyal Etkinlikler” ve “Kulüp Danışmanı Görüşü” şeklinde karneye yansıtılmış, biri “Zanaat Atölyeleri” altında uygulamaya sokulmuş bulunuyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da değişikliğe gidiliyor, Bakanlığa bağlı akademi oluşturulması öngörülüyor, merkezi hiyerarşi ve güvencesizlik artırılıyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu gelecek yazılara bırakalım. Bugün, kulüp ve zanaat atölyeleri ne anlama geliyor, ona odaklanmaya çalışalım.

DAVRANIŞLARDAN KULÜP SOSYAL ETKİNLİKLERİNE

İki hafta önce yazmıştım, karneler artık değişmiş bulunuyor, “Davranışlar” karneden çıkarılmış, “Sosyal Etkinlikler” ve “Kulüp Danışman Öğretmenin Öğrenci Hakkındaki Görüşü” karneye eklenmiş bulunuyor.

Sosyokültürel etkinlikler elbette eğitim ve okulun temel parçalarından biridir, kaldı ki insan zaten sosyal bir varlıktır, eğitimin ve okulun kendisi zaten sosyal bir etkinliktir.

Bazı eğitimcilerin eleştirdiği üzere davranışların izlenmesinin ve puanlamasının da çok objektif yapılamadığı ileri sürülebilir. Sosyal etkinlikler sosyal duygu ve gelişime daha uygun olabilir, izlenmesi ve puanlaması da daha nesnel yapılabilir.

Ancak okullarda kulüp etkinliklerinin öne çıkarılması ve karnede sosyal etkinlikler ve kulüp danışman öğretmeninin görüşüne yer verilmesi; mevcut eğitim ve öğretim tarzının bilimsel pedagojik kaygılarla ve ilkelerle yeniden düzenlenmesinden daha çok dönem başında tüm okullara zorunlu tutulan “Değerler Kulübü” ve ÇEDES türü projelerle birlikte devreye sokulmuş bulunmaktadır. Sosyokültürel etkinliklerin odağının “milli”/dini ve “manevi değerler” temelinde bir tür dini tebliğcilik ve dinin amel boyutunun okulla ilişkilendirilmesi ve pratiğe geçirilmesine yönelik olduğu ÇEDES projesi dikkate alınmak üzere öngörülebilir.

Sosyal etkinliklerin planlanması ve gerçekleştirilmesi temel olarak kulüpler üzerinden tasarlanmaktadır. Bu durumda kulüp anlayışını irdelemek gerekmektedir. Anglosakson, özellikle de ABD odaklı bir toplumsallaşma veya toplum yönetimi anlayışını oluşturmaktadır ki daha arkasında lonca/ tekke zaviye/ ahilik anlayışı yer almaktadır.    

Max Weber, değerler, din, mezhep ve kulüplere dair uzun değerlendirmeler yapmış bulunuyor: “Amerika’daki, gizli oyla girilen dini mezheplerin, bunlara benzer sayısız kapalı derneklerin ve kulüplerin siyasal ve toplumsal öneminin ayrıntılarına burada giremeyiz. Geçen kuşaktan tipik bir Amerikalının (Yankee) yaşamında hep böyle kapalı dernekler yer almıştır. Başta, okuldaki Erkek Çocuklar Kulübü, sonra Atletizm Kulübü, Yunan Harfi Derneği, daha sonra başka türlü bir öğrenci kulübü, sonunda da sayısız iş adamları ya da burjuva seçkinler kulüplerinden biri, büyük kent plütokrasisinin kulüpleri. Üye olabilme yükselme yolunun açılması demektir, özellikle kişinin kendi öz duyguları önünde bir belge edinmesi, kişinin kendini “kanıtlaması” demektir. Herhangi bir kulübe (ya da yarı cemiyete) kabul edilmeyen bir kolej öğrencisi bir tür paryadır. (Üyeliğe alınmayanlardan kendilerini öldürenler olduğunu biliyorum.) Bir kulübe ya da derneğe üye olamayan iş adamının, tezgahların, teknisyenin ya da doktorun da başarısı kuşkuluydu. Bugün, benzeri birçok kulüp, çağdaş Amerikan kalkınmasını temsil eden aristokratik statü gruplarına yol açan eğilimlerin öncüsüdür. Böyle statü gruplarının, bir ölçüde yalın plütokrasiye karşıt olmakla birlikte, onun yanında geliştiğini hatırlatalım./ (…) Amerika’da eski gelenek mirasçıdan çok kendi kendine yükselmiş olana saygı duyardı ve toplumsal onura giden yol, seçkin bir kolejin kibar çocuklarına özgü derneklerinden birine üye olmaktan, daha önceleriyse seçkin bir mezhebe üye bulunmaktan geçerdi (Örneğin, New York’taki kiliselerinin sıralarında yumuşak yastıklar ve yelpazeler bulunan Presbiteryen mezhebi). Zamanımızda seçkin bir kulübe üyelik her şeyden önde gelmektedir. Ayrıca, kişinin evinin nerede olduğu (orta büyüklükteki kentlerde hiç eksik olmayan “belli bir sokak”ta), ne giydiği ve hangi sporu yaptığı da önemlidir, ilk göçmenlerden, Pocahontas ve başka yerli hanımefendilerden gelmiş olmanın önemsenmesi çok yenidir. Daha fazla ayrıntıya burada yerimiz yok. Plütokrasinin soy ağaçlarını ortaya çıkarmakla uğraşan yığınla tercüme bürosu ve her türlü acenteler vardır. Sık sık gülünce varan bu olguların hepsi de genel olarak Amerikan ‘sosyetesi’nin Avrupalılaştırılması alanına girer.” (Weber, Sosyoloji Yazıları, s.392-393).

Kulüpçülük; mezhepçiliğin, tarikatçılığın, loncacılığın modern terimlerle ifadesini oluşturmaktadır. Bu anlayış kişi veya grubu/toplumu özerk/özgür tam kişi sayma yerine bağlı olduğu loncasına/ mezhep ve tarikatına, yani kulübüne göre değerlendirme, bunlarla yönetme zanaatına karşılık gözükmektedir. Diğer yandan hak ve özgürlük mücadelelerini, siyaset, sendikacılık ve DTÖ-Demokratik Kitle Örgütlenmelerini de kırma/sönümleme aracı olarak öne çıkarılmaktadır.

ZANAAT ATÖLYELERİ: GÜNLÜK 6 SAAT İŞÇİLİĞE HAZIRLAMA VEYA MESLEK, LONCA, AHİLİK VE FÜTÜVVET

MEB’in resmi web sayfasında 3 Temmuz tarihli “Öğrencilere temel meslek becerilerini keşfetme imkanı sunan ‘Zanaat Atölyeleri’ açıldı” diye haber yer alıyor. “Beceri geliştirme programı kapsamında, ortaokul 7. sınıftan itibaren öğrencilerin meslek liselerinde ücretsiz katılabildiği uygulama, 10 ilde 196 okulda hayata geçirildi.” (…) “Beceri geliştirme programı ile resmi ve özel örgün ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında en az 7. sınıf düzeyinde öğrenim gören istekli öğrencilerin temel mesleki becerileri kazanmaları, mesleğe erişiminin kolaylaştırılması ve mesleği sevdirme hedefleniyor. Bu kapsamda, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında uygulanan alanların temel becerilerini içeren derslere ait modüler programlardan yararlanılarak 55 modüler kurs programı hazırlandı. Günlük eğitim süresi en fazla altı ders saati olarak uygulanan kurslara devam eden öğrencilerden herhangi bir ücret alınmayacak. Beceri geliştirme programlarını başarıyla tamamlayanlara Bakanlıkça belirlenen modül başarı belgesi verilecek ve verilen belgeler öğrencinin e-portfolyo’suna işlenecek.”

Alandaki öğretmenlerin ilk bilgilerine göre, bu kurslar daha çok bilgisayar, elektrik, elektronik, yenilenebilir enerji, el sanatları, konaklama gibi alanlarda açılıyor.

Bu kurslar çok yeni sayılmaz, geçmişte de kurslar açıldı. Öğrenci ilgisinin geçmişte çok yüksek olmadığı, kursların çok ciddi sürmediği söylenebilir. “Zanaat Atölyeleri” nasıl sürecek, bu yaz ilk örnekleri görmüş olacağız.

Ama “Zanaat Atölyeleri”nin geçmiş deneyimlerle niyet ve uygulama olarak aynı olmadığı, MESEM uygulaması ile anlaşılmış bulunuyor.

Aristoteles’in iki sorusu: “Neler yapılabilir” ve “Ne yapılmalı”. Aristoteles’e göre her rejimin yapacakları ile ilgili tercihleri, her rejimin bir erdemi var. AKP’nin, MEB’in tercihleri ortada. MEB’in fikri ile zikri, dinciliği ile dinci uygulamaları bir süreklilik arz ediyor: Kafayı dinciliğe, fakiri işçiliğe hazırlıyor. Değerler Eğitimi, mesleki eğitimde ve çıraklıkta lonca-ahilik-fütüvvet’in öne çıkarılması, şimdi çıraklığın farklı bir adlandırmayla “Zanaat Atölyeleri” ile 12-14 yaş grubuna indirilmesi, karnelerde Sosyal Etkinlik ve Kulüp Danışmanı Görüşü… hepsi bir bütünün parçasını oluşturuyor; kapitalizm/rantiyecilik ve dincilik bloku, neoliberal muhafazakar otoriterlik veya benim Türkiye deneyimine uygun güncel adlandırmam ile mütaşerik oteriterlik -müteahhit, taşeron, tarikatçı, şeriatçı şerikliği-.

XII. ELEŞTİREL PEDAGOJİ KONFERANSI

Ankara’da vakti olanlara kaçırmamaları için bir hatırlatma: Ankara Eğitim Bilimleri Fakültesinde üç gündür XII. Uluslararası Eleştirel Pedagoji Konferansı sürüyor (3-6 Temmuz). Bugün ve yarın da önemli paneller/konuşmalar var.

Euro 2024
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...