09 Temmuz 2024 04:45

Direnmek hakkı

DİSK pankartı arkasında işçiler

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Bir iktidar düşünün ki seçimlerde elde ettiği çoğunluk nedeniyle istediği kanunu çıkarıyor, kanunlar halkın çoğunluğunun çıkarına aykırı olsa dahi Mecliste iktidar çoğunlukta olduğu için çıkarılması engellenemiyor. İktidarı denetleyen Sayıştay etkisiz hale getirilmiş, Anayasa Mahkemesi iktidar tarafından atanan hakimlerce iktidarın bir aparatı olmuş, AİHM, AYM kararları iktidar tarafından ve alt derece mahkemeleri ile Yargıtay tarafından tanınmıyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu işlevsizleştirilmiş, asgari ücreti de tek başına iktidar belirliyor. İktidar bütün kamu kurumlarında yandaş sendikayı desteklemiş, kamu emekçilerini bu sendikaya üye olmaya zorlamış ve sonunda bu sendika ile toplu iş sözleşmesi imzalıyor, kamu emekçilerine ölmeyecekleri kadar bir ücret veriyor. Emeklilerin maaş artışlarını TÜİK, birtakım hilelerle enflasyon oranını düşük tuttuğu için her altı ay gerçek enflasyonun altında arttırıyor ve beş, on sene sonra emeklilerin maaşları kuşa dönüyor.

Patronlardan az vergi alıyor, yandaş patronların vergilerini affediyor ve işçilerle diğer emekçilerin maaşlarından peşin peşin vergiyi kesmekle yetinmediği gibi yediğine, içtiğine fahiş vergiler koyuyor. Bir sınıfın, burjuva sınıfının çıkarları için, işçi ve emekçiler üzerinde baskı kuruyor.

Ne yapacağız?

Beş ya da dört sene sonra yapılacak seçimi mi bekleyeceğiz? Bugün seçim olsa iktidar kaybedecek ama bugün halkın onaylamadığı iktidar bir kere hile ve hurda ile, asla yerine getirmediği vaatlerde seçmenden oy aldı diye beş sene bu zulmü çekmek zorunda mıyız?

Böyle durumlar için burjuva devrimlerinden sonra baskıya ve zulme direnme hakkı diye bir hak tanınmış halka. Zaten burjuva devrimleri de zulme direnme olarak ortaya çıkmış. İngiltere’de 1215’te Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlük Fermanı), 1628’de Haklar Dilekçesi (Petition of Rights), 1679’da Habeas-Corpus Act, 1689’da Haklar Bildirgesi belgeler imzalanmış. ABD’de 1776’da Virginia Haklar Bildirgesi, Fransa’da 1789’da Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi imzalanmış. Bu bildirgeler direnme hakkı sonucu yayımlanmış ve direnme hakkını tanımış.

1789 İnsan ve Yurttaş hakları Bildirgesi’nin 2. maddesi: “Her bir politik birleşmenin amacı; doğal ve dokunulamaz insan haklarını korumaktır. Bunlar; özgürlük hakkı, mülkiyet hakkı, güvenlik hakkı ve baskıya karşı direnme hakkıdır. Direnme hakkı Federal Alman Anayasası’nın 20. maddesinde ise kimi koşullarla yer almıştır.

Direnme hakkı, Türkiye siyasal ve anayasal sisteminde ilk kez merkezi hükümetin temsilcileri ile ayan temsilcileri arasında yapılan ve sözleşme biçiminde kabul edilen “Sened-i İttifak”ta yer aldı. (29 Eylül 1808) Sened-i İttifak’a göre, sadrazamın buyruğu, padişah buyruğu derecesinde idi. Sadrazamın yasalara aykırı buyruğu karşısında ayanın oy birliği ile direnme hakkı kabul edildi.

T.C. anayasalarında direnme hakkı, ilk kez 1961 Anayasası’nın başlangıç bölümünde yer almıştır. Başlangıca göre Türk ulusu, “Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak “27 Mayıs 1960 Devrimi’ni” yapmıştır.

Anayasa Mahkemesi ise: “Anayasa Mahkemesi yaptığı inceleme sonucunda, 8.12.1988 günlü, E.1988 (SPK), K.1988/1 sayılı Karar’ında:

“Bireysel özgürlükler yönünden önemli olan bu hakkın, uygulamada anarşiye neden olabileceği ileri sürülebilir. Ancak direnme hakkı, tarihsel süreç içerisinde, İngiltere’de Büyük Özgürlük Fermanı (Magna Carta Libertatum, 121 5 madde. 61); Haklar Dilekçesi (petition of Rights, 1628); Habeas-Corpus ACT ( 1679); Haklar Bildirgesi (Bill of Rights, 1689) gibi anayasal belgelerde” denilerek kabul edilmiştir.

2013 yılında TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonunun Anayasa’nın başlangıç bölümüne ilişkin görüşmelerinde AKP, CHP’nin taslak metninde Amerikan, Fransız, Yunanistan gibi birçok ülkenin anayasasında yer alan ‘direnme hakkı’ önerisine, ‘Darbelere zemin oluşturabileceği’ gerekçesiyle karşı çıktı.

MHP’li Faruk Bal da “Direnme hakkı; kaotik bir durum yaratabilir” diyerek AKP’nin karşı çıkışına destek verdi. CHP’li Komisyon Üyesi Atilla Kart da taslak metne koydukları ‘direnme hakkı’ önerisinin, “Halkına zulmeden iktidarlara karşı da bir hak tanıdığını” söyledi.

CHP’nin önerisi şöyleydi: “Bu Anayasa’ya sahip çıkacakları ve meşruiyetini yitirmiş herkese karşı direnme hakkını kullanacakları inancı ile, gelecek kuşaklara emanet ve tevdi ediyoruz.”

Sosyalistler ise direnme hakkının yanı sıra, geri çağırma hakkını savundular. Yani seçilen her yönetici organ halkın taleplerini yerine getirmediği takdirde belli bir oy çoğunluğu ile geri çağrılabilecekti.

Büyük Saraçhane İşçi Mitingi, 15-16 Haziran Büyük İşçi Eylemi, 6. Filo’ya karşı Dolmabahçe Eylemi, DGM’ye hayır eylemleri, Özel Okulların Kapatılması eylemleri, ‘89 Bahar Eylemleri, Gezi direnişi vb. pek çok eylem de aslında direnme hakkının kullanıldığı eylemler olarak tanımlanabilir. Sonuç da alınmıştır.

Vergi artışları, ücret düşürmelere karşı son yirmi yılda Avrupa ve Kuzey Afrika eylemleri de hafızamızda.

Sözün özü; tek adam iktidarı her türlü hak arama eylemini “darbe” diye tanımlamaya çalışıp, ülkeyi adı konmamış sıkıyönetimle yönetmeye çalışsa da zam, zulüm, yoksulluğa karşı; vergi artışlarına karşı; patronların sınırsız sömürüsüne karşı direnme hakkımız, halkların bin senedir kullandığı ve uluslararası sözleşmelerde, anayasalarda, yasalarda yer alan bir haktır. Bu hakkı kullanmadan bu sömürü ve zulüm bitmez.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa