Aşırı sağın Brezilya çıkarması
Fotoğraf: Palácio do Planalto/Flickr (CC BY-SA 2.0)
Geçtiğimiz hafta sonu Brezilya’nın güneyinde yer alan ve Bolsonarizmo’nun kalesi durumundaki Santa Catarina eyaletinin turistik Camboriú kentinde, Latin Amerika aşırı sağının en önemli liderlerini buluşturan ‘Muhafazakâr Siyaset Hareketi Konferansı’ gerçekleşti. Jair Bolsonaro’nun oğlu Eduardo Bolsonaro tarafından organize edilen konferansa katılmak için satılan 45 dolarlık biletler tükenirken, Bolsonaro’nun partisinden olan meclis üyeleri ve partililer de konferans davetlileri olarak kente akın ettiler.
Konferansın biri iç politikayı diğeri de bölgedeki aşırı sağ hareketleri ilgilendiren iki işlevi var gibi gözüküyor. İlk olarak hakkında onlarca dava bulunan, Lula başkanlığı kazandıktan sonra gerçekleşen darbe girişimini yönlendirmek ile suçlanan ve 2026’da gerçekleşecek olan seçimlere katılması şu an için hukuken mümkün olmayan Jair Bolsonaro’nun aşırı sağın ve sağın tek ve tartışılmaz lideri olduğunun altının çizilmesi konferansın temel unsurlarından biri. Konuşmacıların tamamının birleştiği nokta da bu; Brezilya sağının 2026’da bir B planının olmaması ve hukuken mümkün olmasa bile Bolsonaro’nun adaylığında birleşilmesi. Bu bağlamda Brezilya’da sağ demek Bolsonaro demektir argümanı artık iyice yerleşmiş gibi görünüyor.
Bolsonaro da konuşmasında kendisine açılmış olan bu davaları eleştirdi ve medya tarafından bloke edilerek sansüre maruz bırakıldığını iddia etti. Herhangi bir kanalda hangi gazeteci grubu isterse istesin iki saatlik bir röportaj ile hakkındaki iddiaları cevaplayabileceğini söyleyen Bolsonaro seçimlerden sonra ABD’ye kaçışını da ülkedeki olayların daha da derinleşmemesi için yapılmış bir hareket olarak savundu.
Her ne kadar 2026 seçimleri için şimdilik bir B planı olmadığı iddia edilse de açıktan dillendirilmeyen bir B hatta C planı olduğu ise muhakkak. Bu planlardan biri de São Paulo eyaleti valisi Tarcísio de Freitas’ın Bolsonaro yerine aday olması. De Freitas’ın Lula hükümeti ile en ufak bir yakınlaşması veya normalleşmeye çalışması harekete ihanet olarak görülürken, bu adaylığı Bolsonaro onaylarsa, ya da kendi siyasi yaşamına devam etmek istediği için onaylamak durumunda kalırsa 2026’da PT adayı karşısındaki en güçlü isimlerden de Freitas gibi görünüyor. Siyasi bir figür olmasa da Bolsonaro’nun eşi Michelle de aday olarak ismi geçenler arasında.
Tüm konuşmacıların üzerinde mutabık kaldıkları diğer nokta ise dünyada esen bir aşırı sağ rüzgâr olduğu ve bunun Brezilya’ya da yansıyacağı. İtalya, Fransa’daki ilk tur seçimler, Hollanda ve AP seçimleri sıkça dile getirilen örnekler arasında. Bolsonaro’nun asıl beklentisi ise ‘tanrının inayeti’ ile kasım ABD seçimlerinde Trump’ın kazanması. Bu uluslararası bağlama uygun bir biçimde konferansın ikinci büyük yıldızının Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei olduğu söylenebilir. Geçen haftaki Mercosur toplantısına aşırı yoğun programı sebebi ile katılamayan Milei pazar günü konferansta bir konuşma yapmak için Brezilya’ya gelmeye vakit bulabildi. Bolsonaro’nun konferansın kapısında karşıladığı ve uzun müddet sarıldığı Milei, İspanya Başbakanı Sanchez’den sonra Lula da Silva’ya da ağır hakaretlerde bulunarak diplomatik sınırların dışına çıkmıştı ve bu yüzden de Lula ile herhangi bir görüşme gerçekleştirmeyecek. Lula, komşu ülkenin başkanı Milei ile normal ilişkiler kurma çabalarının boşa çıktığını ve artık Brezilya’dan resmi bir özür dilenmesi gerektiğini söylerken, Milei’in cevabı ise kendisinin gerçekleri söylediğini, Lula’nın yolsuzlukla yargılanmış bir komünist olduğunu söylemenin bir yalan olmadığını tekrarlamak oldu.
Şili aşırı sağının lideri José Antonio Kast, Meksika aşırı sağının temsilcisi Eduardo Varestegui, AP üyesi Hollandalı Rob Roos gibi Brezilya’daki muhafazakarların pek tanımadığı ve pek te önemsemediği isimlerin de katıldığı konferans tartışmasız bir biçimde iç siyasette Bolsonarizmi konsolide etmeye yönelik bir eylem. Ancak konferansa katılanların küresel ve bölgesel dinamiklerden etkilenmediklerini söylemek ise mümkün değil. Bunun dışında konferans Nazi sembolleri kullananlar ile İsrail savunucularının bir arada küresel komünizme karşı ele ele verdikleri bir ucube karnavalı görüntüsü veriyor.
- İkinci Trump dönemi ve Latin Amerika 18 Kasım 2024 04:20
- Bolivya: Morales, Arce’ye karşı 04 Kasım 2024 04:21
- Venezuela’da iktidar içi yeniden yapılanma 21 Ekim 2024 04:08
- Meksika'da feminist dönem 07 Ekim 2024 04:28
- Fujimori’nin mirası 23 Eylül 2024 04:15
- Kolombiya’da oligarşinin müdahalesi 09 Eylül 2024 04:21
- Meksika'da yargı reformu tartışmaları 26 Ağustos 2024 04:11
- Venezuela'da seçim sonrası durum 12 Ağustos 2024 04:30
- Çanlar Maduro için mi çalıyor? 27 Temmuz 2024 04:01
- Trump’a suikast, küresel sağa gaz 22 Temmuz 2024 04:50
- Bolivya'da ne oldu? 28 Haziran 2024 04:24
- Meksika seçimlerinin ardından 24 Haziran 2024 04:12