Fitch’e bak; dümdüz söyledi!
Fotoğraf: AA
1 trilyon 200 milyar lira! Bu yıl hazineden ödenecek faiz tutarı…
Devlet borç almış ödeyecek…
İyi de kimin için almış o borcu?
Sorsan ‘senin için’ (Emekli, işçi, emekçi, yetim, yoksul vs. için) der.
Ama hiç de öyle gözükmüyor. Diyor ki emekliye… ‘senin sefalet aylığına zam yok.’ Ama faiz ödemesine devam.
Seneye… 1 trilyon 810 milyar lira…
2026’da ise… 2 trilyon 295 milyar lira…
Üç yıllık orta vadeli programda öngörülen ödenecek faiz tutarları bunlar; senden benden kısacağını söylüyor ama faiz ödemesi artıyor.
Demek ki… Bizim için değil bu borç!
***
Bütçe açık vermiş… İyi de para kimin için harcanmış, bütçe niye açık vermiş!
Sorsan senin, benim için!
Ne diyor Mehmet Şimşek… Mealen şöyle: “Muhalefetin iteklemesi ile emeklilikte yaşa takılanları emekli ettik, bize 724 milyar TL’lik yükler.”
İyi de… Çalışandan toplanan primler ile emekli maaşları dahil SGK’nın tüm giderleri denk.
İlk 4 ay… Aktif sigortalılardan tahsil edilen prim yaklaşık 1.2 trilyon lira. Emekli ve hak sahiplerine ödenen aylık ile çeşitli sosyal kesimlere yapılan ödemeler de bu düzeyde.
Bu durumda devletin borçlanmasının başka bir izahı olmalı! Öyle değil mi?
***
Şimşek’in başka bir suçlusu daha var; diyor ki… “Asgari ücreti vergi dışı bıraktık bize yükü 690 milyar lira…”
Yahu ‘adam’ insafın kurusun!
Kümesteki kaz gibi yolunmuş bordro mahkumu emekçi, sen hâlâ kalkmış ‘asgari ücretli’ diyorsun.
Toplanan vergiye bir bak!
Toplam 1 milyon 100 bin Kurumlar Vergisi mükellefi var. Şirketlerin büyük çoğunluğu ya zarar gösteriyor ya da çok cüzi tutarda kâr beyan ediyor.
Onları yolamıyorsun.
Büyük kazananlar da kârlarının yüzde 25’ini vermeleri gerekirken, bin bir yolla anca yüzde 2.5’unu veriyorlar.
Vazgeçilen vergilere bak! Yüzde 75’i Gelir ve Kurumlar Vergisi… ‘Muaf’ denmiş, ‘istisna’ denmiş alınmamış.
Bu yıl da 2.2 trilyon vergiden vazgeçeceksin. Asgari ücretliler mi battı gözüne, ‘yük’ diye!
YÜKLÜYE AZICIK BİLE DOKUNULAMIYOR!
Oysa…
Emekli ‘yük’, ‘asgari ücretli yük’ denilip onlara verilen enflasyonla geri alınırken asıl ‘yüklü’lere (deveyi hamutuyla götürenlere) dokunulamıyor.
Misal, garanti ödemesi yapılacak müteahhitler.
‘Azıcık dokunulacak’ denildi. Hazine garantili yol, köprü, havalimanı ve hastane yapan firmaların kurumlar vergisinin ‘yüzde 5’ artırılacağı iddia edildi.
‘Galiba onlara verilenin de ucundan azıcık alınacak, pilavlık’ diye sevinilecek gibi olundu ama nafile!
‘Ödeme garantili’ 44 şirketin 37’si zarar bildiriyormuş. Yani kâr etmiyorlarmış bu yüzden onlardan vergi almak mümkün değilmiş!
Bu ‘yüklü’ler bize yük, devlete değil. Devlet baba bizden alacak, onlara bu yıl 162 milyar lira ödeme yapacak.
Köprü ve otoyollara 73 milyar… Şehir hastanelerine 83 milyar lira… Gerisi ise havalimanı vs…
1 Temmuz’dan itibaren Osmangazi Köprüsü’nde geçen bir araçtan, müteahhit 399 TL geçiş ücreti alacakken, devlet o araç için 1.409 TL daha ödeyecek, müteahhide. Çünkü köprüden geçiş 1808 lira. Aracıyla geçenden alınanın üstünü devlet tamamlıyor.
Bir asgari ücretliden vergi almadığında günde sadece 100 liradan vazgeçen devlet, her bir araç için çatır çatır müteahhide 14 katını veriyor.
***
Devlet, enflasyonist ortamda ‘büyük’ servet edinenlere de… ‘Çılgınca’ tüketecek geliri olanlara da ucundan olsa bile dokunmayacak.
“Zarar ediyorsun, çok az vergi ödüyorsun ama o zaman sen o villayı, o lüks arabayı, yatı, katı, jeti ne ile alıyorsun” denilmeyecek.
Gelirle gider arasındaki devasa fark, vergilendirilmeyecek!
‘Vergi tabanı genişletilecek’ söylemine inandırıcılık katsın diye niyet edildiği...
Yapılan harcamalar ile beyan edilen gelir arasındaki uyumsuzluğun izahının istenebileceği…
‘Özel gider bildirimi’ ile izah edilemeyen harcamaların kazanç olarak vergilendirileceği…
Ve benzeri lakırdılar edildi. İlk ateş iktidar yanlısı gazetelerden açıldı!
“Yatın mazotundan olmaz ama çiftçinin gübresine ve yemine yüzde 10 ila 20 arasında KDV planlıyormuşsunuz, ha işte o olur” denildi.
‘Vergi tabanını yayacağız’ denilerek gelindi yine bizim otlaklara yayılındı!
***
Yine aynı yaptın be Memet!
Bir yıl önce, ‘Her şey sizi enflasyona ezdirmemek için’ dedin…
Önce soframızdan ‘kırmızı et’ eksildi. Sonra, beyaz et, süt ürünleri…
Aha şimdi yaz geldi, ‘dilim karpuz’ alır, taze sebze ve meyve için yakınır olduk.
Ezilmek ne kelime ‘dar’ ve ‘orta gelirliler’ olarak artık sağlıksız, yetersiz beslenmenin girdabındayız!
Devlet çıkmış ‘tasarruf’ diyor.
TASARRUF DA BİZDEN!
Tasarruf gereği, ‘Yatırımların durdurulması’, ‘harcamaların kısılması’ gibi laflar ediliyor.
Meali şu… Vatandaşa verilen kamu hizmetleri azaltılacak.
Sağlık hizmetlerinden kısılacak. Parası olanın hizmete ulaştığı, parası olmayanın ‘kamudan’ her geçen gün daha niteliksiz şekilde aldığı sağlık hizmeti kötüleşecek.
Bu mu tasarruf!
Eğitim hizmetlerinden kısılacak. Nitelikli eğitimin ruhuna ‘Fatiha’ okumaya az kaldı. Bu ‘sabır’ çilesine tasarruf mu diyeceğiz?
Kamuya personel alımı durdurulacak.
Belediye bütçesi kısılacak.
‘Sağlıkçı daha çok insana yetişmeye çalışacak’, ‘Eğitimci daha kalabalık sınıflara bakacak’ fedakarlığı meselesi değil bu! Basbayağı hizmet alan vatandaş olumsuz etkilenecek süreçten.
‘Tasarruf nereden?’ sorusunun adresi bellidir!
***
Aslında tüm tasarruf paketleri aynı işlevi görür.
Önce emekçinin ürettiği artı değere el konulur; rantçısı, faizcisi, patronu buradan semirir. Ekonomide işler tersine gidince de kimse semirenlere dokunmaz. ‘Emek gücünün’ karşılığında emekçiye ödenen kırıntıya göz dikilir.
Enflasyonla geri almak yetmez. İşçi ve emekçilerin, yıllarca mücadele ederek söke söke kazandığı kamusal hizmet hakkına el uzatılır.
‘Peki kimin için bu tasarruf?’
Cevabı, Erich Arispe Morales versin.
Erich kim mi?
Uluslararası Kredi Derecelendirme Kurulu Fitch’in Türkiye analisti.
Demiş ki…
Asgari ücret ‘ayarlamaları’ gibi kararlar, iç talebi etkiler, ekonomiyi soğutur. Yani ‘asgari ücreti düşük tutarsanız, talep azalır’ demiş.
‘Kemer sıkma politikalarına aynen devam’ da demiş.
Sana ne Erich, bundan?..
“Bu politikalar, kredi notu açısından tutarlılığın sürdürüleceğini gösterir, olumlu bir etki yaratır…”
“Benim için değil canım, sizin için” demeye getirmiş… Ama kazın ayağı öyle değil. Basbayağı durumu özetlemiş: “Vatandaştan kıs, yurt dışından gelecek olan muhtaç olduğun paraya bolca ver, ben de onlar senin ülkene gelsin diye sana bolca yüksek not vereyim.”
Tabi… ‘Her şey uluslararası finans kapital için’ diyecek değildi ya! Ama siz anladınız değil mi, tasarruf kimin için!
Birine kızıldığında söylenen argo vardır ya ‘Piçe bak’ diye, tam dilimin ucuna gelmişti ki yuttum! Çünkü uzun uzun tasarrufun ekonomi politiğini anlatmaktan kurtardığı için “Fitch’e bak, dümdüz söyledi” demeyi tercih ettim.
- Ezdirmemek ne kelime suyunu sıktılar 26 Aralık 2024 06:55
- Et ithalatı da sürer gıda pahalılığı da 08 Kasım 2024 11:17
- Türkiye BRICS’te de kapıda bekletiliyor, kapının ardı cennet değil ki! 24 Ekim 2024 13:08
- Bütçenin özeti: Hem yakacak hem kıracak 19 Ekim 2024 07:06
- Şimşek’in haraç şovu 16 Ekim 2024 04:57
- İTO Başkanı ‘şeytan’ taşlatıyor! 09 Ekim 2024 04:39
- Patronlardan 21. yüzyılda 19. yüzyıl talepleri: Bir adım ötesi zincire vurmak 28 Eylül 2024 06:47
- Erdoğan’ın ABD temasları: Mesaj mı yoksa yalvarış ve temenni mi? 26 Eylül 2024 06:27
- Fiyatlar artarken enflasyon düşüşünün yorumu: Kağıt üstünde düşüş, kemikte hissediş 04 Eylül 2024 05:53
- Vergi listesindeki 3 çeşit yüzsüzlük 29 Ağustos 2024 05:34
- Çin istilasına yol! 27 Ağustos 2024 05:10
- 12 şirket neden Varlık Fonu’na devredildi? 22 Ağustos 2024 04:55